Eskişehirspor üst üste 3. galibiyetini deplasmanda hem de lider olan Ümraniye'yi yenerek aldı. Alınan skor ve 3 puan gerçekten çok önemli. Denizli'nin Giresun'dan çıkardığı galibiyetten sonra aradaki makasın kapanmasını engellediğimiz gibi, üst gruba da biraz daha yaklaştık.
Eskişehirspor, Ümraniye'de nasıl mı kazandı? Maçtan sonra Yücel Hoca'nın da söylediği gibi, iyi mücadele etti. Ben de hocaya katılıyorum, gerçekten mücadele üst düzeydeydi. Tüm oyuncular çok efor sarfetti. Ama sadece Kayacan iyi oynadı. Maç boyunca iki topu çizgiden çıkartıp, kalecin de 4-5 net gol kurtarıyorsa, üç pas yapmadan 90 dakika mahkum oynuyorsan, çok şanslı olduğumuzu da kabul etmemiz gerekir. Bu kadar kapalı oynayıp da bu kadar çok pozisyon veriyorsan, galibiyete tabiki sevineceksin. Ama maç sonrası analizi de iyi yapacaksın. Bu maçı iyi oynayarak, puansız ayrıldığımız maçların (örneğin Adanaspor maçı) telafisi olarak düşünelim, Çarşamba günkü Gazişehir maçına odaklanalım.
Daha önce de yazdığım gibi Gazişehir bu ligin en pahalı kadrolarından birine sahip. Alt sıralarda gezindiği dönemde de benim play-off favorilerimdendi. Son 5 maçı kazandılar. Bu maçların dördünde gol yemedikleri gibi 16 gol attılar. İkinci yarının kayıpsız ve en formda takımı. Gazişehir zaten play-offta olacaktır. Ama bu maç üst sıralardaki takımların kayıplarından sonra Gazişehir'in ilk 2 yolundaki en büyük virajıdır. Bu yüzden mutlaka kazanmak isteyecektir.
İşte bizim en büyük avantajımız bu. Sabırlı oynayıp, rakibimizi 2.bölgede tutabilirsek; kaptığımız toplarla çabuk oynayıp özellikle Ofoedu'yu kullanarak, Giresun maçındaki gibi sonuca gidebiliriz.
Eskişehirspor'un iyi bir 11'i var. Ligde hedef koyan takımlarda bu sayı en az 17-18. Bu uzun lig maratonunda elimizdeki kullanabileceğimiz kaliteli oyuncu sayısı yeterli değil. İşte geçen sezonla aramızdaki en önemli fark bu. Alternatif sınırlı olunca, takımdaki rekabet ortamı azalıyor. Oynayan oyuncu kendini güçlü hissedip, kendini söz sahibi sanıyor. Hele bir de kulüpte ekonomik sıkıntı varsa, bütün işleyiş oyuncuya göre oluyor. O zaman da en büyük sıkıntıyı yönetenler ve teknik kadro çekiyor, bol bol taviz veriyor. Neyse ki şehrimiz büyüklüğünü gösterdi. Kapanma noktasındaki kulüp atanmış ve seçilmişlerin çabasıyla oyuncuların tüm vecibelerini yerine getirdi. Onları tekrar yönetmeye başladı. İşte son 4 haftada artan mücadelenin ve alınan galibiyetin altındaki gerçek budur.
Bu oyuncu grubuna birkaç futbolcuyu, özellikle Kayacan'ı dahil etmiyorum. Onun performansı ilk 4 haftadan sonra hep iyiydi. Yaklaşık 15 haftadır kaybettiğimiz ya da kazandığımız bütün maçlardan sonra Kayacan'ın başarılı oyununu konuştuk, genelde aslan payını hep ona verdik. Müthiş bir form ve istikrar yakaladı. Bu övgüleri fazlasıyla hak ediyor. Ha, birden aklıma geldi: Sezon başı ikna edip (Kaan gibi) Boffin'i de geri alabilirdik, gelmedi. Şöyle bir düşündüm, Boffin'in Antalyaspor'daki performansını, maç sayısını... Ya ikna olsaydı? Ya kalsaydı? Muhtemelen bu kadar puanımız ve övüneceğimiz bir kalecimiz olmayacaktı.
Bazen içinde bulunduğumuz zor şartlar, kendi değerlerimizin ortaya çıkmasını sağlıyor. Önemli olan bu değerleri, bünyemizde yetişen oyuncuları, mecbur kalmadan da takımımıza dahil edebilmektir.
Bu güzel sonuçların Çarşamba günü de devam etmesi temennisiyle, hoşçakalın...