ÜNİVERSİTELERİMİZ NİYE TOPA GİRMİYOR?

‘Yaşanacak şehir, Eskişehir’ deniliyor memleketimize, dışarıdan, içeriden gelip giden her insanın söylediği güzel bir söz.
Mensubiyetinin verdiği duygu ile yüzümüze söylendiğinde mutlu olduğumuz, övündüğümüz, gururlandığımız bir cümle.
‘Eğitimi, sağlığı, kültürü, insanları, görselleri, havası, suyu her şeyi ile kolay yaşanılan ve gün geçirilen şehir konumunda olan Eskişehir’imiz’ derken, içimizden mutlaka geçen ‘keşke şehir trafiğimizde düzgün oluverse’ dediğinizi duyar gibi oldum.
Evet sabahında, akşamında, haftanın her gününde hele bir de cumartesi günüyse ne ben söyleyeyim, ne siz söyleyin çıldırmak mı dersiniz, kafayı yemek mi dersiniz dedirten meşhur trafiğimizden bahsediyorum.
İncelenmesi, araştırılması, neşter vurulması ve daha bir içinden çıkılmaz durum almadan çözülmesi gereken vaziyet.
Bunu yaparken veya yapmaya niyetlenildiğinde yalnızca kağıt üzerinde sorumlularının yakasına yapışmanın bu işi çözemeyeceği gün gibi ortada duruyor. Ne siyasi hesapla karşı kutupların birbirini eleştirmesi, ne ağzını açmadan seyretmesi şehre ve insanına fayda sağlamayacaktır. Bu noktada benim hep aklıma geliveren düşünce ise koskoca iki üniversitenin olduğu bu şehirde trafik sorununa üniversitelerimizin ilgili, bilgili bölümlerinin neden fikir beyan etmedikleri, neden ortaya proje sunmadıkları, neden tavsiyede bulunmadıklarıdır.
Güncel tabir ile ben üniversitelerimizin keşmekeş olan Eskişehir trafik sorunun çözümünde rol almaları tarafındayım, bu sebeple sorumluluğu kim üstlenir bilmem ama geç kalınmış olsa bile alınacak pozisyon ve ağızdan çıkacak cümleler ile ortaya konulacak düşünce ve projeler mutlaka karşılık bulacaktır diyoruz bu sıkışık trafikte bekliyoruz…