Herkes, kimsesiz Eskişehirspor’a bakarak, aynı çaresizlik, aynı umutsuzlukla “başka Eskişehirspor yok” sözüne sığınıyor. Bir görseler oysaki, çocukların gözlerindeki, gençlerin heyecanındaki, ihtiyarların hatıralarındaki o Eskişehirspor’u...
“Başka Eskişehirspor yok” diyerek, konuşmaya başlıyor.
Zor duruma düşmüşken, içimizi en zifirisinden bir karanlık kaplamışken, başka Eskişehirspor olmadığını hatırlatıyor.
Var oysa ki! Başka, bambaşka bir Eskişehirspor var.
Hem diyelim ki; başka Eskişehirspor yok. Olmazsa ne olur?
Ama sizleri kandırmayı yediremiyorum kendime. Bambaşka bir Eskişehirspor var. Biraz buğulanmış pencerelerimizin camları, göremiyoruz o canımın içi başka Eskişehirspor’u.
“Başka Eskişehirspor yok” diyerek avutuyoruz yüreğimizdeki cengaveri.
Bir harabeyi ayağa kaldırmakmış gibi asli görevimiz, bir yıkıntıya çaresiz bir matem duruşu imiş sanki bizden beklenen.
Ama çok net biliyorum. Başkalarıda biliyor üstelik. Başka, çok başka Eskişehirspor var.
Herkesin bir Eskişehirspor’u var. Sorun başka Eskişehirspor olmamasında değil, Eskişehirspor’un bir kimi kimsesi olmasında.
Hep birlikte bir türkü tutturmuşuz. Bir galibiyet alsak ritim yükseltip halaya gireceğimiz.
Bir mağlubiyet ile ağıta çevireceğimiz bir türkü ağzımızda.
Var oysaki, çok başka, bambaşka. Herkesin aklının kıyısında köşesinde bir yerde bir Eskişehirspor’u var.
Ama Eskişehirspor’un bir kimsesi kalmamıştır.
Belki de sorun buradadır. Herkes kimsesiz Eskişehirspor’a bakarak, aynı çaresizlik, aynı umutsuzlukla “başka Eskişehirspor yok” sözüne sığınıyor.
Bir görseler oysaki, çocukların gözlerindeki, gençlerin heyecanındaki, ihtiyarların hatıralarındaki o Eskişehirspor’u…
Belkide hep birlikte bağıracaklar “Başka Eskişehirspor var ona doğru koşalım” diye…