Türkiye Komünist Partisi’nin ülkenin 15 noktasında düzenlediği 'Halkın seçeneği güçleniyor' toplantılarının Eskişehir durağı, 'Bugünü kurtarmak istiyorsak dahi sosyalizm için mücadele eden bir partiye omuz vermek zorundayız' kararlılığıyla son buldu.
“Halkın Seçeneği Güçleniyor” toplantılarının Eskişehir buluşması Özdilek Sanat Merkezi’nde, Kaya Güvenç ve Kemal Okuyan’ın katılımıyla gerçekleşti. Kaya Güvenç, işsizliğin kendiliğinden gelişen iktisadi bir olay olmadığını, sermaye politikasının temel, bilinçli gündem maddesi olduğunu belirtti. Ardından sözlerine şöyle devam etti: “İşsizlik sermaye sınıflarının elinde sömürünün yoğunlaşmasının temel araçlarından biridir. Güvencesiz çalışma varsa, insanları işsiz bırakma olanağı fazladır. Bu bilinçli politikaların temeline baktığınız zaman orada ucuz iş gücü vardır. Türkiye’ye biçilen rol birçok kapitalist ülkede olduğu gibi başta ucuz iş gücü, ardından topluma ait olan doğal ve kültürel varlıkların sermaye sınıfına peşkeş çekilmesidir. Bu iki kural üzerinden giden olay, sermaye sınıflarının sınırsız tahakkümüdür. AKP dediğiniz sermaye sınıflarının hizmetkarıdır. Ve sermaye sınıflarının hizmetkarı olan birisi de emek düşmanıdır. Dolayısıyla bütün bu politikaların arkasında ve uygulayıcısı olarak da AKP’yi görmemiz gerekiyor.”
Kaya Güvenç konuşmasını noktalarken şunları ifade etti: “Bize ‘sizin ölçeğiniz yeter mi’ diyorlar, biz ölçeğimizin yetmediğini biliyoruz. Zaten bir araya geliyoruz, örneğin son olarak metal direnişinde o arkadaşlarımız örgütlülerdi, örgütlülüklerini değiştirdiler, cesaretle direndiler ve kazandılar. Aynı iş için çalışıyorsak orada zaten beraber oluyoruz fakat önce bu işleri bırakalım, demokrasiyi halledelim denildiğinde biz de yolumuzun çakıştığı yerlerde mutlaka bir araya geldiğimizi ama işçi sınıfını örgütlemekten vazgeçme durumunda olmadığımızı söylüyoruz. Biz bu nedenle bu toplantıları düzenliyoruz, bu akşam burada bir araya geldik. İşçi sınıfı mutlaka örgütlenecek ve başarıya ulaşacaktır."
Kemal Okuyan, “Türkiye Komünist Partisi daha fazla insana ulaşmak için, daha fazla insanın mücadeleye üye veya dost olarak katılması için bu toplantıları yapıyor. O zaman şu soruyu sormamız gerekir, bir insan bir partiye neden katılır?” sorusuyla konuşmasına başladı. Okuyan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bir partiye katılırken ‘bu siyasi parti bana nasıl bir dünya, nasıl bir ülke vaat ediyor’ sorusuna cevap verirsiniz. Biz son dönemde hızlı büyüyen bir partiyiz, çünkü ‘Türkiye Komünist Partisi nasıl bir ülke, nasıl bir dünya istiyor’ sorusuna verdiği yanıt anlaşılmaya başlandı. Biz insanlar arasında bir sömürü ilişkisinin olmayacağı bir düzen kuracağız, bunda çok kararlıyız. Nâzım’ın çok güzel bir sözünü defalarca kullandık, ‘bu memleket bizim.’ Ama bu memleketi severken başka ülkelerin halklarına zulüm etmek, hakir görmek komünistler buna itiraz eder. Bu yüzden komünistlerin emperyalizm ile mücadelesi sahte değil gerçektir. Irkçılık, savaş propagandası, cinsiyetçilik bunların yasak olduğu bir düzen kuracağız, insanlara eğitim hakkını vereceğiz. Bir devlet insanlığın ayakta kalabilmesi için temel ihtiyaçları olan hakları verebilmelidir, sosyalizm bunu mümkün kılacaktır. Birileri silah fabrikalarına sahip oldularsa, büyük paralar kazanıyorlarsa o silahların kullanılması gerekir, bu düzende barış mümkün değildir. İlaçtan para kazanılıyorsa insanların hastalanması gerekir. Sosyalizmin işi insanlığı ayağa kaldırmaktır, bu asalakları sırtımızdan attığımız anda insanlık aydınlığa çıkacaktır. Sosyalizmin yalnızca güzel bir ütopya değil, elde edilebilecek bir gelecek olduğunu biliyoruz, çünkü biz çoğunluğuz. İnsanlık çok büyük karanlıklardan çıkmasını bildi, eninde sonunda haklılar kazanmasını öğrendiler. Bütün bir tarihe baktığımız zaman kazanımların hep işçi sınıfının dik başlılığı sayesinde olduğunu görürüz fakat boyun eğerseniz, hiçbir şey kazanamazsınız. Bu halk ya örgütlü mücadeleye katılacak ya da zulme, yoksulluğa, işsizliğe, bu cahiller ordusuna tahammül edeceğiz. O yüzden bugünü kurtarmak istiyorsak dahi sosyalizm için mücadele eden bir partiye omuz vermek zorundayız.”