İBRAHİM AKGÜN “TEK ADAM REJİMİNE GEÇİT VERMEYELİM”

Tek adam ve tek parti sistemi istemediklerini belirten Akgün, “ Sömürü, zulüm ve savaş düzenine geçit yok. Ülkeyi ‘tek adam’ yönetimine teslim etmeyeceğiz. Önümüzdeki seçim sıradan bir seçim değil. Bizden, referandumdan hileyle geçirilen “Tek adam” sisteminde o tek adamın kim olacağını belirlememiz isteniyor.  Meclisin, bakanlar kurulunun yetkilerini üstüne alan, istediği yasayı çıkaran, yargıyı kontrol eden, belediye başkanlarını görevden alabilen, istediği siyasetçiyi tutuklatan bir “tek adam tek parti” iktidarı istemiyoruz. OHAL’in olağanlaştırılmasına ve KHK düzeninin kalıcılaşmasına hayır diyoruz. Emekçilerin kutuplaştırılmasına, birbirine düşman hale getirilmesine karşı çıkıyor; kardeşçe yaşayacağımız bir ülke istiyoruz.

Seçim hileleriyle sağlanan temelsiz meşruiyete, halk iradesini hiçe sayan iktidarlara izin vermeyeceğiz; biz işçi ve emekçilerin iktidarı için mücadele edeceğiz” dedi.

Ekonomi Tıkırında Değil!

Ekonominin iyi olmadığını belirten Akgün, şöyle konuştu “Türkiye’nin dış ve iç borcu katlanarak arttı. Lira, Dolar ve Euro karşısında değer kaybediyor. Enflasyon çift rakamlı hanelere yükseldi. Erdoğan ve hükümeti “her şey kontrolümüzde” dese de ekonomideki kötü gidişatı önleyemez durumda.

Erdoğan, IMF borçlarını temizlemekle övünürken, Türkiye’nin bir yılda ödeyeceği dış borç miktarı 180 milyar doları aşmış durumda. Bu; emekçilerin iki kat yoksullaşması demek. Asgari ücretin erimesi, alım gücünün düşmesi demek.

Halkın birikimiyle yapılan kuruluşları satan, emperyalistlerin sözünden çıkmayan bir iktidara oy vermeyeceğiz.

Zulüm Rejimine Son!

OHAL döneminde 111 bin kamu çalışanı işten atıldı. Bunlar terör örgütü üyesi gibi gösterilerek itibarları zedelendi. FETÖ ile mücadele ettiğini söyleyenler sanki darbeyi yapanlar onlarmış gibi; öğretmeni, hemşireyi, kahveciyi, çaycıyı gözaltına aldılar. İçlerindeki FETÖ’ye dokunmadılar.

16 yıldır iktidarda oldukları halde hiçbir sorumluluğu üstlenmedikleri gibi yalanları ortaya çıktıkça aldatıldık deyip geçiştirdiler.

6 Haber ajansı, 48 gazete, 28 TV Kanalı, 31 radyo, 29 yayınevi kapatıldı. Medya tek sesli hale getirildi. Öğrenci etkinlikleri, konserler, şenlikler bile yasaklandı. Seçilmiş belediye başkanları görevden alındı, yerine kayyum atandı. En küçük eleştiride bulunan yurttaşlar terör destekçiliği yapıyor diye gözaltına alındı. Emekçilere uygulanan bu zulüm rejiminin altında hükümetin imzası vardır.

İşçiye-Emekçiye Düşman

AKP Hükümeti yönetimi altında 16 grev ve birçok işçi eylemi güvenlik gerekçesiyle yasaklandı. Cumhurbaşkanı daha birkaç hafta önce, seçime giderken sermaye sınıfının desteğini garantilemek için “OHAL’i siz rahat çalışasınız, grevler olmasın diye uyguluyoruz” itirafında bulundu.  Bu hükümet patronların dostu, işçinin düşmanıdır.

Bütün televizyonlar onların olsa da, medyada 24 saat onların sesi duyulsa da işçiler ve emekçiler gerçeği yaşarak görüyor. Onlarla aynı gemide değiliz.Milyonlarca emekçi 1’den büyük ve güçlüdür.

Oylar Selahattin Demirtaş’a Oylar HDP’ye

EMEP tüm emekçileri Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’a genel seçimlerde de HDP’ye oy vermeye çağırıyor… Çünkü;HDP’nin seçim barajının altında kalması durumunda AKP-MHP ittifakı fazladan 60 milletvekiline haksız yere konacaktır ve kazanan tek adam diktatörlüğü olacaktır.

 Emek Partisi seçim yasalarındaki antidemokratik düzenlemelerden dolayı seçimlere katılamıyor. Ancak seçim sonuçları ne olursa olsun EMEP, işçilerin-emekçilerin talepleri, halkın tam egemenliği ve sömürü sisteminin ortadan kaldırılması için mücadele etmeyi sürdürecektir.

Halkın kendi temsilcileri tarafından yönetildiği bir halk iktidarını grev alanlarında, işyerlerinde, kentlerde ve köylerde mücadele eden emekçiler kuracaktır. EMEP bu mücadelenin partisidir.

İşçiler, emekçiler, gençler, kadınlar; Emperyalizm ve tekellerin egemenliğine son vermek, halk iktidarını kurmak için Emek Partisi’nde birleşelim”