Soner Uçak yazdı...
“Sakın ha aklınıza mor yumurta getirmeyin” demekle başlar mor yumurtanın akıllara girmesi.
Olsun ya da olmasın akıllara girmeye başladığı zaman mor yumurta, arayışı da başlar.
Bu nedenle “müdahil olmayacağız” demek, en az “müdahil olacağız” demek kadar müdahil konumuna taşır kişi veya kurumu. Dava odalardaki seçim davasıysa, en mantıklısı kişisel tecrübe, kazanım ve birikimlerin kullanılmasıydı.
“Müdahil olmayacağız” dendi ya inanın bana müdahil olundu bile.
Kimden yana olduğu önemli değil.
Önemli olan “babalar gibi müdahil oldunuz” tespitinin kamuoyu tarafından belleklere kazınmasıdır.
Zaten AK Parti, 16 yıllık iktidarını müdahil olmamaya değil, müdahil olmaya borçlu değil mi?
Genetiğinde müdahilliği barındıran AK Parti’nin bu nedenle “müdahil olmayacağız” demesi inandırıcılığın en fazla kıyısında kendisine yer bulabiliyor.
Önemli olan müdahalenin dozajı.
AK Parti kendi içindeki çekişmelere göre müdahil olmaya meyil etmesi halinde, AK Partililere üzülerek söylemeliyim ki kim kaybederse kaybetsin, kaybedenlerin listesinin üstüne AK Parti’nin adı geçecek.
Bir de diğer taraftan bakalım.
Seçime müdahil olma riski alanların kazanma ihtimalini.
Dolayısıyla madalyon henüz asıldığı ipte dönmeye devam ediyor.
Durduğu vakit hangi tarafından bakacağız.
Bu noktada sandıklardaki son oy çıktığı zaman manzara kendisini iyiden iyiye hissettirir zannediyorum.
***
Ataç ve Hoca’nın önü
Başkan Ataç “Hocanın önünden dahi geçmem” dedi.
Bir irade işi, bir kişisel tercih olarak alıyorum.
Bazı gerçeklerin kişi iradesinden bağımsız olduğunu göz önüne alır isek, gerçeklik karşısında bir “alnıma yazılmış bu kara yazı” teslimiyeti mi? Yoksa gerçekten yılların getirdiği hukukun bir boşluk bularak kendisine vücut bulması mıydı?
Bekleyip göreceğiz.