Katar’da düzenlenecek FİFA 2022 Dünya Kupası güvenliğinin sağlanması için Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının da Katar’da görevlendirilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Meclis’ten geçti. Muhalefet ‘güvenlik riski’ gerekçesiyle tezkereye karşı çıkarken CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Dışarıda milyonlar yoksulluk, hayat pahalılığı, işsizlik mücadelesi veriyor. Ülkenin gündemi geçim derdiyken asker tezkeresinin aciliyeti nedir?" diye sordu
Dünya Kupası Harekatı kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Katar’a gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi AK Parti ve MHP oylarıyla TBMM’de kabul edildi. CHP güvenlik risklerini gerekçe göstererek tezkereye karşı çıkarken, TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Polisimizi, askerimizi Katar’a, dünya kupasına kalkan yapmayın” dedi.
Çakırözer’in TBMM’de yaptığı konuşma şöyle:
“Dışarıda milyonlarca vatandaşımız yoksulluk, hayat pahalılığı, işsizlikle mücadele veriyor. Emeklisi, emekçisi, esnafı, çiftçisi, öğrencisi, memuru, genci yaşlısı herkesin tek gündemi geçim sıkıntısı. Meclis açıldı, ilk gün gazetecinin, dün vatandaşın nasıl ağzını bantlarız diye sansür yasası getirdiniz, bugün de askerimizi yurt dışına gönderecek bir tezkere! Ülkenin gündemi geçim derdi iken asker tezkeresinin aciliyeti nedir? Vatanımızı hedef alan çok acil bir tehdit mi var karşımızda? Yok. Ya, ne var? Dünya Futbol Şampiyonası var. Güzel, müthiş bir organizasyon ama biz ev sahibi miyiz ya da Millî Takımımız oraya gidiyor da futbolcularımızı, taraftarlarımızı korumak gibi gerçekten hayati önceliklerimiz mi var? Nedir bu telaşe?
BÜYÜK RİSKLER VAR…
Katar'da Dünya Kupası başlayacak ama biz daha birkaç ay önce Meclis’ten 3 binin üzerinde çevik kuvvet ve özel harekât polisimizi Katar'a aynı amaçla gönderme kararı çıkardık. Biz o zaman da yanlış dedik, dinlemediniz gönderdiniz. Şimdi nereden çıktı bu asker gönderme planı? Niye o zaman Meclis’te konuşurken siz bundan hiç bahsetmediniz? Demek ki ortada polisimizin de yetemeyeceği bir güvenlik sorunu var. Onun için acil asker isteniyor. O zaman şu soruya yanıt verin: Binlerce polis ve askerimizle Katar'daki şampiyonayı koruyarak hangi ulusal menfaatimizi korumuş olacağız? Askerimiz ve polisimiz Katar'da limanlar, havaalanları, statlar, oteller, takımlar, taraftarların korunmasında ana sorumluluğu üstlenecek. Bu sorumluluk büyük riskler içeriyor. Öncelikle tüm uluslararası organizasyonlarda olduğu gibi olağanüstü güvenlik riski var. Terör örgütleri kendilerini göstermek için fırsat kolluyor. Zaten yazmışsınız tezkereye ‘Başta terörizm tehdidine karşı göndereceğiz’ diye.
“HANGİ STRATEJİK İLİŞKİ?”
İkinci olarak Katar'ın bölgede uyguladığı politikaların getirdiği riskleri de üstlenmek zorunda kalıyoruz. Bu maceracı politikalarının riskini neden bizim polisimiz ve askerimizin omzuna yüklüyoruz? Biz ülkemizin Katar'la da diğer ülkelerle de en iyi, en ileri ilişkiler içinde olmasından yanayız ama bunun olmazsa olmazı ulusal çıkarlarımız ve ulusal onurumuzun korunmasıdır. Tezkerede ‘Stratejik ilişkimiz var Katar'la.’ deniyor. Hangi stratejik ilişki; çıkın anlatın! Sizin stratejikten anladığınız iki ülke arasındaki ilişki değil. Katar ile saray arasındaki ilişki stratejik. Çünkü bu ilişki Türkiye'nin ulusal çıkarlarını değil sadece saraydakilerin ikbalini korumaya yönelik bir ilişki!
“ŞEFFAF OLMAYAN İLİŞKİLERE KARŞIYIZ”
Buradan soruyorum, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanına 500 milyon dolarlık uçak hediye edilmesi stratejik ortaklık mıdır? Ne işi var o millî servetimizin Katar'ın elinde? Tank üreteceklermiş, Katar'ın tank üretme deneyimi var mı? Bunların neresi stratejik ilişki? Antalya Limanı'nın işletme hakkının pazarlıksız, ihalesiz yirmi dört yıl daha Katarlılara verilmesi var. Neden şeffaf ihale yok, nerede ulusal çıkarımız, nerede tüyü bitmemiş yetimin hakkı? Biliyoruz, o kavramlar artık sizin lügatinizde yok. Yaptırdığınız yol, köprü gibi ballı ihalelerde 5'li çeteye ödemeleri hep euro, dolarla yapıyorsunuz. Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu defalarca ‘Bunları TL'ye çevirin.’ dedi. Duymazdan geldiniz ama konu Katarlıların borcu olunca borç anında Türk lirasına çevrildi. Çünkü saray ‘Katar’ deyince akan sular durmakta. İşte biz, bu şeffaf olmayan, gizli saklı işlere karşıyız. Kimse gelip bu kirli ilişkilerini ‘stratejik ilişki’ diye yutturmaya kalkmasın.
“SARAY’IN İKBAL KAYGISI”
Başka ne diyor bu tezkerede? ‘Katar'la bölgesel ve uluslararası platformlarda karşılıklı destek ve dayanışma içindeyiz.’ diyor. Peki, gerçekten öyle mi bakalım. Güney Kıbrıs Rum yönetmi ile Katar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'mizi yok sayan, Kıbrıs Türkü'nün hakkını hukukunu yok sayan, Türkiye'nin hakkını hukukunu yok sayan bir petrol arama anlaşması imzalıyorlar. Bu tezkereyi yazıp yüce Meclisimize gönderenlere hani nerede destek, hani nerede dayanışma, hani nerede stratejik ortaklık? Gerçekten öyle olsa Kıbrıs Türkü'nün arkasından iş çevirirler mi? Ülkesini korumak için Katar'a askerî üs dahi kuran Türkiye'nin arkasından iş çevirirler mi? Ama çeviriyorlar işte hem de bir değil, iki kez. İktidar kanadından kimse çıkıp da ‘Bu nasıl iştir?’ demedi, diyemedi. Çünkü reis dediyse Katar, herkes buna uyar.
Mesele strateji falan değil. Mesele saraydakilerin ikbal kaygısı. Karşımızda işte bu şeffaf olmayan ilişkinin ürünü bir tezkere daha var. Saray iktidarı sağladığı ya da sağlayacağı ekonomik kolaylıklar karşılığında Dünya Kupası gibi riskli bir organizasyonun güvenlik sorumluluğunu Mehmetçiğimizin ve polisimizin omuzlarına yıkmakta. Ortada ülkemize, halkımıza, topraklarımıza bir saldırı, bir tehdit yokken askerimizin, polisimizin canını riske atmaya değer mi?
“ASKERİMİZİ FİFA, KATAR KALKANI YAPMAYIN!”
Bir husus daha var. O kadar beceriksizsiniz ki aynı yere omuzlarına aynı güvenlik riski yükleyerek gönderdiğiniz polisimiz ile askerimizin hukuki teminatını bile sağlamaktan acizsiniz. Biri Türk, diğeri Katar hukukuna tabi! Polis de bizim evladımız, asker de bizim evladımız ama ikisini aynı sağlam hukuk güvencesi altına almayı dahi beceremeyen basiretsiz bir iktidar var karşımızda. Askerimizi, polisimizi kendi beceriksizlikleriyle yarattıkları ekonomik buhrandan çıkış yolu olarak gören bu sorumsuz iktidara Meclis’te bir kez daha uyarı görevimizi yapıyoruz. ‘Başka ülkeler de katılacak, dostluk, kardeşlik gelişecek falan’ diye evlatlarımızı Katar kalkanı yapmayın. Ortada bunun hiçbir haklı gerekçesi yok. Batırdığınız ekonomiyi telafi ederiz. Bu inanç, kararlılık, azim bu memlekette ve insanlarında var ama sizin liyakatsiz, beceriksiz kadrolarınızın yarattığı ekonomik buhranın bedelini askerimiz, polisimiz canıyla ödemek zorunda kalırsa işte onu telafi edemeyiz, o yüzden yapmayın.
Açın, Google'a bakın sayısız iş ilanı var! Katar Dünya Kupası süresince çalışacak güvenlik elemanı arıyor, yüzlerce, binlerce. Bırakın onlar korusun, Türkiye'nin zaten uğraşacağı yeterince tehdit, tehlike var etrafında. Mesela, Katar'a gidene kadar dibimizde adalardaki anlaşmalara aykırı hukuksuz silahlanmaya neden ‘dur’ demiyorsunuz? Bizim askerimizi, polisimizi, FIFA kalkanı, Katar kalkanı yapmayın, bu uyarımızı dinlemiyorsanız tarih önünde tüm sorumluluk ve vebal sizlerin boynunadır. Uyarılarımıza kulak vermeden bu tezkereye onay vermeniz hâlinde orada ağır sorumluluk üstlenecek kahraman vatan evlatlarımızın ayaklarına taş değmeden ülkemize dönmesi dileklerimle.”