SONER UÇAK YAZDI...
Aritmetiğe gömülmüş bir siyasi ortam.
Bir yandan AK Parti ve MHP koalisyonun oylarının kaça düştüğü hesaplanıyor.
Diğer yandan ta en başından beri AK Parti’ye oy veren seçmenlerin kaygılarını giderme, isteklerine kulak kabartma görevi usul usul sürdürülüyor.
İktidar kendisine oy verenleri bir arada tutmak için çabalarken, muhalefet aynı kitleyi kendisine çekecek söylem, siyaset ve tavır takınmak için adeta bir biriyle yarışıyor.
İktidar ve muhalefetin kaygılarını gidermek için çabaladığı yegâne kesim AK Parti’ye oy veren “gönül veren” kitle olarak görünüyor.
Diğer kesimin kaygıları istek ve beklentileri şuan ne iktidar, ne de muhalefet açısından çok da ciddiye alınacak bir noktada değil.
İktidar açısından kendi kitlesini bir arada tutma çabası anlaşılabilir elbette.
Ancak, anlamını her geçen gün yitiren şey aynı kitleye hitap etmek için canhıraş bir şekilde çabalayan muhalefet.
Elbette ülkenin kaderinin %50 gibi absürt bir sayısal çoğunluğun belirleyecek olması bazı stratejik hamleler yapmak noktasında özelde CHP’yi, genel de muhalefeti zorlaması gayet doğal.
Doğal olmayan, daha doğrusu doğru olmayan şey ise siyasetin merkezine “AK Parti seçmenin” yerleştirilmesi.
Bu kitlenin yek pare bir bütün olarak kabul edilip, çıkan gür seslere göre hareket edilmesi.
Bu durum genel iktidarı ve muhalefetin iktidarını aynı şeyleri söylemek noktasında birleştiriyor.
böyle olunca bir türlü farklılaşamayan bir siyaset ile baş başa kalıyoruz.
Farklılıklar, sadece temelsiz bir karşı duruştan öteye geçemiyor.
Bu karşı duruşların pek çoğunun arka ve ön bağlamları olmadığı için günlük siyasi sohbetlerin heyecan dozu yüksek malzemeleri olmaktan öteye geçemiyor.
Politika alabildiğince siyasetsiz bir şekilde ilerleyebileceğini gösteriyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir daha seçilip seçilmeyeceği yönündeki soruya “Dünya ekonomisinde 17’nci sıradaydık, şimdi 19’uncu sıraya geriledik. Bu tablo ortadayken ve bu tablo doğrudan doğruya mutfağa yansımışken Erdoğan’ın gidici olması için özel bir çaba harcamaya gerek yok, çünkü kendi sonunu kendisi hazırlayan bir lider konumunda” yanıtını verdiği gün aklıma takılmıştı işte.
Araya bayram girdi, zaten kimsenin siyaset konuşmaya da niyeti yoktu.
Kendi sonunu hazırlayan bir iktidar, kendi iktidarını bekleyen bir muhalefetin sahne aldığı bir siyasi arenada kendilerini hiçbir şekilde var edemeyen bir kitlenin var olduğunu söylemek yanlış olmaz zannediyorum.
“Z kuşağı rap müziği çok seviyor” gençlere raple hitap edecekler büyük bir ihtimal.
Son dönemlerin en kritik siyasi tespitimiz bu yönde.
O halde kendimiz çalacağız, kendimiz oynayacağız
Welcome to New Turkey…