Elbette mevcut manzara AK Parti’nin %50’leri zorlayabileceği ihtimalini hiç vermiyor.
Bir ihtimal dahi olmaktan çok uzak.
Genel görüş %35 bandında seyrettiği yönünde.
Bu durum, muhalefete “AK Parti’nin gidici” olduğunu gösteren muazzam deliller sunuyor.
Öte yandan AK Parti de, hala ülkeyi yönetebilme kabiliyeti olduğunu göstermek için alışılagelmiş hatalarını ısrar ederek, bir nevi gövde gösterisi yapmaktan yana bir tavır koyuyor.
Ülkeyi yönetebilmekten daha ziyade, ülkeyi yönetebileceğini göstermekten yana bir tavır…
Bu tavrın sürdürülmesi halinde “AK Parti gidici” diyenler haklı çıkacak.
Ancak, işin aslına bakıldığında AK Parti’nin bir 18 yıl daha ömür kazanması pekala mümkün.
Öncelikli olarak sosyal devlet anlayışına yeniden samimi bir selam çakması şart.
Hiç korkmadan, beraber yol yürüyeceği ya da ıslanacağı tarikatlara aldırış etmeden laikliğe sıkı sıkı sarılması olmazsa olmazı bu işin.
Kılcal damarlarına kadar demokrasiyi nakşedecek.
Eş, dost, hısım, akrabaya da “biraz durun canım” demeyi başarması halinde olur bu iş.
Bir de %50’nin biatına güvenmeden %100’ün olurunu almak için gayret edecek.
Adamcılıktan, ilke ve prensibe yönelinecek.
Yani; AK Parti 18 yılda rotasından adım adım uzaklaştırdığı ülkeyi, koşa koşa yeniden rotasına sokmak zorunda.
Peki; “bu özellikleri olduğu iddia edilen CHP varken, neden yeniden AK Parti diriltilsin ki?” diyenleriniz olabilir.
İşin aslında haklı bir tespit.
Ancak, yıllarca taktiksel olarak AK Parti’nin çizdiği sınırlar içinde muhalefet eden CHP’nin, taktiksel davranışları içselleştirdiği yönünde şikayetler alıyorum.
Daha fazla laikliği savunmak yerine, AK Parti’nin çizdiği sınırlarda laikçilik oynamaktan yana bir tavır takındığını söyleyenler gırla.
“Sosyal demokrat bir parti” diyorlar ama sosyali, bırak demokrasinin kırıntısını bulamamaktan şikâyet edenlerin hatrı sayılır bir sayıda olduğunu söylemek mümkün.
Kişilerin ne söylediklerine bakmadan, elinde bulundurdukları güçler ile ciddi bir etki alanı yarattıklarını bangır bangır bağıranlar var.
Elbette; kimsenin duymayacağı şekilde.
CHP “iktidar olacağım” derken geliştirdiği taktiksel sapmalar, CHP’yi rotasından çıkarmış durumda anlaşılan.
İl başkanlığı seçimleri, zannediyorum CHP’nin ne kadar değerlerine bağlı kalıp kalmadığı yönünde ciddi ipuçları verecek.
Taktiksel manevraların tabanı ne kadar dejenere ettiğini hep birlikte göreceğiz.
Anlayacağınız, AK Parti 18 yılda sadece ülkeyi değil siyasi partileri de yeni yeni konumlara sürüklemiş görünüyor.
Milliyetçiler için durum daha acıklı.
2’ye bölündükleri yetmedi.
Ne yöne gidecekleri tahmin dahi edilemiyor.
Milliyetçiler, şimdilik Devlet Bahçeli’nin politik manevra kabiliyetinin arkasında sıralanıp kızıl elmaya ulaşabilecekleri görüşünde.
Hasılı; ülkenin yönü değişti, ideolojik kıtalar kaydı, AK Parti hala direniyor.
Ülkeyi ve muhalefeti toparlamaktansa, AK Parti’yi makul olana davet etmek, daha az zahmetli bir iş gibi görünüyor.