Bu röportaja Brecht’in fotoğrafı formüle edişi ile başlamak istiyorum. ‘’Fotoğraf, realitenin yanması değil, yansımanın realitesidir.’’
RÖPORTAJ: HÜMAY ONGAN
Bu röportaja Brecht’in fotoğrafı formüle edişi ile başlamak istiyorum. ‘’Fotoğraf, realitenin yanması değil, yansımanın realitesidir.’’* Ben bu tanımlamayı şöyle anlamlandırıyorum; fotoğrafçı görünenden kendine yeni bir gerçeklik üretiyor. Elbette bu yararlı yahut zararlı bir üretim olabilir. Burada da sanat devreye giriyor, iyi ve yararlı bir yansıma gerçekliğini yıllarca gözler önüne serebiliyor, iyi bir göz deklanşörle birleştiğinde göremediğimiz gerçekliği ortaya çıkarıp bizi hayran bırakıyor. Doğrusu, ben fotoğraftan pek anlamıyorum ancak şundan eminim kimi kareler burada sayfalarca anlatabileceğim bir şeyi saniyelik bir gözlemle seyirciye anlatabilir. Fotoğrafın beni en çok etkileyen yanı da bu. Gerçek olandan yeni bir gerçeklik yaratarak herhangi birimizi bir saniyede etkileyebilirliği. Bu noktada belki ‘’Resimden ne farkı var?’’ diye düşünebiliriz ama orada gerçekten duran bir ‘şey’den söz ediyoruz ve o şeyden bütünüyle yeni bir algı yaratabilmekten. İşte bu bana oldukça enteresan geliyor. Biraz fotoğrafa biraz da derneğe dair konuştuğumuz, bu günlerde ‘’12. Eskişehir Fotoğraf Haftası’’nı gerçekleştirmekte olan Eskişehir Fotoğraf Sanatı Derneği, Yönetim Kurulu üyelerinden Vural Ongun Sayın’la yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
Merhaba, öncelikle bize EFSAD’ın kuruluşundan söz edebilir misiniz?
EFSAD; 1995 yılında sanatsal, toplumsal ve bilimsel yönleriyle fotoğrafçılığın gelişmesi ve yaygınlaşması, fotoğraf çeken insanlar arasında dayanışma ve iletişim kurarak fotoğraf üretiminin artırılması, bölgemizin tanıtılması hedefleriyle kurulmuştur. Bu bağlamda yirmi bir yıldır aralıksız süren çalışmalarımız farklı etkinliklerle bölgedeki amatör ve profesyonel fotoğrafçıların katılımıyla devam etmektedir. Derneğimiz, her hafta cuma akşamı 19.00’da şehrimizin ve ülkemizin önde gelen amatör ve profesyonel fotoğrafçılarını Eskişehirli fotoğraf severler ile bir fotoğraf gösterisi ve/veya söyleşisi ile buluşturuyoruz. Ayrıca her ay düzenlenen temel fotoğraf seminerlerimiz, her iki ayda bir düzenlenen atölye çalışmalarımız ve fotoğraf gezilerimizle hem fotoğrafa yeni başlayanlar ile bu alanda uzun süredir çalışanların birlikte fotoğraf üretilmesini hem de bu fotoğraf eğitimi vermeyi sağlıyoruz.
Eskişehir için özel bir şey yapıyorsunuz. Eskişehir'in fotoğrafa dair en önemli kanalısınız, bu şehir bir fotoğraf sanatçısını besleyebiliyor mu?
Fotoğrafçı için şehir ve mekan önemli olsa da aslında her yerde ve her şartta fotoğraf üretilebilir. Yeter ki ışık olsun, bir de neyi çekeceğiniz ile ilgili bir fikriniz olsun. Eskişehir fotografik olarak güzel bir şehir. Odunpazarı, Hamamyolu, Sazova Park, Kent Park, Şelale Park, Botanik Park gibi alanlarda EFSAD’lılar sürekli fotoğraf üretiyor. Ayrıca şehirde hareket yirmi dört saat devam ettiği için şehir sürekli fotoğraf üretmeye elverişli.
Fotoğraf Haftası'nda Eskişehirliler’i neler bekliyor? Ne gibi etkinlikler gerçekleşiyor bunun dışında EFSAD'da?
12. Fotoğraf Haftasında birlikte çalışmalar yürüttüğümüz Türkiye’de fotoğraf alanında önemli faaliyetler gerçekleştiren 5 dernek konuğumuz oluyor.Hafta boyunca konuk derneklerimizin ortak bir sergisi ise Özdilek Sanat Merkezinde izlenebilecek. 26 Kasım akşamı ise Özdilek Sanat Merkezi bahçesinde “Fire Storm” grubunun “Ateş ile Dans” gösterisini izleyip, fotoğrafladık.
Fotoğraf Haftasının bir diğer geleneği ise Fotomaraton Yarışması 12. Fotoğraf Haftasında “Eskişehir Denince” teması ile düzenleniyor. Belirlenen tarih aralığında şehrimizden çekilen fotoğrafların kabul edildiği yarışmada amacımız, insanları fotoğraf üretmeye teşvik etmek ve görsel arşivimizin gelişmesine fayda sağlamak.
Şehirde genç nufüs oldukça yüksek. Üniversite öğrencileri EFSAD'la bağ kurabiliyor mu? Genç fotoğrafçılar var mı aranızda?
Geçtiğimiz günlerde bizimle fotoğrafa başlayan genç arkadaşlarımızın faaliyetlerimize katılarak bir EFSAD’lı olduğunu, hatta içlerinden profesyonel fotoğrafçıların yetiştiğini görmek bizim için gurur verici. Bir yandan da bilgiye, fotoğrafa, hatta fotoğrafçıya internet üzerinden çok kolay erişim imkanı olan günümüzde üniversite öğrencilerini, genç fotoğrafçıları salonlara toplayıp paylaşımlar yapmamız gerçekten zorlandığımız bir konu. Geçtiğimiz dönemde özellikle üniversiteler ile birçok ortak çalışma yaptık. Hatta ANFO – Anadolu Üniversitesi Fotoğraf Kulübü ile birlikte fotoğraf haftaları düzenledik. 2017 yılında da bu konuya dair çalışmalarımız olacak.
Sizce insan neden anı kayıt altına almak ister? Bu bir gelecekte var olma çabası mıdır? Fotoğraf bize ne anlatır/anlatmalıdır?
Fotoğrafın anlattıkları bazen bir yazıdan veya konuşmadan daha etkili ve derin olabiliyor. Fotoğraf, bir dil aslında; kendimizi, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmek, iletişim kurmak için çok etkili bir araç. Fotoğrafın ne anlatması gerektiğini sanatçıya bağlıdır. Sanatta kesin kurallar olmadığı için fotoğraf sanatında da kesin kurallar yok, fotoğraf sanatçısı vizörü kendi iç dünyasına, toplumsal somut veya soyut konulara yönlendirebilir. Deklanşöre bastığınızda yeniden yaşanması mümkün olmayan “an”ları kalıcı hale getirmiş oluyorsunuz. Fotoğrafın bence en önemli özellikleri sanatçının benliğini anlatması ve kanıt niteliğinin olması, bu nedenle evet, gelecekte var olma ve “an”ı yaşatma çabası söz konusu.
* Mutlu Parkan, Brecht Estetiği ve Sinema, Yazılama Yayınevi, İstanbul 2015, s. 16
Not: Devam eden etkinliklere buradan ulaşabilirsiniz; http://www.efsad.org.tr/12-eskisehir-fotograf-haftasi
Bu röportaja Brecht’in fotoğrafı formüle edişi ile başlamak istiyorum. ‘’Fotoğraf, realitenin yanması değil, yansımanın realitesidir.’’* Ben bu tanımlamayı şöyle anlamlandırıyorum; fotoğrafçı görünenden kendine yeni bir gerçeklik üretiyor. Elbette bu yararlı yahut zararlı bir üretim olabilir. Burada da sanat devreye giriyor, iyi ve yararlı bir yansıma gerçekliğini yıllarca gözler önüne serebiliyor, iyi bir göz deklanşörle birleştiğinde göremediğimiz gerçekliği ortaya çıkarıp bizi hayran bırakıyor. Doğrusu, ben fotoğraftan pek anlamıyorum ancak şundan eminim kimi kareler burada sayfalarca anlatabileceğim bir şeyi saniyelik bir gözlemle seyirciye anlatabilir. Fotoğrafın beni en çok etkileyen yanı da bu. Gerçek olandan yeni bir gerçeklik yaratarak herhangi birimizi bir saniyede etkileyebilirliği. Bu noktada belki ‘’Resimden ne farkı var?’’ diye düşünebiliriz ama orada gerçekten duran bir ‘şey’den söz ediyoruz ve o şeyden bütünüyle yeni bir algı yaratabilmekten. İşte bu bana oldukça enteresan geliyor. Biraz fotoğrafa biraz da derneğe dair konuştuğumuz, bu günlerde ‘’12. Eskişehir Fotoğraf Haftası’’nı gerçekleştirmekte olan Eskişehir Fotoğraf Sanatı Derneği, Yönetim Kurulu üyelerinden Vural Ongun Sayın’la yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
Merhaba, öncelikle bize EFSAD’ın kuruluşundan söz edebilir misiniz?
EFSAD; 1995 yılında sanatsal, toplumsal ve bilimsel yönleriyle fotoğrafçılığın gelişmesi ve yaygınlaşması, fotoğraf çeken insanlar arasında dayanışma ve iletişim kurarak fotoğraf üretiminin artırılması, bölgemizin tanıtılması hedefleriyle kurulmuştur. Bu bağlamda yirmi bir yıldır aralıksız süren çalışmalarımız farklı etkinliklerle bölgedeki amatör ve profesyonel fotoğrafçıların katılımıyla devam etmektedir. Derneğimiz, her hafta cuma akşamı 19.00’da şehrimizin ve ülkemizin önde gelen amatör ve profesyonel fotoğrafçılarını Eskişehirli fotoğraf severler ile bir fotoğraf gösterisi ve/veya söyleşisi ile buluşturuyoruz. Ayrıca her ay düzenlenen temel fotoğraf seminerlerimiz, her iki ayda bir düzenlenen atölye çalışmalarımız ve fotoğraf gezilerimizle hem fotoğrafa yeni başlayanlar ile bu alanda uzun süredir çalışanların birlikte fotoğraf üretilmesini hem de bu fotoğraf eğitimi vermeyi sağlıyoruz.
Eskişehir için özel bir şey yapıyorsunuz. Eskişehir'in fotoğrafa dair en önemli kanalısınız, bu şehir bir fotoğraf sanatçısını besleyebiliyor mu?
Fotoğrafçı için şehir ve mekan önemli olsa da aslında her yerde ve her şartta fotoğraf üretilebilir. Yeter ki ışık olsun, bir de neyi çekeceğiniz ile ilgili bir fikriniz olsun. Eskişehir fotografik olarak güzel bir şehir. Odunpazarı, Hamamyolu, Sazova Park, Kent Park, Şelale Park, Botanik Park gibi alanlarda EFSAD’lılar sürekli fotoğraf üretiyor. Ayrıca şehirde hareket yirmi dört saat devam ettiği için şehir sürekli fotoğraf üretmeye elverişli.
Fotoğraf Haftası'nda Eskişehirliler’i neler bekliyor? Ne gibi etkinlikler gerçekleşiyor bunun dışında EFSAD'da?
12. Fotoğraf Haftasında birlikte çalışmalar yürüttüğümüz Türkiye’de fotoğraf alanında önemli faaliyetler gerçekleştiren 5 dernek konuğumuz oluyor.Hafta boyunca konuk derneklerimizin ortak bir sergisi ise Özdilek Sanat Merkezinde izlenebilecek. 26 Kasım akşamı ise Özdilek Sanat Merkezi bahçesinde “Fire Storm” grubunun “Ateş ile Dans” gösterisini izleyip, fotoğrafladık.
Fotoğraf Haftasının bir diğer geleneği ise Fotomaraton Yarışması 12. Fotoğraf Haftasında “Eskişehir Denince” teması ile düzenleniyor. Belirlenen tarih aralığında şehrimizden çekilen fotoğrafların kabul edildiği yarışmada amacımız, insanları fotoğraf üretmeye teşvik etmek ve görsel arşivimizin gelişmesine fayda sağlamak.
Şehirde genç nufüs oldukça yüksek. Üniversite öğrencileri EFSAD'la bağ kurabiliyor mu? Genç fotoğrafçılar var mı aranızda?
Geçtiğimiz günlerde bizimle fotoğrafa başlayan genç arkadaşlarımızın faaliyetlerimize katılarak bir EFSAD’lı olduğunu, hatta içlerinden profesyonel fotoğrafçıların yetiştiğini görmek bizim için gurur verici. Bir yandan da bilgiye, fotoğrafa, hatta fotoğrafçıya internet üzerinden çok kolay erişim imkanı olan günümüzde üniversite öğrencilerini, genç fotoğrafçıları salonlara toplayıp paylaşımlar yapmamız gerçekten zorlandığımız bir konu. Geçtiğimiz dönemde özellikle üniversiteler ile birçok ortak çalışma yaptık. Hatta ANFO – Anadolu Üniversitesi Fotoğraf Kulübü ile birlikte fotoğraf haftaları düzenledik. 2017 yılında da bu konuya dair çalışmalarımız olacak.
Sizce insan neden anı kayıt altına almak ister? Bu bir gelecekte var olma çabası mıdır? Fotoğraf bize ne anlatır/anlatmalıdır?
Fotoğrafın anlattıkları bazen bir yazıdan veya konuşmadan daha etkili ve derin olabiliyor. Fotoğraf, bir dil aslında; kendimizi, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmek, iletişim kurmak için çok etkili bir araç. Fotoğrafın ne anlatması gerektiğini sanatçıya bağlıdır. Sanatta kesin kurallar olmadığı için fotoğraf sanatında da kesin kurallar yok, fotoğraf sanatçısı vizörü kendi iç dünyasına, toplumsal somut veya soyut konulara yönlendirebilir. Deklanşöre bastığınızda yeniden yaşanması mümkün olmayan “an”ları kalıcı hale getirmiş oluyorsunuz. Fotoğrafın bence en önemli özellikleri sanatçının benliğini anlatması ve kanıt niteliğinin olması, bu nedenle evet, gelecekte var olma ve “an”ı yaşatma çabası söz konusu.
* Mutlu Parkan, Brecht Estetiği ve Sinema, Yazılama Yayınevi, İstanbul 2015, s. 16
Not: Devam eden etkinliklere buradan ulaşabilirsiniz; http://www.efsad.org.tr/12-eskisehir-fotograf-haftasi