Üniversiteye giriş sınavında artık hukuk, psikoloji, uluslararası ilişkiler bölümlerini okumak için tarih ve felsefe sorularını çözmek gerekmeyecek. Bu nedenle bazı özel kurslar ve özel okullarda tarih ve felsefe öğretmenlerinin işine son verildi.
Eğitim -Sen Şube Başkanı Faik Alkan ile yeni sınav sistemini konuştuk. Alkan: “Sınavda kaygıyı kaldıracağız” dediler. Kaygı şuanda artmış durumda. Bilimsellik yok. 100 yıldır oturtulmayan bir eğitim politikamız var.
Hocam öncelikle yeni sınav sistemi ile birlikte tarih ve felsefe grubu öğretmenleri arasında ciddi bir huzursuzluk söz konusu bunun temel nedeni nedir?
Temel yeterlilik sınavında tarih, felsefe gibi dersler çıkartıldı. Bu dersler yeni müfredatta ise zorunlu dersler aslında. Yani 9, 10, 11, 12’inci sınıfta okutulacak zorunu dersler. Yeni diye sundukları sınav sisteminde birinci aşamada 40 tane Türkçe, 40 tane matematik sorusu var. Tarih sadece sözel bölüme kaydırılmış. Böyle olunca dershanelerin yerine geçen özel eğitim kurumlarında çalışan arkadaşlar, temel liselerde çalışan arkadaşları işten atılmaya başlandı. Bu öğretmenlerimiz bir platform kurdular. Bu platform Türkiye çapında bir platform. Girişimlerde bulunuldu; milletvekilleri ile görüşüldü fakat istenilen bir sonuç elde edilemedi.
“Bu değişiklikten sonra bu arkadaşlarımızın iş bulmaları çok zorlaştı”
Tarih dersini müfredatta zorunlu tutup, sınavda yer vermiyorsan öğrenci pragmatist bakarak ne der: “beni ilgilendirmez”. Öte yandan tarih öğretmenleri işlerinden oldular. Bizim derdimiz bu öğretmenlerimizin sesini duyurabilir miyiz? Atanamayan bir sürü arkadaşımız var. Sözel branşlar daha fazla. Bu arkadaşlar kamuda çalışamadığı zaman özel kurumlarda iş buluyorlardı. Bu değişiklikten sonra bu arkadaşlarımızın iş bulmaları çok zorlaştı hatta işten atılma ihtimalleri gün geçtikçe artıyor. Sınavda soru yoksa ekmek de yok.
“YÖK bu sınav sistemini kimlerle hazırlamış bunu açıklamalı”
Yeni sınav sistemi nasıl bir şey?
Sınav eskisinden farklı değil. Sınav stresi aynı şekilde duruyor. Eskiden farkı şu; eskiden sınav süreci 4 aya yayılırdı. Şimdi tek günde yapılacak. Birinci bölümü 40 Türkçe, 40 matematik bu aşamada 150 puanı geçebiliyorsan tercih hakkını elde edeceksin. Anadolu lisesinde bir öğrenci için 40 tane matematik ve 40 tane Türkçe cevaplamak sorun değil ama meslek liselerini de düşünmek gerekiyor. Benim oğlum 12 yaşında, sınava ailecek hazırlanıyoruz. Psikolojisi çok kötü. YÖK bu sınav sistemini kimlerle hazırlamış bunu açıklamalı. Biz biliyoruz ki; işin mutfağında olan isimlerle hazırlanmamış bu sınav sistemi.
“Dershanede çalışan arkadaşlarımız ekmeklerinden olacak”
Bir şey değişmediyse biz neye itiraz ediyoruz?
“Sınavda kaygıyı kaldıracağız” dediler. Kaygı şuanda artmış durumda. Bilimsellik yok. Müfredatta temel olan dersler yok. Tüm bunların dışında bu tür sınav formatları değiştirilirken, bu işin paydaşları ile konuşulmalı. Benim oğlum hazirandan beri tarih ve coğrafya çalışıyor şimdi ne olacak? Dershanede çalışan arkadaşlarımız ekmeklerinden olacak. Sendikalardan, üniversitelerden ve velilerden görüş almadan ben yaptım olduğu mantığı ile bir çözüm üretilemiyor
İtirazlar bir şey değiştirecek mi?
“Ben yaptım oldu” anlayışı Türkiye’de her alanda mevcut. Hatırlarsanız TEOG konusunda Cumhurbaşkanımız açıklama yaptı. Önce TEOG ardından üniversiteye giriş sınavları değiştir. Bu itirazlar adrese ulaşıyor mu? Şuan hangi mesaj hangi adrese ulaşıyor ki. Ancak biz yine de elimizden geleni yapalım. Mevzu bahis olan konu hem eğiticilerimizin hem de çocuklarımızın geleceği. Hiç bir şey değişmeyecek diye beklemek olmaz.
“Türkiye’nin temel meselesi ekonomi değil eğitimdir”
Yıllardır sınavı tartışıyoruz temel bir eğitim tartışması hatırlamıyorum yanılıyor muyum?
Aslında 80’den beri Türkiye toplumu bu çıkmaz içerisinde. Türkiye’nin temel meselesi ekonomi değil eğitimdir. 100 yıldır oturtulmayan bir eğitim politikamız var. Eğitim siyasetin altında olmamalı, üstünde olmalı. Türkiye’de şuan sivil toplum o kadar örgütsüz ve dağınık ki, istediği yere mesajı ulaştıramayan bir konumda. Bu nedenle daha geniş konular yerine tartışmalar küçük ölçeklerde kalıyor.
“Eğitim artık gelir seviyesi düşük insanları bir üst basamağa taşıma vasfını yitirmiş durumda”
Veliler ile sık sık görüşüyorsunuzdur onların temel sıkıntıları neler?
Öğrencilerin sınavlarda başarılı olmaları için en temel öğren moral ve motivasyon. Şuanda maalesef öğrencilerimiz moral ve motivasyon açısından oldukça kötü durumda. Bu durum ailelere de yansıyor. Yatırımlarını sadece çocuğuna yapan orta ve düşük gelirli aileler işin maddi kısmını bir kenara bırakmış olsa da çocuklarının geleceği için ciddi şekilde kaygılılar. Milli İzleme Sistemi denen bir sistem kuruluyor. Bu sistem elit öğrencilerden seçilecek %5’lik bir öğrenci kısmının seçimi için kuruldu. Türkiye’de fırsat eşitsizliği göz önüne alındığında bu yüzde 5’lik kesime gelir seviyesi düşük ailelerin çocuklarının girmesi mümkün değil. Aileler, “yemiyoruz içmiyoruz, çocuklarımızın eğitimine yatırım yapıyoruz” diyorlar ama bu çabanın karşılığı konusunda akıllarında ciddi soru işaretleri var haklı olarak. Eğitim artık gelir seviyesi düşük insanları bir üst basamağa taşıma vasfını yitirmiş durumda.