Yaptığı seçim araştırmalarıyla Eskişehir kamuoyunun dikkatini çeken siyasetçi İbrahim Arslan ittifak, seçim ve kamuoyu araştırmalarına yönelik sorularımıza yanıt verdi.
AK Parti ve MHP’nin Eskişehir’de ortak aday göstermesinin seçimlere ne gibi etkisi ne olur?
24 Haziran seçimleri öncesinde AKP, MHP ve Büyük Birlik Partisi’nin oluşturduğu ve ‘Cumhur İttifakı’ diye tanımlanan yapının, yerel seçimlere ittifak ya da ortak adaylarla katılıp katılmaması konusu bütün kamuoyu tarafından değerlendiriliyor. Bu değerlendirmenin iki boyutu var.
Mahalli İdareler Seçim Yasası’nda ‘ittifak’ ile ilgili bir düzenleme yok…
Birincisi yasal boyutu; AKP ve MHP kendi aralarında bu birlikteliği sağladıktan sonra bunun seçimde kendilerine umdukları yararı sağlayabilmesi için Seçim Kanunu ve Milletvekili Seçim Kanunu’nda bir değişiklik yaparak ittifak müessesini Seçim Kanunlarına yerleştirdiler. Ama bunu yaparken sadece milletvekili seçimi ve cumhurbaşkanlığı seçimiyle sınırlı tuttular. Yapılacak olan yerel seçimler 2972 sayılı Mahalli İdareler Seçim Yasası kapsamında olacak. Bu yasanın içerisinde de ittifakları düzenleyen bir yeni düzenleme ya da kanun çalışması yapmadılar.
Yerelde ittifaklar genel seçimlere göre daha zorludur…
Yerelde ittifaklar genel seçimlere göre daha zorludur. Bunun teknik altyapısının oluşturulması gerekir. Oluşturulmadığı için bugünden itibaren kanun düzenlemesi yapsalar bile ‘anayasanın 67.maddesi kapsamında seçim kanununda yapılan değişiklikler bir yıl içerisinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı’ hükmü nedeniyle uygulanamayacaktır.
Birbirinden taban olarak farklı dünya görüşlerine sahip seçmen kitlesi, doğal olarak kendi partisinin amblemini görmek ister…
AKP, MHP ve Büyük Birlik Partisi arasında yerel seçimlere yansıyacak bir ittifak çalışması olacaksa bunun yolu yöntemi şu olacaktır; Bu üç partinin yetkilileri Eskişehir’in bütün ilçelerini masaya yatıracak. Bu ciddi anlamda “bir pazarlığa” dönüşecektir. Hangi ilçede, hangi siyasal partinin adayı desteklenecek, belediye meclis üyesi listelerinde nasıl bir dağılım gerçekleşecek, bunun üzerine kafa yormalarını gerektirecektir. Yani cumhurbaşkanlığı seçiminde ya da milletvekili seçiminde olduğu gibi oy pusulasında hem AKP’nin hem MHP’nin amblemi ya da ayrı bir oy basılacak yeri olmayacağı için bu ciddi anlamda da bir sorunu beraberinde getirecektir. Neden? Çünkü birbirinden taban olarak farklı dünya görüşlerine sahip seçmen kitlesi, doğal olarak kendi partisinin amblemini görmek ister ve o partinin adayına oy vermek ister.
Diyelim ki; ‘a’ ilçesinde AKP’li bir aday ile anlaşıldı, ‘b’ ilçesinde MHP kökenli bir aday ile anlaşıldı. Bu AKP ve MHP seçmeninde bütünsel yaklaşımı ortaya koyacak anlamına gelmez. Seçmen dediğim gibi kendi adayını, kendi partisinin amblemini, belediye meclisinde de kendi üyelerinden oluşan, kendi dünya görüşünü savunacak insanların olmasını ister. Bu ciddi anlamda sıkıntıya yol açar. Biz onu siyasal terminolojide ittifaklar kanunla düzenlenmediği için ‘alan boşaltma’ olarak tanımlarız. Çünkü diyelim ki; ‘a’ ilçesinde AKP’nin adayında anlaştılar o zaman MHP ve Büyük Birlik Partisi seçime katılmama kararı alarak Yüksek Seçim Kuruluna bunu bildirmek durumundadır.
‘İşbirliği’, ‘güç birliği’ ‘alan boşaltma’ yöntemleri…
‘İşbirliği, güç birliği’ dediğimiz modeller işletilebilir. Bu tabi sadece AKP, MHP için geçerli bir teorem değildir. Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere ‘millet ittifakı’ içerisinde yer alan ya da ittifaklar içerisinde yer almayan diğer siyasi partiler için de ‘işbirliği’, ‘güç birliği’ ‘alan boşaltma’ yöntemleri geçerli olacaktır.
Uygulansa dahi seçmende 24 Haziran’daki etkiyi yaratmaz…
İlk aşamada yasal zeminini tartıştığımız zaman bununla ilgili hukuksal bir düzenleme yapılmadığı için pratikte bunun uygulanma olasılığı zayıflamaya başlar. Uygulansa dahi seçmende 24 Haziran’daki etkiyi yaratmaz. Çünkü orada daha somut, daha çok tartışma götürmeyecek konularda uzlaşma yapmak kolaydır. Ama yerel seçimlerde öyle değil. Ciddi anlamda sıkıntılara yol açacaktır. Çünkü AKP oransal olarak daha büyük ve daha etkili bir partidir, iktidar partisidir. Doğal olarak seçmeni de, partinin yönetim kadroları ya da siyasal kadroları da ister ki her ilçede kendi adayı çıksın.
Yerel seçimlerin dinamikleri farklıdır, farklı argümanlar devreye girecektir…
AKP ‘x’, MHP ‘y’, Büyük Birlik Partisi ‘z’…x+y+z eşittir ‘şu’ diyerek, ‘ittifaklarla birlikte başarı elde ederiz’ gibi yaklaşım çok da doğruyu içinde barındıran bir anlayışın ürünü değildir. Çünkü yerel seçimlerin dinamikleri farklıdır. Farklı argümanlar devreye girecektir. Her ilde, ilçe ve beldelerde adayın özelliğinden tutunda, yöresel özelliklere kadar birçok faktör devreye girecektir. O yüzden de yerel seçimlerde ittifak modeli uygulanması en zor uygulamalardan bir tanesi olarak karşımıza çıkacaktır.
Eskişehirliler, Yılmaz Hoca ile siyasetçi –seçmen bağından çok öte bir yerde bağ kurmuş durumda…
CHP’nin yerel seçimlerdeki avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Avantalarımız şunlar; Yılmaz Büyükerşen başta olmak üzere Ahmet Ataç, Kazım Kurt, İshak Gündoğan ve Erdal Şanlı gibi belediye başkanlarına sahip olmamız.
‘Yılmaz Büyükerşen ekolü’ diyeceğim ben ona… Hoca ile başlayan ve yaklaşık 20 yıla yayılan uygulamalarımız ortada. Sayın Hocam Eskişehir dışında yaşayan insanların da gördüğü ve kıskandığı, Eskişehirli hemşerilerimizin her birinin gururla kentinden söz ettiği bir kent yarattı. Yılmaz Hoca belli başlı özellikleri ile sadece CHP’lilerin beyninde yer alan bir insan değil. Sadece belediye başkanlığı ile ortaya çıkan bir şahıs da değil üstelik. Üniversitenin yaratılması, geliştirilmesinden tutun televizyonculuğu, gazeteciliği, sanatçılığı, kent plancılığı gibi birçok alanda bu kente imzasını atan bir değerden söz ediyoruz. Kentine aşık bir insan. Eskişehir’in kültür sanat hayatından ekonomisine, akademisinden sosyal yaşamına kadar kentin tüm unsurlarına yaptıkları ile nüfus etmiş bir kişi. Bunu yaparken popülist davranmadı üstelik. Çağdaş bir kent hedefinde temel doğru ne ise hiç sapmadan başardı. Dolayısıyla Eskişehirliler Yılmaz Hocamız ile siyasetçi –seçmen bağından çok öte bir yerde bağ kurmuş durumda. Ayrıca her seçim döneminde farklı uygulamalar, farklı projeler ile rüştünü ispat eden bir belediyecilik anlayışımız var. İnsanlar bilinmeze oy vermeyecek. Ellerinde somut bir veri var.
Hedef; 89 ruhuyla yerel yönetimlerde genel iktidarı sağlamak olmalıdır…
Dezavantajımız var mı? Evet var. 24 Haziran seçim sonuçları ile buna bağlı olarak parti içinde başlayan tartışmalar, partiye gönül veren seçmen üzerinde bir miktar olumsuz etki yaratmış görünmektedir. Başta genel merkez yönetimi olmak üzere tüm sorumluluk sahibi CHP üyelerinin, bir tek hedef etrafında bütünleşerek, hedefe ulaşma yolunda seferber edilmesinin zemini yaratılacaktır. Hedef; 89 ruhuyla yerel yönetimlerde genel iktidarı sağlamak olmalıdır. Bu bütüncül yaklaşım, yukarıda belirttiğim olumsuzluğu bütünüyle ortadan kaldıracaktır.
Türkiye ekonomisi ve toplumsal hayatta ortaya çıkan sorunlar yerel seçimlerde etkili olacak…
Nasıl bir seçim yaşayacağız?
Kuşkusuz her seçimin başka bir hikayesi var. Genel seçimler ve yerel seçimlerde konjonktürel olarak yaşanacak değişimler, aday belirlemelerle birlikte oluşturulacak siyasi kadrolar, projeler vs… kuşkusuz bunlara seçmen önem verecektir. Ama ben bu seçimlerde Türkiye ekonomisinin de ciddi etkisi olacağını düşünüyorum. Hepimizin dileği bu krizin derinleşmemesi ama ben bu krizin daha derinleşeceğini düşünüyorum. AKP ve MHP bu krizi ön gördükleri için genel seçimleri 24 Haziran’a çekerek amaçlarına ulaştıklarını düşünüyor alabilirler ama maalesef toplumsal ve iktisadi her alan da ciddi bir çöküntü yaşanıyor. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi ve toplumsal hayatta ortaya çıkan sorunların, yerel seçimlerde hemşerilerimizin siyasi tavırlarında etkili olacağını düşünüyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi seçmenini moral ve motivasyon açısından yıpratacak tartışmalar son günlerde baş tacı ediliyor…
Yerel seçimlere dair bazı okumalarla karşılaştık. Bu okumaların güvenirliği nedir sizce?
Cumhuriyet Halk Partisi seçmenini moral ve motivasyon açısından yıpratacak tartışmalar son günlerde baş tacı ediliyor adeta. Cumhuriyet Halk Partisi, 1 Kasım seçimlerine göre yüzde 6 oy kaybetmiştir. Bu doğru bir saptama. Ancak ‘Cumhur İttifakı’ bileşenlerinin 1 Kasım seçimlerine göre yüzde 8.5 gibi bir oy kaybettiğini kimse konuşmuyor.
Bakın, İYİ Parti gibi bir parti oluşmuştur. Evet, CHP’nin önemli bir oyunun İYİ parti’ye yöneldiği çok açık ama ‘Cumhur İttifakının’ da oylarının İYİ Parti’ye yöneldiğini söylemek gerek. AKP’nin oransal olarak oy kaybı daha fazladır aslında. Türkiye’de bilerek ya da bilmeyerek CHP üzerinden ‘öldük, bittik yorumları’ yapılıyor. Ama bu çok haksız bir yaklaşım.
99’dan bu yana yapılan yerel seçimlerin tamamında sosyal demokrat yapı bu kentin yerel iktidarını almıştır…
Yerel seçimlerle ilgili tahmin yürütülürken hangi seçimler dikkate alınmalı?
Yerel seçimlerde dikkate almamız gereken birden fazla seçim vardır. En azından 3-4 seçimi birlikte değerlendirmek gerekiyor. Ben en az beş seçim karşılaştırarak bu değerlendirmeleri yapıyorum. “24 Haziran’da ‘Cumhur İttifakının’ oy oranı şu, CHP’nin oy oranı şu o zaman CHP’li belediyeleri gidiyor” derseniz, pek çok gerçeğe sırt dönmüşsünüz demektir. Biz ilk defa 24 Haziran seçimleri gibi bir seçim yaşamadık. 2002- 2007-2011- 2015… Sadece 2015 Haziran seçimlerini dışarıda tutarsak, 2015 Kasım’ı ve 24 Haziran’da AKP zaten bu şehirde birinci parti oldu. Ama 99’dan bu yana yapılan yerel seçimlerin tamamında sosyal demokrat yapı bu kentin yerel iktidarını almıştır. 24 Haziran’ı tek başına değerlendirdiğiniz zaman size birçok rakam verir ama önemli olan bu rakamların yorumudur. Örneğin deniliyor ki; Sinop’ta, Giresun’da Burdur’da, Yalova’da Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri kaybediyor. Burada bir haksızlık ve eksik değerlendirme var. Bu illerde sadece merkez ilçe belediye başkanlığı Cumhuriyet Partisi’ndedir. Sadece merkez ilçede alınan oy oranlarına bakarak belediye başkanlığını değerlendirebilirsiniz. Ayrıca sadece Cumhuriyet Halk Partisi ve AKP’nin oylarını karşılaştırarak yerel seçimleri değerlendiremezseniz. Diğer partilere ve yerel seçimlerde seçmenin nasıl bir tavır takınacağına bakılması geriyor. Ben iddia ediyorum; CHP’den diğer partilere giden pek çok oy yerel seçimde yeniden CHP’ye gelecektir.
300-500 seçmene dokunmayı başarabilirseniz ciddi anlamda dengeleri değiştirebilirsiniz…
CHP’nin dış ilçelerdeki şansı nedir? Mahmudiye ve Han’ı tekrar kazanabilir mi?
Mevcut belediyelerimizi bir kere koruyacağız. Geriye kalan 10 ilçeden en az altısında seçimi alacağımızı düşünüyorum. Her seçim kendi hikayesini yaratır. Bu seçimin de CHP için pek çok fırsat taşıdığını düşünüyorum. Bazı belediyelerimizde 10 oyla, 100 oyla belediyeyi alırsınız ya da verirsiniz. 300-500 seçmene dokunmayı başarabilirseniz ciddi anlamda dengeleri değiştirebilirsiniz.
İyi Parti’ye giden oylarımızın ezici bir oranı yeniden CHP’ye dönecektir…
24 Haziran seçimlerinde CHP’ye kızan seçmenin İYİ Parti’ye oy verdiğine yönelik analizler yapıldı. Yerel seçimler de aynı durum yaşanır mı?
Yerel seçimlere yönelik CHP başta olmak üzere ‘Millet İttifakı’ ile yeniden bir ittifak olacak mıdır? Bugün itibarı ile kesin konuşmak çok zor. Eskişehir özelinde iddia ile söyleyeyim; İyi Parti’ye giden oylarımızın ezici bir oranı yeniden CHP’ye dönecektir. Benim söylemeye çalıştığım seçmelerin tavrı ile ilgili bir geri dönüş yaşanacak. Sol oyların yoğun olduğu bazı mahallerde 24 Haziran seçimlerine katılımın beklentilerin altında kaldığını gördük. Bazı mahallerde özellikle üniversite öğrencilerinin yoğun ikamet ettiği yerlerde çok önemli oranda CHP’ye oy verdiğini biliyoruz. Bu oylarında yerel seçimlerde CHP’ye yeniden geleceğini düşünüyoruz. 10 bin civarında bir oydan söz ediyoruz. AKP, MHP ve Büyük Birlik Partisi, ‘Cumhur İttifakını’ gerçekleştirmiştir. Milletvekili seçiminde bu üç partinin aldığı oy ile cumhurbaşkanlığı seçimleri arasında 10 bin oy farkı var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 bin oy daha az almıştır. Dolayısıyla o 10 binlik farkında yerel seçimlere Cumhuriyet Halk Partisi için avantaja dönüşeceğini düşünüyorum.