Memur-Sen İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Muammer Karaman ile referandum süreci üzerine konuştuk ve neden EVET 'i sorduk.
Karaman, vesayet sisteminin kalkması ve bir şeylerin değişmesi gerekliliğine vurgu yaparak ‘evet’ denilmesi gerektiğini belirtilirken, kutuplaşmanın da altını çizerek “Bu ülkenin “evet”i de, “hayır”ı da bizimdir” dedi.
‘EVET’ OYU VERMEYİ DÜŞÜNENLERE HAKSIZLIK YAPILIYOR
Önümüzdeki referandum süreci hakkında neler söyleyeceksiniz?
Öncelikle halk oylamasını bir kutuplaşma, bir gerginleşmenin parçası haline getirmemek lazım. Ülkenin sağı da solu da, 'evet'i de 'hayır'ı da bizimdir. Bu süreç içerisinde tüm siyasi partilerimize de, sivil toplum kuruluşlarımıza da bu dili tavsiye ediyorum. Halk bir karar verecek. Halkın verdiği kararın da baş tacı yapılması gereklidir diye düşünüyorum. Ülkeyi, birlik beraberliği zedeleyecek üsluptan kurtarmak gerek diye düşünüyorum. ‘Evet’ oyu vermeyi düşünen kesime karşı bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum; gerek hayır oyu vermeyi düşünen siyasi partiler gerek sivil toplum örgütleri ve kanaat önderleri tarafından bir haksızlık var. Onlar verilecek evet oyunun ülkenin rejimini değiştireceğini, ülkeyi böleceğini, ülkeyi diktatörlüğe sürükleyeceğini iddia ediyorlar. Bu ülkeyi bölmeye çalışan kişi hain olabilir. Evet, oyu verenleri bu ülkenin aleyhine çalışan insan gurubu olarak nitelendiriyorlar. Bu haksızlığın düzeltilmesi lazım burada en başta medya kuruluşlarına görev düşüyor. Üslup sorununu çözmek lazım.
SİVİL SİYASETİN BU ÜLKEYE HAKİM OLMASINI İSTİYORUZ
Sizin görüşünüz nedir ‘evet’ ya da ‘hayır’ yönünde?
Ben ‘evet’ diyorum; Memur-Sen, Eğitim -Bir-Sen ‘evet’ diyor; biz sivil toplumun ve sivil siyasetin bu ülkeye hakim olmasını istiyoruz. Ülkedeki millet iradesinin temsil iddiasıyla oluşturulmuş vesayet odağı diye adlandırdığımız kurumların tasallutundan kurtulması gerektiğini, her şeyin millete göre, milletin istediği şekle göre olmasını istiyoruz. Dolayısı ile milletin iradesinin şekilleneceği bir takım vesayet odaklarının değil, direk milletin karar vereceği bir sürecin işlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu 18 maddelik anayasa değişikliğinin buna imkan vereceğini, Türkiye'deki sivil siyasetin önünü açacağını düşünüyoruz. Seçimle güçlenecek bir başkan halk istediği için güçlenecek ve 5 yıl sonra tekrar halkın karşısına çıkacak. Dolayısı ile diktatörlük iddialarında bulunanlar öteden beri ‘halkın dediği olsun’ denildiğinde halkın teveccüh gösterdiği insanlara karşı yaftalamalar ile suçlayan bir kesim olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’deki tüm siyasiler bununla karşı karşıya kalmışlardır. Adnan Menderes’ten başlayarak Cumhuriyet dönemindeki tüm siyasiler böyle suçlamalar ve yaftalamalar ile karşı karşıya kalmışlardır. Öyle ki bu ülkede 1960 yılında ülkenin seçilmiş başbakanını darbe ile indirmişiz, 8 ay sonra asmışız ve astığımız tarihten itibaren yapılan 1961 Anayasasını, 27 Mayıs Darbe gününü bayram olarak kutlatmışız. 27 Mayıs Anayasa Bayramı diye. Seçilmiş bir başbakanın idamını bayram olarak kutlatmışız.
MİLLET, DEVLETİYLE YENİ BİR SÖZLEŞME YAPMAK İSTİYOR
Referandumda neden ‘evet’ demek gerekiyor peki?
Ben, bu anayasa referandumunda halk iradesinin hakim olacağı bir sürecin ülkede etkin olacağını; milletin iradesini, millete rağmen gasp etmiş vesayet odaklarının da zayıflayıp ortadan kalkacağı düşüncesi ile ‘evet’ demek gerektiğini düşünüyorum. Tüm millete ‘evet’ demesi gerektiğini tavsiye ediyorum. Sivil siyaset güçlenecek ve daha özgün, daha geleneğini oluşturabilen güçlü kurumlarımız ve kültürümüz oluşacak. Buna geç kaldık. Bugüne kadar tüm partiler yeni anayasa vaadinde bulundular. ‘Anayasayı değiştirelim’ dendiğinde ise partiler yanaşmadı. Millet, devletiyle, yeni bir anayasa ile toplumsal mutabakat, yeni bir sözleşme yapmak istiyor. Burada da özgür olmak istiyor.
TOPLUMSAL BİR UZLAŞIYI GETİRECEK BAŞKANLIK SİSTEMİ
‘Hayır’ çıkarsa vatandaşı sizce nasıl bir Türkiye bekliyor?
Eski Türkiye devam edecek; eleştirdiğimiz, yakındığımız şikâyet ettiğimiz her şey devam edecek. Bugün Cumhurbaşkanı ve Başbakanın arasında siyasal bir ortaklık var yarın bu ortaklık oluşmadığında, farklı siyasal partiler olduğunda, anlayış farklılıkları bu ülkede bir takım krizleri doğuruyor. Bu krizlerin bedelini halk ödüyor. Bu tür tartışmaları bitirecek bir anlayışı getirecek sistem için uzlaşmamız lazım. Toplumsal bir uzlaşıyı getirecek başkanlık sistemi.
‘EVET’ DE ‘HAYIR’ DA BİZİM
‘Hayır’ oyu verecek olan kesimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
PKK ve HDP’ nin ‘hayır’ demesi ile MHP'nin bir kesiminin hayır kararında buluşması enteresan bir karar. Halk kimin ‘hayır’ kimin ‘evet’ dediğine bakar. PKK, ‘hayır’ diyor. 15 Temmuz’u yaşatan FETÖ ‘hayır’ diyor. Bunlara bakan insanlar ‘evet’ demesi gerektiğini anlayacak. ‘Evet’ demek yada ‘hayır’ demek hiç biri dünyanın sonu değil. ‘Evet’ de ‘hayır’ da bizim. ‘Hayır’ demeyi düşünen liderlerin üslubuna bakın, sorumluluklarını bir yana bırakın; kışkırtıcı, provokatörce cümleleri söz konusu oluyor. Karşıt gördükleri insan yerine kendi fraksiyonlarından (aynı hedefe farklı yollarla ulaşmak) küçük ayrımları olan başka guruplara bile acımasızca eleştiriler yapıyorlar. Kendilerine bile acımasız olan gruplar nasıl oluyor da demokrasiden barıştan bahsediyorlar.
ÜLKENİN GÜÇLÜ BİR SOLA İHTİYACI VAR
Türkiye'nin şuan ki demokrasi karnesi hakkında neler söyleyeceksiniz?
Kimse dünden daha kısıtlı bir ortamda yaşadığımızı, özgürlüğümüzün daha az olduğunu ifade etmesin. AK Parti'yi Alevi -Sünni ayrımı yapmakla suçlayanlar; AK Parti döneminde Alevi çalıştayı yapıldı. Bu memlekette Alevi toplumunun sorunları, resmi kurumlarında Alevi dedeleri ile bir araya gelinip tartışıldı. Bu ülkede konuşulmayan, tartışılmayan konuları görüşen bir parti, ayrılık tohumları ekmekle, demokratik alanı kısıtlamakla suçlanmıştır. Solun toplumla dinle barışması lazım. Bu ülkede güçlü bir sola ihtiyaç var. Sol şu andaki mevcut hali ile bunu bir adım ileriye götüremez. Dünyanın her yerindeki sol hareketler, dindar insanlardan da oluşuyor. Türkiye’deki sol hareketler dindar kesimle alabildiğine kavgalı. Ahmet Ataç'ın cami avlusu süpürmesiyle tamir edilebilecek bir şey değil bu.
‘EVET’ DAHA POZİTİF BİR KELİME
‘Evet’ ve ‘hayır’ın vatandaşlara doğru anlatıldığını düşünüyor musuz?
Süreç yeni başladı. Siyasi partiler etkili bir propagandaya başladığında insanlar niçin 'evet' niçin 'hayır'ı daha rahat görme imkanına sahip olacaklardır. Evet, pozitif bir kelime bana göre.
AVRUPA’DA YAŞASAYDIM SOLA OY VERİRDİM
Laiklik ‘evet’ kararı ile örtüşüyor mu?
Dünyada laikliği, Türkiye ve Fransa'dan başka bir tabu haline sokmaya çalışan ülke yok. Laiklik adı altında bu ülke yıllarca dövüldü, bu ülke insanları yaftalandı, suçlandı, ikinci sınıf insan muamelesi gördü; partileri kapatıldı. Devletler laik olur, insanlar laik olmaz; Laiklik insanın olabileceği bir şey değil. 1937’de anayasada yer almış bir ilke. Laiklik ile ilgili bu toplumda hiçbir sıkıntı olmadı. Ülkede sağ ve sol birlikte barış içinde yaşamış bir ülke, kimse bu ülkeyi parçalayamaz. Sosyal demokrat olduğunu söyleyen solun hiç bir yardım kuruluşu yok. Ben Türkiye’de sağ ve solun yer değiştirdiğini, dünya çapındaki sağın sol, solun da sağ olduğu düşünüyorum. Avrupa’da yaşasaydım sola oy verirdim.
'HAYIR'IN HİÇBİR ŞEYİ DÜZELTME VAADİ YOK
‘Evet’ kararı Türkiye’yi nereye taşıyacak?
Ayak bağı olan vesayetlerden kurtulduğumuzda sosyal barışımız, ekonomik gücümüz ve kültürel gelişimimiz daha hızlı olacak. 'Hayır'ın hiçbir şeyi düzeltme vaadi yok, her şeyi aynı bırakacak. Aynı bırakılması istenen her şeyden biz şikayetçiyiz. 'Evet'in yeni bir Türkiye vaadi var, millet iradesinin hakim olduğu bir sistemin vaadi var. Türkiye'de sürekli bir sandık var ve diktatörlükten bahsediliyor.
MUAMMER KARAMAN KİMDİR?
Muammer Karaman 1975'te Karabük'te işçi çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise tahsilini Karabük'te tamamladı, üniversite tahsili için Eskişehir'e geldi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarih bölümünü kazanan Karaman, üniversitenin ikiye ayrılması ile diplomasını Osmangazi Üniversitesinden aldı. 1998 yılında öğretmen olarak atanan Karaman, Eskişehir'de kaldı.1998 yılında Çifteler'de öğretmen olarak göreve başlayan Karaman, yaşamını Eskişehir'de devam ettirdi. Aday öğretmen olduğundan beri Eğitimciler Sendikası içinde yer aldı. 2015 yılı itibari ile de Eğitimciler Birliği Sendikasının başkanıdır. Aynı zamanda Memur-Sen il temsilcisi de olan Karaman, evli ve 2 çocuk babasıdır.