Sağlık-Sen Başkan Adayı Safiye Eroğlu, "Üye, “Ne zaman Sağlık-Sen’in siyah arabası bir idari kuruma gelip, gitsin birimizin yeri değişiyor” diyor."
Ayşe Kaytan Uçak sordu, Sağlık-Sen Başkan Adayı Safiye Eroğlu yanıtladı.
Sağlık-Sen ile tanışma sürecinizden bahsedelim biraz… Ne zaman başladı bu süreç…
26 yıldır sağlık sektörü içerisindeyim. Temsilcilik başta olmak üzere sendikanın birçok kademesinde görev yaptım. Kadın Kolları’nda aktif çalıştım. 2006 yıllarında herkes Sağlık-Sen üyesi olmaktan korkarken, ben bir üyemin ayağına 10 defa gittiğimi hatırlıyorum. 2006-2007 yıllarında ilk defa Sağlık-Sen benim temsilci olduğum hastanede yetki almıştır. Eskişehir’de bu bir ilk olmuştur. Benim kızım o zaman 3 yaşındaydı. Kızımın zamanından çaldım. Çocukluğundan çaldım. (Gözleri doluyor…) Bu sendikaya çok emek verdim. Şimdi sendika başkanının dediği; ‘Sendikanın yolunu bile bilmez’ sözünü kesinlikle kabul etmiyorum. O dönemde ben bu şartlarda çalışırken, Sağlık-Sen’in şuan ki başkanı acaba hangi sendikadaydı. Ben onu merak ediyorum.
Peki aday olmaya nasıl karar verdiniz?
Hastanelerde çalışan ebesinden hemşiresine, doktorundan idari personeline herkes önüme geçip; ‘Safiye abla artık yeter, bize yardımcı ol’ diyerek, aday olmamı istediler. Çünkü üyesini darp eden, tehdit eden, hakaret eden derebeylik ortamında, insanlar sendikalı olmak istemiyorlar. ‘Biz istifa edeceğiz’ diye önüme geçen her sağlık Sağlık-Sen üyesi arkadaşıma ‘asla istifa etmeyin, sendika bizim sendikamız’ diyerek, istifaların önüne geçmek adına da aday oldum. Sağlık personelinin özlük haklarıyla, arkadaşın ilgilendiğini düşünmüyorum. Sendika üyesi arkadaşlar ‘Seçimden seçime hatırlanan bir üye olmak istemiyoruz. Bizim sorunlarımızı çözsünler” diyor. Hatta bir üyemiz bana; ‘Ne zaman Sağlık-Sen’in siyah arabası bir idari kuruma gelip, gitsin birimizin yeri değişiyor’ demişti. Böyle bir korku imparatorluğu kurulan sendikada, arkadaşların haklarını ve özlük haklarını koruyabilmek adına böyle bir karar aldım.
Sağlık personelinden ‘eleman’ diye bahsediyor. Hiçbir zaman sağlık çalışanı demiyor. Üsten bakıyor. Kendi üyesine yaptığı basın açıklamalarında ‘eleman’ diyen bir başkan istemiyorum. Bir sağlık personeliyiz. Kimliğimiz ve kişiliğimiz var. Eleman şeklindeki hitabı kabul etmiyoruz.
Başkanlığı alırsanız, sağlık çalışanları açısından gündeminizde neler olacak? Sizinle birlikte nasıl bir yönetim anlayışı gelecek?
İlkeler belirledik. Büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu sağlık hizmetlerinde yönetimde bir tane dahi kadına yer vermeyen anlayışı değiştiriyoruz. Kadınlarımız sendika ve sağlık kurumları yönetim kademelerinde daha fazla temsil hakkına sahip olacak.
Engelli çalışanlarımızın ve diğer engelli bireylerin çalışma ortamlarının ve yaşam standartlarının iyileştirilmesi için tüm kurumlarda özel düzenlemeler yapılması sağlanacak.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde sağlık çalışanlarının ve Sağlık-Sen’in gücünü yeniden göstereceğiz. Sendika yönetiminde ‘ben yaptım oldu’ anlayışına son vereceğiz. Sendika yönetici ve temsilcilerine kurum çalışanları istişare ile kendileri karar verecek. Sağlık-Sen nargile kafelerden yönetilmeyecek. Haftanın her günü bir kurumumuzda tam mesai yaparak çalışanlarımızla iç içe, gönül gönüle olacağız. Sendika yönetimi olarak her türlü eleştiriye açık olacağız, bizi eleştirenleri ötekileştirmeyeceğiz, sendikadan dışlamayacağız.
Saha ziyaretlerine başladınız… Neler gözlemlediniz?
Tıp Fakültesi’ne gittim. Üyelerimiz “Seçim zamanında geliyorsunuz, bir daha gelmiyorsunuz. Hiç kimse bizim hakkımızı aramıyor” diyerek sitem etti. Arkadaşlar haklı. Mevcut yönetim arkadaşlarımızı unutmuş. Üye sayımız fazlayken, mevcut başkan döneminde düşmüş. Osmangazi Üniversitesi’nde, Sağlık-Sen yetkiyi kaybetmiş. Hemşire arkadaşlarımızın servisleri çok yoğun. Çok ağır şartlarda çalışıyorlar. Yatak sayısı fazla ancak çalışan hemşire sayısı çok az. Mevcut sendika başkanımız nöbet tutmuyor. Hastaneler de çalışan arkadaşlarımızın hangi şartlarda çalıştığını bilmiyor.
“Sendikacılığı bu arkadaştan öğrenecek değilim”
Mevcut sendika başkanı benim için; ‘Gecenin bir yarısı çıkıp, üyelerinin yanına gidemez’ diyor. Kadınları küçümser bir ifade kullanıyor. Ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Ben çocuğum küçücükken bu sendikada çok aktif çalışabildiysem, gecenin 3’ünde de darp edilen arkadaşımın yanına da giderim. Benim kadın olmam buna engel değil. Sendikacılığı bu arkadaştan öğrenecek değilim.
Eğer ben göreve gelirsem, hemşire arkadaşlarımın daha rahat ve daha ferah bir ortamda çalışmaları için büyük çaba sarf edeceğim. Yanlarında olacağım. Sağlık çalışanı arkadaşları ocu bucu ya da sağcı solcu diye asla ayırmayacağım. Bir tarafı ayrıştırırsak olmaz.
“Sağlık-Sen başkan adayı benim. Safiye Eroğlu… Söyleyecek bir şey varsa bana söylesin…”
Mevcut sendika başkanı katıldığı bir radyo programında diyor ki; ‘döner sermaye sorunu biz çözeriz.’ Sonra da diyor ki; ‘döner sermaye problemi bakanlığın çözebileceği bir şey…’ Bir dediği bir dediğini tutmuyor. Ahlaktan, etikten, iftiradan bahsediyor ama önceki dönemde adaylığını açıklayan arkadaşımızla ilgili "150-200 defa kendisine bağlı bir hemşireyi aramış" gibi yalanları söylemekten çekinmiyor. Hem ahlaktan, edepten bahsediyor hem de bel altından vuruyor. Aynı zamanda basın yayın yoluyla Türk Ceza Kanununa açıkça aykırı bir şekilde suç işliyor. Edebi o arkadaştan öğrenecek değiliz. Adaylığımı açıkladığım gün yanımda yer alan arkadaşlarla ilgili sürekli bir şeyler söylüyor. O arkadaşlar, idarecilik döneminde onurlarıyla, şerefleriyle görevlerini yerine getirmişlerdir. Mevcut şuandaki idareciler tarafından görevlendirilmişlerdir. Onlar da Sağlık-Sen üyesidir. Onlar acaba üyesi değil mi de bu kadar rahat bunları söyleyebiliyor? Sağlık-Sen başkan adayı benim. Safiye Eroğlu… Söyleyecek bir şey varsa bana söylesin. Daha önce, geçmişte idarecilik yapmış insanlara çamur at izi kalsın anlayışı ile demeçlerde bulunmasın. Arkadaşlarımız bu konu da yargıya başvurdular, haklarını orada arayacaklar. Bir kadına, bir erkeğe yapılabilecek en ağır hakaret olduğunu düşünüyorum. Kendisi etikten bahsediyor ama bu konuda hiçbir çekincesi yok…
‘Mobing bitecek’ dedi, mobingin alasını arkadaş kendisi yaptı
‘Dört yıl içerisinde verilen sözler tutulmadı’ dediniz… Mevcut yönetim ne söz verdi de, hangisini yerine getiremedi?
Sendika Başkanı 2014 seçimlerinden sonra dedi ki; ‘Benim yönetimim de yer alan hiçbir arkadaş, hiçbir hastaneye müdür olmayacak. Olduğu zaman götürüp istifa formunu önüne koyacağım. İstifa edecek.’ Ama hala kendi yönetiminde müdürler, uzmanlar, koordinatörler, sorumlular var…Hasan Hüseyin Köksal’ın eşi dört yıl boyunca İlçe Sağlık Müdürlüğü yaptı. İstifa etti mi, etmedi mi? Sendika başkanı burada sözünü tutmadı. ‘Hastanelerde büyük bir mobing var’ dedi. Ama mobingin alasını arkadaş kendisi yaptı. Kendi üyesini tehdit etti, kendi üyesinin burnunu kırdı. Arkadaşları servislerini değiştirmekle tehdit etti. Şuanda da bizim delegelerimiz tehdit ediliyor. Yaptıkları işlerle arkadaşları zan altında bırakmaya çalışıyor. Servislere gidip, sağlık çalışanlarını ‘ya bize üye olursun, olmazsan seni bu servisten aldırırız” diye tehdit ediyor.
Sağlık-Sen Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal, katıldığı bir radyo programında sizin sendika binasının adresini bilmediğinizi iddia etti? Ben sorayım, sendika binanızın yeri nerede?
Kanatlı’nın karşısında…(Gülüyor) Sendika binası açıldığında en fazla sevinen benimdir. Çünkü biz bu sendikanın ilk oluşum dönemlerinde çok zor şartlar altında çalıştık. Yeri geldi, kendi cebimizden para ödediğimiz dönemler oldu. Bütün sendikaların bir arada bulunduğu bir binada çalıştık biz. Şuan ki binamız açıldığı zaman mevcut sendika başkanının yanına gidip hayırlı olsun temennisinde bulundum. O binaya da girmişimdir. Hatta boy boy resimlerimiz vardır. ‘Sendikanın yolunu bilmiyor’ demesi kesinlikle yalan bir ifadedir.
“Tarafsız olmam gerektiğini düşünerek yönetimden istifa ettim”
Yüksel Solmaz başkanlığındaki yönetimde, yönetim kurulu üyesiymişsiniz. Mevcut başkanın şöyle bir iddiası var; ‘Makam karşılığında yönetim kurulu üyeliğini bırakıp gitti.’ Makam karşılığında yönetim kurulu üyeliğini bırakıp gittiniz mi?
Ben sendikada çalışmadan önce de başhemşire yardımcısıydım. Sonra yönetim kuruluna seçildik. O zamanki sağlık müdürümüz, beni Çifteler Devlet Hastanesi’ne müdür olarak görevlendirdi. Tarafsız olmam gerektiğini düşünerek yönetimden istifa ettim. Bir müdürün, bir sendikanın başkanı ya da yönetici olmasına karşıyım. Makam derdim olmadığı için 2013 yılında Çifteler’de müdürken bırakıp bir alt makama müdür yardımcısı olarak geldim.
“Üye ve temsilcilerime yumurta sattırmayacağım…”
Mevcut Başkanı işaret ederek ‘nargile kafelerden sendika yönetilemez’ dediniz. Bunu açalım mı biraz…
Arkadaş sendikacılığın dışında her şeyi yapıyor. Kafecilik, yumurtacılık, sigortacılık… Akrabası, eşi, dostu olanların turizm şirketleriyle sürekli işi olan bir arkadaş. Sağlık-Sen adayı olarak benim böyle bir iş yerim yok. Üye ve temsilcilerime yumurta sattırmayacağım. Benim tek amacım arkadaşların özlük haklarını geri almak.
“Sağlık personelinin Şehir Hastanesi’ne gidip, gitmeyeceğine, nerede çalışacağına Sağlık-Sen’in mevcut başkanı mı karar verecek?”
Sizinle ilgili, mevcut şube başkanı; Şehir Hastanesi’ne gidecek, gitmeyecek personelin tespiti ile ilgili, sizin personeli tehdit ettiğinizi iddia etti. Bu iddialara ne diyorsunuz?
Ben orada idareci konumunda değilim. Şehir Hastanesine kim gidecek, kim gitmeyecek onun kararını ben verecek değilim. Buna karar verecek olan Sağlık-Sen’in şuan ki mevcut başkanı, temsilcileri ya da yöneticileri de değil. Hastanelerin bir idari kadrosu var. Sağlık sistemini yöneten bürokrasi var. Buna onlar karar verecek. Bu kesinlikle kabul edilemez. Yaptığımız saha çalışmalarında gördük; Sağlık-Sen’in temsilcisinin eline bir liste alıp ‘Ben istersem sen burada kalırsın, ben istemezsem Şehir Hastanesi’ne gider’ tarzında tavırları var. Şehir Hastanesine gidecek personeli ben değil kendi yönetimindeki arkadaşları tehdit ediyor. Sağlık personelinin Şehir Hastanesi’ne gidip, gitmeyeceğine, nerede çalışacağına Sağlık-Sen’in mevcut başkanı mı karar verecek? Yoksa şuan ki idareciler mi? Bu durumda, arkadaş bu cümlesiyle idarecileri yok sayıyor.
“Mevcut sendika başkanı kadınlara bu kadar değer veriyor da, yönetimde neden kadın yok?”
Yaptığınız adaylık açıklamasında mevcut yönetimdeki kadın kolları komisyonuna yönelik eleştirileriniz oldu…Eleştirme nedeniniz neydi?
Kadın Kollarında çalışan hiçbir arkadaşa ‘işini yapmıyor, görevini yapmıyor’ tarzında bir şey söylemedim. Tabi ki sosyal etkinlikler de bulunmalarından, sosyal projelerde yer almalarından gurur duymuşumdur. Bunun için onlara ayrıca teşekkür ediyorum. Ama o sosyal projelerle bu kadar ilgilendikleri kadar bir de hastaneler de çalışan sağlık personelinin sorunlarına inebilselerdi. Ben bunu dile getirmek istedim. Mevcut sendika başkanı kadınlara bu kadar değer veriyor da yönetimde neden kadın yok?
Hakkınız da yüzlerce şikayet ve gazete haberi varmış… Kim, neden şikayet etti sizi? Neden gazeteler de yer aldınız?
2013 yılında Çifteler Devlet Hastanesi’nden, Eskişehir Devlet Hastanesi’ne müdür yardımcısı olarak döndüğümde sadece bir basın kuruluşunda ‘Safiye Eroğlu acaba Eskişehir Devlet Hastanesi’ne sendikacılık yapmak için mi, mobing uygulamak için mi geldi’ diye bir yazı çıktı. Ben o zaman sendikanın hiçbir yerinde aktif görev almadım. Sadece üyesiydim. Bununla ilgili mevcut şube başkanının elinde varsa üç, dört tane gazete haberi bunları açıklamasını istiyorum. Mevcut sendika başkanı yine katıldığı radyo programında diyor ki; ‘basın her duyduğunuz yazar.’ Soruyorum kendisine; hakkında çıkan bunca manşet haberlerin hepsi yalan mı? Eskişehir basının da çalışan herkesin yalancı mı olduğunu iddia ediyor? Kendisi çok büyük bir yalancı mı?
Servis sorumlusu olduktan sonra nöbet tutmadığınız iddia ediliyor. Bu iddialar doğru mu?
Mevcut şube başkanı, benim nöbet tutmadığımı iddia ediyor. Ben 26 yıllık hemşireyim. Bir hemşirenin, bir sağlık personelinin çalışabileceği en ağır yerlerde çalıştım. Bu meslek hayatımda sadece 10 yılım idarecilikle geçmiştir. Benim için; ‘Kendisi servis sorumlusu, hala nöbet tutmuyor’ diyor. Servis sorumluluğunu ben kendim, özellikle istemedim. Yönetim tarafından görevlendirildim. Servis sorumlusu olduğu zaman da hem servisim de nöbet tuttum, hem de idarenin bana gösterdiği yerlerde nöbet tuttum. Kesinlikle yalan söylüyor. Hala nöbet tutmaya devam ediyorum.
“Ortada bir ceza var ama insanların gözünün içine baka baka yalan söylüyor”
Arkadaş katıldığı radyo programında ‘Ceza aldığım hiçbir dava yok. Konu Yargıtay’da’ diyor. Ben şunu soruyorum; ‘Bir konu Yargıtay’a nasıl gider?’ Yargıtay üst yargı makamıdır ve temyiz makamıdır. Alt mahkeme, yani yerel mahkeme bir ceza vermiş, kendileri bunu temyize taşımışlar. Ortada bir ceza var ama insanların gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Kimse bunu anlamayacakmış gibi davranıyor.
Peki son olarak şunu sorayım, kazanma şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Saha ziyaretlerimde kadın olsun, erkek olsun tüm sağlık çalışanı arkadaşlarımdan pozitif bir destek alıyorum. Allah’ın izniyle ve çile çeken sağlık çalışanlarının desteği ile kesinlikle kazanacağımıza inanıyoruz…