Peygamberler tarihinden biliriz. Hz Musa’nın Kızıldenizi yarması, Hz İbrahim’in ateşte yanmaması vs…
“Akıl yoluyla açıklanamayan, bu yüzden de Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığına inanılan doğaüstü olay” olarak geçiyor pek çok yerde.
Biz mucizeyi en çok maden kazalarında duyuyoruz ya da deprem sonralarında…
Yaşanan onca acının üzerine bana kalırsa bir mucize daha gerçekleşiyor, bir şeyler yazmayı deniyorum.
Bağırıp, çağırıp, küfür etmenin ötesine geçmeyi başarmak da bir mucize değil mi bunca ölümün ardından.
***
Tüm bilim adamları biliyor nitekim.
“Bu topraklarda deprem olur” diyorlar nicedir.
Deprem oldu. Her kanalda envai çeşit sorulara muhatap oluyorlar.
Bunca cevap varken, sorular sorabilmek bir mucize değil mi?
Herkesin bir mucizesi var bu topraklarda.
Kar hesapları ile eksik şiş, çürük betonu halka arz eden müteahhitlerin adlarının dahi duyulmaması bir görünmezlik mucizesi değil mi?
Normal zamanda çocuklarına fiske vurulsa ortalığı yıkacak adamların ölümlerden sorumlu kişi veya kişiler karşısında efsunlanması, “sayın” demesi, ellerini önünde kavuşturup “sağ olun var olun efendim” demesi bir mucize değil mi?
Yıkımların baş sorumlularının masumiyet perilerini ile mucizelenmesine ne demeli;
İnsanın biraz utanması beklenir en azından böylesi acılar ardından.
Çok da uçarı bir beklenti değil bana kalırsa.
Bir mucizedir yapışmış yakalarına utanç havuzuna düşseler bile utanmıyorlar.
Bizim mucizemiz bir başka
Sadece mucize yazın google
"76 saat sonra üç mucize!"
"81. saatte gelen mucize!"
"Kahramanmaraş'ta 1 saatte 8 mucize" başlıkları ile çıkıyor mucizelerimiz karşımıza.
Çalıştığınız işyerinden veya başınızı soktuğunuz evinizden sağ çıkabilmeyi başarmak oluyor genel de bizim mucizelerimiz.
Bizim mucizemiz yıllarca çalışıp, zar zor aldığımız evin en kazından oğlumuzun, kızımızın, eşimizin dostumuzun, insanımızın sağ çıkmasından ibaret.
Yani bana kalırsa yaşamamız mucize, ama ölmememiz, belki de ölememiz bir mucize haber kanallarında.