Cumhuriyetimiz kurulduğunda en önemli gündemlerden birisi toplumun bilgice kalkınmasıydı. Okuryazarlık oranı yüzde dördün altında olan genç cumhuriyet büyük bir kitleselleşme ile 20. Yy ortalarında bu problemi büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 20 yy da toplumun kalkınmasına ve ilerlemesine referans olarak okuryazarlık seviyesi kıstaslardan biri olarak görülüyordu.
Peki, bugün bu durum geçerli midir? Elbette hayır. Klasik okuryazarlık hali artık bir insan için duymak, görmek, konuşmak kadar normal görülen adeta sonradan kazanılmış bir insan duyusu gibidir. Kimi iyi okur ve anlar; kimi için ise bu daha zordur ancak genel geçer herkeste bu özelliğin olduğu varsayılır.
Peki, 21.yy da çağdaş okuryazarlık seviyesi ne durumdadır? Çağdaş okuryazarlık olarak kast edilen nedir? Bugün, milenyum sonrası 2023 yılının ilk zamanlarındayız. 20.yy sonuna kadar insanoğlunun ürettiği bilgiden daha fazlası sadece milenyum sonrasındaki son 23 yılda üretildi. Bilgi çeşitlendi, yeni bilgi türleri ortaya çıktı, iletişim değişti.
21.yy’da bireyin birim zamanda ihtiyaç duyduğu bilgi miktarı, 20.yy’daki bireye göre belki de onlarca kat arttı. Bu durum bir ev hanımı için de geçerlidir; bir profesör için de geçerlidir. Hatta çoban için dahi geçerlidir. Örneğin, ev hanımı geleneksel bilgilere dayanarak bugünün ihtiyaçlarına göre bir çocuk yetiştiremez , çocuk gelişimi külliyatına hakim olması bu alanda anlama, anladığını uygulama ve hatta anlatma silsilesini takip etmek zorundadır. Çünkü çocuk yetiştirmek dahi bugün bir rekabet olarak görülmektedir. Aynı kalıp profesör olsanız dahi değişmez, birincil alan dışında farklı alanlarda okuryazar olmak hatta uzmanlaşmak akademik alanda da bir kıstas halini almıştır. Aynı şekilde bu, öğrenci için de geçerlidir. Yan dal yapmak, farklı programlar öğrenmek ve bu alanlarda okuryazar olmak kariyeri için vazgeçilmez bir etkendir. Finansal okuryazarlık, farklı menkul kıymetlerle ilgili raporları okumak ve bilginin paraya dönüşümü ise ekonomik dalgalanmalar yaşayan halklar için yeni bir ilgi alanı olmuştur.
Asıl soru ise şimdi sorulması gerekendir, eğitim sistemi bütün bu okuryazarlık süreçlerini nasıl yönetmelidir? Hangi açılardan ele almalıdır? Gelecek, entelektüelitenin tabana yayıldığı; sınıfsız ve sınırsız hale geldiği toplumlar için var olacak. Bu noktada yapılması gereken yine akılcı, kapsamlı ve uzun vadeli politikalar üretmektir. Halk bunu talep etmelidir. Umarım bu tür kaygılar yayılır ve karşılık bulur. 2023 yılında her şeyin çok güzel olması dileğiyle...