KAYIP YOK DERS VAR

           Hassas dönemde oynadığımız Adana Demirspor müsabakasından önce tribünde yaşananlar, maçın çok önüne geçti. Bir haftadır süren hazırlıklar, Eskişehir Marşı'yla beraber Efeler Grubu'ndan ordumuza ithaf edilen kareografi, Nefer'in bayrak şovu... Taraftarımızın coşkusu o kadar üst seviyedeydi ki; yediğimiz gol bile bu güzellikleri bozamadı.

           Takımının attığı gole sessiz kalacak kadar taraftarımızın emeklerine saygı gösteren, bu tablonun bozulmasına müsaade etmeyen Adana Demirspor taraftarı, alkışı fazlasıyla haketti. Taraftar kardeşliğimizin sözde olmadığını çok net gösterdiler. Umarım bu müsabaka, son haftada 2 kez karşılaşan, futbol adına hiçbir şey ortaya koyamayan, sadece yaşanan olumsuzluklarla yazılı ve görsel basını meşgul eden "sözde derbi" kadar ulusal medyada yer alır.


           Maça gelecek olursak; Manisa'da maç sonucuna direk etki eden Hasan Ayaroğlu mevkisi olan sol önde, haftalardır orada oynayan Buruno asıl mevkisi santraforda, geldiği günden beri takıma verdiği katkının çok üzerinde para alan Semih Şentürk de gerçek mevkisi olarak benimsediği kulübede maça başladı. Bizler gibi oyuncular da maçın başlangıcında Eskişehir Marşı'yla yapılan görsel şova takılınca, kalemizde golü gördük. 10.dakikadan sonra şoku atlatan takımımız özellikle Bedirhan ve Ofoedu'yla sağ kanadı etkili kullanmaya başladı. Buradan da beraberlik golünü buldu.

           Golden sonra ise oyun tamamen sıkışarak, orta saha mücadelesine dönüştü. İkinci yarının hemen başında ise Ofoedu-Hasan Ayaroğlu işbirliğiyle öne geçtik. Geriye düşen rakip, hamleler yapmaya başladı. İşte bizim için sıkıntı tam da burada başladı. Yücel Hoca karşı hamlelerde geç kaldığı gibi, yanlış mevkilere yanlış müdahelelerde bulundu. Yapılması gereken, kulübeden gelen oyuncuların katkısıyla orta sahayı tamamen ele geçiren rakibe karşı, mücadele olarak rakiple boğuşan tek oyuncumuz Dorukhan'ın yanına oyuncu takviyesiydi.

           Ama hoca Dorukhan'ı da sağ beke çekerek, orta sahayı tamamen rakibe bıraktı. Yoğun maç trafiğinde yıpranan Hasan Hüseyin ve Hürriyet, rakiple baş edemedi. Böyle olunca takımımız büyük baskıya maruz kaldı. Belli bir süre de, Kayacan direndi. Enteresan olan; tüm takımın kendi ceza sahasında olduğu bu bölümde, rakibi net pozisyonlar verecek kadar boş bırakmamızdır. Yediğimiz golden sonra yapılan Semih Şentürk hamlesinin hiçbir faydası olmadı. Uzatma dahil 15 dakika sahada kalan Semih, hocasının tercihini neden Buruno lehine kullandığını bize açıkça gösterdi. Bir de  Hocanın Andaç ısrarı bence zaman kaybıdır. O süreyi gençlere vererek, belki bir oyuncu daha kazanabiliriz .


         Fiziksel düşüşlerde yaşı, Hürriyet'in mazereti olabilir ancak; Hasan Hüseyin bu senin için geçerli değil. Burada defalarca yazdım, sen bu ligde sonucu değiştirebilecek sayılı, kaliteli oyunculardan birisin. Tekniğinle, oyun bilginle bu ligin üzerindesin. Şu an Alper Potuk'tan sonra, önü açık olan sıradaki ilk oyuncumuzsun. Ama güçsüz olduğun zaman, futbol adına bir HİÇSİN. Sahada kaldığın sürece takımına yüksün. Bu takımda sorumluluğun çok fazla. Kendine ve futbola ihanet etme. Tek yapman gereken: İyi antrenman yapmak, profesyonelce yaşayarak güçlü kalmak.


             Ligin boyunun kısaldığı bu haftalarda, oynadığımız "bu oyunla" alınan 1 puan önemlidir. Bir an önce gerekli puanlar toplanmalı, önümüzdeki sezonun hamleleri yapılmalıdır. Yönetimin üzerine düşen de, şehrin potansiyeline ve taraftarın coşkusuna layık olacak bir takım oluşturmaktır.