(…) Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmanın en önemli vasıtası olarak algılar ve bunu toplumsal barışın bir unsuru, laikliği ise demokrasinin vazgeçilmez şartı, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olarak görürüz. Özgürlükler demokrasinin temelini oluşturur.
İleri demokrasi; kişinin vazgeçilmez, devredilmez, dokunulmaz temel hak ve hürriyetlerinin eksiksiz yaşanabildiği ve bunların her türlü otorite karşısında korunduğu, devlet tarafından kesin bir biçimde garanti altına alındığı; vatandaş iradesinin devletin bütün kurumları üzerinde belirleyici etkiye sahip olduğu; kurumsallaşmış, özgürlükçü demokrasidir.
Çağdaş demokrasinin en çok önemsenen niteliklerinden biri çoğunluğun hiçbir şart altında temel hak ve hürriyetleri tartışma konusu yapmaması ve azınlıkta bulunanların hak ve özgürlüklerine saygılı olmasıdır. İktidara gelmek çoğunluğun iradesini mutlaklaştırmaz.
Çoğunluğun azınlığa, azınlığın çoğunluğa tahakküm etmediği; çoğulcu bir anlayışla karar süreçlerinin işletildiği, her türlü işlem ve eylemin evrensel hukuk normlarına dayalı objektif kriterlerle denetlendiği, demokratik yönetimlerde azınlıkta kalan görüşlerin ve muhalefet hakkının anayasa ile güvence altına alınması demokrasinin çoğulcu niteliğini pekiştiren bir unsur olarak kabul edilmektedir.
DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ
Ülkemiz bugün hukuk devletinden ziyade kanun devleti görüntüsü vermektedir. “Devletin hukuku” yerine “hukuk devleti” anlayışının esas olması gerekir. Kanunları hukuka, hukuku evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayandırmadıkça, Türkiye gerçek bir hukuk devleti olamaz ve uluslararası camiada saygın bir yer edinemez.
Demokratik hukuk devletinde; hukukun evrensel ilkelerine saygı, hak arama yollarının açık tutulması, kanun önünde eşitlik, bireysel hak ve özgürlüklerin korunması, devletin hukuka bağlılığının güvence altına alınması temel değerlerdir. Anayasanın ve kanunların herkesi bağlayıcılığına dair ilke titizlikle uygulanacak, kurallara uymama alışkanlığı ortadan kaldırılacaktır.
DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, ÖZGÜR MEDYA (!)
Düşünce ve ifade özgürlükleri uluslararası standartlar temelinde inşa edilecek, düşünceler özgürce açıklanabilecek, farklılıklar birer zenginlik olarak görülecektir.
Çağımız demokrasilerinin vazgeçilmez koşullarından biri özgür medyanın varlığıdır. Özgür, bağımsız, çok sesli bir yazılı ve görsel basın, demokratik rejimin önemli güvencelerinden biridir. Medyanın ifade özgürlüğüne getirilen ve demokratik toplum düzeninin gerekleri ile bağdaşmayan yasak ve cezalar kaldırılacaktır. Yazılı ve görsel medyanın özgürlükleri, titizlikle korunacak ve tekelleşmeye fırsat tanınmayacaktır.
Bu görüşler bana ait değil.
Başka birisi tarafından kaleme alınmış yazının aşırılmış hali yani intihal de değil. Herhangi bir yayın organında yayımlanmış siyasal bir değerlendirme veya akademik tanımlamalar içinde sunulmuş bir tez yazısı hiç değil.
Bu görüşlerin tamamı ülkemizi 14 yıldır tek başına yöneten Adalet ve Kalkınma Partisinin Programında yer alan ifade ve taahhütler. (Bkz.akparti.org.tr/parti programı)
Yorum ve takdiri size bırakıyorum.
İLERİ DEMOKRASİ (!)
İbrahim Arslan