Devrimcilik, yenileşme ve değişim…

Siyasal ideoloji; toplumu, toplumsal ilişkileri ve toplumsal yaşamı şekillendiren, belli fikirler ve değer yargılarının sistematik toplamıdır. Bu anlamda ideoloji; ya mevcut bir toplumsal-siyasal yapının sadece açıklanması veya korunması için üretilir, ya da mevcudun değiştirilmesi ve yeniden şekillendirilmesi için ortaya atılır.
 
Yerleşik düzeni korumak için üretilen siyasal ideolojiler, toplumdaki temel yapılaşmaya, mevcut kurum ve ilişkilere dokunulmaması esasına dayanır. Bunlar Koruyucu ya da Muhafazakâr siyasal ideolojilerdir.
 
Buna karşılık yerleşik düzende değişiklik amacına yönelik istemleri içeren siyasal ideolojilerde; devrimci veya değişimci ideolojilerdir.
 
Sosyal demokrasi de bir siyasal ideolojidir. Ana ayrımda devrimci, değişimci ya da yenilikçi grupta yer alır. Aynı grupta yer alan diğer değişimci ideolojilerden özellikle şu noktada farklıdır.
 
Sosyal demokrasi; mevcut toplumsal yapının tüm kurum ve kavramlarıyla ortadan kaldırılması ve bunların yerine bambaşka değer yargılarına dayanan yeni kurum ve kavramların geçmesi esasını gütmez.
 
Sosyal demokrasinin ideolojik hedefi; mevcut toplumsal yapıda ve ilişkilerde siyasal demokrasinin işlerliğini bozan, sömürü ve adaletsizliğe yol açan, özgürlükleri eylemsel olarak kısıtlayan, topyekûn kalkınma ve refaha ulaşma yollarını tıkayan, engel ve nedenleri ortadan kaldırmak ve toplumda özgürlükçü, adil ve demokratik bir yapıyı gerçekleştirmektir.
 
Yani sosyal demokrasi; özgürlük temeline dayalı, demokratik bir değişim ve yenileşme ideolojisidir. Katılımcı, özgürlükçü ve eşitlikçi bir siyaset anlayışıdır.
 
Yine sosyal demokrasi; çok partili rejim içinde, çoğulculuk anlayışını esas alarak, birden çok görüşün ve birden çok örgütlenmenin var olduğu ortam içinde var olmayı esas alan bir siyaset yaklaşımıdır.
 
CHP; sosyal demokrasinin evrensel değer ve kurallarını benimseyen, onları yaşama geçirmeyi amaçlayan bir sosyal demokrat partidir. Bu kimliğiyle; çoğulculuk ve katılımcılığı, insan haklarını, özgürlük ve hukuk devleti kurallarına sahip çıkmayı, eşitlik ve adalet ilkelerini, dayanışmayı, barış ve hoşgörüyü, emeğin önceliği ve bütünlüğünü her koşul ve ortamda sahiplenir, politikalarına rehber olarak değerlendirir.
 
16 Nisan referandumunda elde edilen sonuçlardan sonra, ülkemizde siyasetin paradigması değişmiştir.  CHP’nin; geçmişini tekrar ederek bu paradigmayı oluşturması mümkün görünmemektedir. O nedenle de devrimci kimliğiyle, çağdaş düşüncelere açılarak, yenilikleri kavrayıp benimsemek, bunu süreklilik içinde bir yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmek, kuralları ve kendini sorgulayarak, daha iyiye ve doğruya ulaşmanın yollarını açmak, bu çerçevede gelişimin yöntem ve araçlarını oluşturmak zorundadır.
 
Ülke yönetimi ve toplumsal ilişkiler de, bu hedef ve siyasal anlayışla hareket eden bir siyasal partinin,  kararlılık-tutarlılık ve inandırıcılık açısından değişim ve yenileşmeye önce kendi içinden başlaması gerekmektedir.
 
CHP’nin önünde tarihsel bir sorumluluk ve görev durmaktadır. Genel Merkez partiyi 2019 Mart ayında yapılacak yerel genel seçimler ile aynı yılın Kasım ayında yapılacak olan başkanlık ve milletvekilliği seçimlerine taşıyacak olan siyasal kadroların belirleneceği kongreler ve kurultay takvimi açıklamıştır.
 
Bu süreçte CHP; nasıl bir Türkiye özlem ve istemi içindeyse; buna uygun bir parti yapılanmasına yönelik değişim ve yenileşmeyi sağlamak durumundadır.
 
Ozanımız Ali Asker bir türküsünde devrimciliği; “ (…) sevgilim eylem güzelim benim. Yitik bir ülkeyi korumaya değil, yeniden kurulacak bir ülkeyi aşkla örmeye benzer devrimci olmak.” şeklinde tanımlıyor.
 
Bir düşünür ise; “ Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendisini değiştirmeyi düşünmez.” sözleriyle, değişim ve yeniliğin önce insanın kendisiyle olacağına işaret etmektedir.
 
Bu süreçte kendimizden başlayarak değişim ve yenileşmeye var mıyız?