Derler ya hicap duyarak yazmak ya da bir anlamı ile utanarak yazmak.
İşte bu duyguların hangisiyse bilemiyorum onunla bu satırları kaleme alıyorum.
Yıllar önce işimiz gereği bir cumartesi günü yapılacak çalışma için Atatürk Caddemizde trafikten yardım için resmi yazı ile gittiğimiz sorumlu amirin masadan fırlayarak dediği sözler aklıma geldi. Bana cumartesi demeyin isterseniz haftanın 6 günü orayı kapatın…
Evet bu olay tahmini 15 sene öncesi bir durumdu.
Bugün Pazartesi bendeniz geçtiğimiz cumartesi günü istemeyerek, mecburiyetten hem Atatürk Caddesini hem de Yunusemre Caddesini kullanmak zorunda kaldım ve inanın hala o karmaşa ile keşmekeş gözümün önünde.
Daha önce şehir trafiğini yazdık ve neler olabiliri beyan ettik, çok detaya girmenin anlamı olmayacak çünkü muhataplarının bir şeyler yapmaya niyeti olmadığı çok açık ve bizleri duymuyorlar.
Tabi muhteremleri suçlarken konunun asli aktörü sürücülerimizde hiç masum değil. Yunusemre de tek sıra parkın yanında o meşhur dörtlüyü yakıp duran hemşerimiz ve tam karşısında yine tek sıra parkın yanına dörtlüyü yakıp duran kamyonet ve bunların arasından geçmeye çalışan koca bir ana arter caddeyi kullanan masum Eskişehirliler.
Hani şu yaşam standardı en yüksek illerden olan, en kolay yaşanılabilirlikte ilk üçe giren Eskişehir ve hep diyoruz ya bir başından diğer başına yarım saatte geçilen Eskişehir’de yaşayan Eskişehirliler…
Tek akışlı tramvay yan güzergahına dörtlü yakılıp bırakılan araçlar, tek yön sokaktan terse dörtlü yakılıp pervasızca gelen araç sahipleri, dar sokaklarda yayalara yol bırakmamacasına dahası evlerin girişi kapatılarak park etme inceliğini gösteren sayın sürücüleri görmüşlüğümüz cabası.
Ne diyeyim, ne yazayım daha eğer şu trafik kültürü denilen şeyi bu şehir insanı hala öğrenemedi yada öğrenmek istemiyorsa tek çare kalıyor…
Eskişehir’de satılan araçların dörtlüleri iptal edilsin…
YAK DÖRTLÜYÜ
Gürol Yer