banner536

İSTANBUL MU? BIRAKIN İSTANBUL’U BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ

İSTANBUL MU? BIRAKIN İSTANBUL’U BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ
26 Nisan 2019 Cuma 14:47

Türkiye’nin yönetim biçimini, rejimini değiştiren referandum 2017 yılında yapıldı. Eskişehir’de başarılı bir sonuç elde edilmiş, ancak maalesef Türkiye genelinde Anayasa değişiklikleri az bir oy farkı ile kabul edilmiştir.

Referandum ile ilgili yapılan oylama için CHP Eskişehir örgütü tüm gerekleri yerine getirmiştir. Oylama günü ile ilgili şikayetlerin gerekleri de yapılmıştır. Ancak, oylama günü ile ilgili önemli bir konuyu paylaşmam gerekli; oylama günü gelen şikayetler arasında bazı sandıklarda sabah saatlerinde “mühürsüz oy pusuları” kullandırıldığı vardı. Buralara erken saatlerde müdahale edildi. Pusulaların mühürlenmesi sağlandı. Ancak bir kısım oy mühürsüz olarak kullanılmış oldu. Buralardaki sandık başkanlarına haklarında yasal şikayet yollarına başvuracağımızı söylendik. Tam biz bunlarla ilgili hazırlıklarımızı yaparken YSK saat 16.30 da malum genelgeyi yayınlayarak “mühürsüz oyların” geçerli sayılacağını belirtti.

Oy pusulalarının mühürlenmemesi hiçbir seçimde karşılaştığımız bir olay değildi. (2017 referandumunda bu durum Eskişehir genelinde 3-4 sandıkta yaşandı) Hiç olmaması gerekiyordu. Her zaman pusula ve zarflar mühürlenirken çok nadiren gözden kaçanlar olabiliyordu. Ancak belki kullanılan 500.000 oydan beşi bile değildi. Türkiye genelinde de böyle olduğunu düşünüyorum.

Gel zaman git zaman, aklıma kötü kötü şeyler gelmeye başladı ve işkillendim “bu pusulalar kasten kullandırıldı” diye düşünmeye başladım. Eğer saat dörtte açılan Doğu ve Güneydoğu sandıklarından istenilen netice alınmasaydı (AKP bakımından) ses çıkarılmayacak ve “mühürsüzler” itiraz sebebi yapılarak referandumun iptali ve tekrarı sağlanacaktı. Netice iyiyse mühürsüzlerin geçerli olması istenilecekti.

Bu benim düşüncem tamamen hayali bir senaryo.  İnsan ister istemez, olağanın dışına çıkıldığında elbette kafasında “neden” dedirten soruları kendince cevaplamaya çalışıyor. Kendince de hayali senaryolar üretiyor.

Bu hayali olan; bir de gerçek olanı paylaşayım. Her seçim, Seçim Kanunlarına göre YSK tarafından bir takvime bağlanır ve takvim işler. Yine her seçimde YSK Yasalara uygun olarak ilgili kurumları bağlayan genelgeler yayınlar. Bu genelgelerde sandık kurullarının oluşumu ile ilgili yapılması gerekenler de belirlenir. İlgili genelgeye göre, ilçe seçim kurulu başkanlıklarından bölgelerinde sandıklarda başkan ya da kurul üyesi olabilecek kamu görevlilerinin (memurların) ad soyad ve adreslerinin bildirilmesi için kaymakamlıklara yazı yazılır. Kaymakamlıklar bunları süresinde bildirir. Bildirilenler arasından görevli sayısının iki katı kura ile belirlenir. Bu belirlemeden sonra asil ve yedekler belirlenir. Bunlara karşı iki günlük itiraz süresi vardır. İtiraz süresi geçtikten, itiraz varsa karara bağlandıktan sonra “sandık kurulları” kesinleşir.

 İlgili Kanun hükmü: “Sandık kurullarının teşekkülüne karşı şikâyet ve itiraz MADDE 13- Sandık kurullarının teşkiline dair şikâyet, ilçe seçim kurulu veya başkanı tarafından yapılan işlemlerin düzeltilmesi için bu işlemlerin neticesinden itibaren bu kurullara veya başkanlarına sözlü olarak veya dilekçeyle iki gün içinde (26-27 Şubat 2019 tarihleri arasında) 298 sayılı Kanunun 110. maddesinde gösterilenler tarafından yapılır. Şikâyetin reddine dair kararlara karşı, 1 Mart 2019 Cuma günü il seçim kuruluna itiraz olunur. İl seçim kurulu 2 Mart 2019 Cumartesi günü kararını kesin olarak verir. Bu şikâyetin yapılmamış olması sandık kurulunun teşekkülüne karşı itiraza engel olmamakla birlikte, itirazın sandık kurulunun teşekkülünden itibaren yukarıda belirtilen sürede yapılması şarttır (298/119).

AKP İstanbul seçimleri ile ilgili YSK’na sandık kurullarının memurlardan oluşmadığı gerekçesi ile itiraz etti.

İtiraz süresinde mi? Hayır. Sandık kurullarında görev yapacak, memur olması gerekenleri kim bildirdi? Kaymakamlar. Kaymakamlar kim? İçişleri Bakanlığı’na bağlı ilçe mülki amiri. Kaymakam kendi başına, kendi başını derde sokacak bir işi yapar mı? Hayır. Kaymakam memurları bildirmesi gerekirken, neden bir özel bankanın çalışanlarını bildirir? (İddia doğruysa) Bunu da siz cevaplayın.

Yine de, seçim mevzuatımızın özelliği ve ana fikri şudur: usulsüzlük var mı? Tutun ki, var. Usulsüzlük seçim sonuçlarına etkili ise iptal yönüne gidilir. Yani bunların oy hırsızı olması gerekir, kurul halinde çalıştıkları için de tüm kurul üyelerinin, bunları görevlendirenlerin,  kendi partilileri dahil iştirak nedeniyle hırsız olması gerekir. Şimdi iddia doğru ise, özel banka çalışanlarını kamu görevlisi diye bildiren, bunları sandıklarda görevlendiren devletin birimleri mi? Evet. Yapılandan kendine sonuç çıkarmaya çalışan kim? İktidarı elinde bulunduran parti AKP değil mi?

Yapmayın siz İstanbul’u kaybetmeyeceksiniz diye hep birlikte Türkiye’yi kaybetmeyelim. Ülkemizi ve her bir ferdini ayrı ayrı sevelim, sevilelim, buraları bırakın, bu dünya kimseye kalmaz.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.