Bir politik faaliyet olarak yan yana yürümek
CHP Eskişehir İl Kongresi’nde yaşanan krizle tetiklenen ve akabinde Eskişehir siyasi alanının neredeyse tamamına hakim olan Büyükerşen, Ataç ve Kurt üçlüsü arasındaki dengenin birinci gündem maddesi haline gelmesi, her demeci, her fotoğrafı, her pozisyonu şehir siyaseti ile içli dışlı olanlar için daha anlamlı kılıyor. Söylenen sözlerden, verilen pozlardan, buluşmalardan, herkes meşrebine göre anlam arayışına giriyor.
Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç’ın kol kola girerek Adalar’ı adımladığı kare Sakarya Gazetesi’nde son buluyor. Popüler tabirle büyük fotoğrafa bakmak bizi ister istemez bu fotoğrafın başlangıcına götürmek zorunda bırakıyor.
CHP İl Kongresi’nde yaşananlar kim ne söylerse söylesin, inkarın hangi tonuyla karşılık verirse versin, CHP için de onarılması zor hatta bazılarına göre imkansız yaralar bıraktı. Partili olmanın hukuku ile iç huzuru bulmaya çalışan pek çok CHP’li endişeliler kümesine dahil oldu. Kentte kimin kazanacağı, partinin kazanmasının önüne aleni olarak geçti. Parti içi rekabeti partililer için katlanılabilir kılan tüm hava yastıkları kongre kazasıyla patladı.
Şimdi; CHP’de tüm denklemler CHP kazansın ama bizim adamlarımız direksiyon başında olsun edasıyla tedirgin endişeli ve ürkek. Bu ruh hali ne toplu hareket etmeye izin veriyor, ne de aynı şeyleri söylemeye. Siyaset üretemeyen CHP, kişilerin politik kurgularına odaklanmış vaziyette. Dolayısıyla insanlar CHP’nin ne söylediğini duyamadan kişilerin ağzından çıkanlara odaklanıyor.
Bir dönem “örgüt kazandı” diyerek fotoğraflara poz verenler, şimdi bu iki belediye başkanının kol kola girerek Adalar’ı adımlamasına nasıl anlamlar yüklüyordur tahmin etmek zor değil. Bana kalırsa zor olan CHP’de açılan yarayı tamir edebilecek bir yol ya da yöntem bulabilmeleri.
Yapabilirler mi?
Bu sorunun cevabını aramak “Karanlık bir odada siyah kediyi bulmak kadar zor. Ayrıca o odada kedi de olmayabilir”