İçeriği ‘ama’larla dolu anayasa değişiklikleri, yine ne yazık ki ‘ama’larla dolu bir halkoylaması kabul edilmiş oldu!
Ülkemizde yaşayan her kurum ve yurttaşın, uygulamak ve uymak zorunda olduğu yasal düzenlemeler hiçe sayılarak alınan kararlarla, aslında “ yasalar önünde hepimizin eşit olmadığını”, “hukukun üstünlüğü” ilkesinden, “üstünlerin hukukuna ” evrildiğimizi, yaşayarak öğreniyoruz.
Temel görevi seçimlerin güvenliği ve güvenilirliğini sağlamak, seçimle ilgili yasal düzenlemeleri uygulamak ve uyulmasını temin etmek olan YSK; almış olduğu kararlar ve uygulamalar sonucunda bizatihi seçimin ve ortaya çıkan sonuçlarının sorgulanmasına, güvenilirliğinin tartışılmasına yol açmıştır.
Belki gerçekten HAYIR, belki de gerçekten EVET sonucu çıkmış olabilirdi. Ancak gerçek sonucun ne olduğunu hiçbir zaman bilme ve öğrenme şansına sahip olamayacağız…
Hiç kuşku yok ki yapılan halkoylamasının sonuçlarının, sayısal ve oransal analizleri, yapılan anayasal düzenlemelerle, kabul edilmiş sayılan rejim değişikliğinin yaratacağı etkiler üzerine önümüz dönemde çok söz söylenecek, çok sayıda yazılar yazılıp, yorumlar yapılacak…
Her ne kadar ilan edilen sonuçlar kuşkulu dahi olsa üzülerek söylemeliyim ki gerçek olan; toplumun tam ortasından ikiye bölündüğü ve artık ülkemizde rejimin değiştiği gerçeğidir.
Çok sınırlı sayısal çoklukla elde edilen kazanımlarla, ülkenin yönetilmesi mümkün değildir. Hiçbir kesim toplumun diğer yarısını yok sayarak ülkeyi yönetemeyecektir. Ne AKP, ne de CHP alınan oyları siyasal hanesine yazacak konumda değildir, olmamalıdır…
Diğer seçimlerde olduğu gibi bu halkoylamasında da halkın, birçok siyasi parti ve kadrolarından daha öngörülü olduğu ve önde koştuğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yapılan halkoylamasıyla halk, AKP’ye; “ bu kadarı da fazla, sana sarı kart gösteriyorum, eğer ülkeyi doğru şekilde yönetmezsen senden desteğimi çekerim”, CHP’ye ise “ AKP’nin yönetim anlayışını ve uyguladığı politikaları beğenmiyorum. Potansiyel olarak buradayım. Beni doğru anlar, doğru kavrar, özlem ve istemlerime uygun politikalar, söylem ve eylem gerçekleştirirsen sana oy vermeye hazırım” mesajını iletmiştir.
Eğer erken bir seçim olmazsa, 31 Mart 2019 tarihinde yerel seçimler, 3 Kasım 2019 tarihinde ise yeni başkan ve milletvekili seçimleri gerçekleştirilecektir. Yani siyasal partilerin önünde iki yıllık bir hazırlık süreci bulunmaktadır.
AKP, 15 yıllık tek başına iktidar olmanın yıpranmışlığı ve yorgunluğu ile seçimlere gidecektir. O nedenle de oy oranında gerilemenin yaşanması kaçınılmazdır. Burada temel görev CHP’ye düşmektedir. Ana muhalefet ve iktidar alternatifi bir parti olarak CHP; halkoylamasında halkın verdiği mesajı doğru algılayarak yeniden yapılanmasını sağlamalıdır.
Bunun içinde hiç vakit kaybetmeden, sosyal demokrat ideolojinin evrensel ilkeleri ve cumhuriyet’in temel değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalarak; parti ve diğer toplumsal kamuoyunun görüşlerinin de alındığı bir tartışma ve hazırlık sürecinden sonra,
21’inci yüzyılın Dünya ve Türkiye’sini doğru anlayan, değişen toplum yapısının özlem ve istemlerini kavrayan ve buna uygun programatik yenilenmeyi gerçekleştirecek bir program kurultayı,
Bu programatik yenilenmeye koşut bir kurum ve parti yapılanması oluşturmak üzere, tüzük kurultayını,
Bu kurultaylar sonucunda oluşacak yapılanmaya uygun yeni bir örgütlenme yapısı, siyasal söylem ve eylem ile siyasal kadro yenilenmesini sağlaması gerekmektedir…
Yazımı tamamlarken Murathan Mungan’ın sözleri geliyor aklıma.
“Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar. Hayat yeniler bizleri. Geçse de yolumuz bozkırlardan, denizlere çıkar sokaklar…”
27 Nisan 2017, 09:42
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.