İbrahim Arslan, OHAL ortamında yapılmasını düşünülen halk oylamasının sonuçlarının ne kadar doğru ve güvenilir olacağını sordu.
İbrahim Arslan'ın 'YASAK HEMŞERİM (!)' adlı yazısı:
2 Kasım tarihli ” OHAL’ DE Yapılması Muhtemel Halkoylaması ve/veya Seçimler” başlıklı köşe yazımda, konuya ilişkin düşünce ve öngörülerimi paylaşmıştım.
21 Temmuz tarihinden bu yana uygulanan OHAL yönetiminin, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla üç ay daha uzatılması, önceki gün TBMM’de kabul edildi.
Böylece, 330 ve üzerinde bir oyla TBMM’de kabul edilmesi halinde, başkanlık sistemine geçişi düzenleyen Anayasa değişiklikleri için yapılacak halkoylamasının, OHAL kanunu hükümleri içinde yapılması da kesinleşmiş oldu.
Kimi çevreler, uzatılan OHAL süresinin 19 Nisan tarihinde sona ereceğini, olası halkoylamasının ise Nisan ayı sonunda yapılacağını belirterek, halkoylaması sırasında, OHAL uygulaması olmayacağını ifade etmektedirler.
Oysa bu çevrelerin, YSK tarafından belirlenecek seçim takvimi kapsamında halkoylaması hazırlık ve propaganda döneminin OHAL kanunu uygulaması içinde olacağını dikkate almadıkları ortaya çıkmaktadır.
Peki, muhtemel halkoylamasının OHAL kanunu içinde yapılmasının sakıncaları ile sürece ilişkin etki ve yansımaları neler olabilir?
Anayasamıza göre; Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.
Oysa OHAL Kanunu; OHAL süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanacak Bakanlar Kuruluna; olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda herhangi bir kısıtlama ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisi vermektedir.
Bu yetkiye dayanarak alınacak tedbirlerden bazıları ise şunlardır:
haberleşme ve iletişim araçları ile televizyon, radyo, gazete ve dergi bunun için gerekli olan araç ve gereçlerine el konulabileceği,
sadece güvenlik gerekçe gösterilerek, insanların başka yerlere nakledilebileceği, değişik yerleşim yerlerine girmelerinin yasaklanabileceği,
toplantıyı düzenleyenlerin, parti temsilcilerinin ve/veya toplantıya katılanların, değişik gerekçelerle kolaylıkla gözaltına alınabileceği veya tutuklanabileceği, bir ortamda, yapılması muhtemel olan Halkoylaması;
ne kadar serbest ve eşit olacaktır? İnsanlar özgür iradelerini nasıl ifade edebilecektir?
Adı üstünde OLAĞANÜSTÜ uygulamasında, OLAĞAN bir siyasal çalışma yapmak nasıl mümkün olacaktır? Seçimlerin güvenliği nasıl sağlanacaktır?
Bu koşullarda yapılması ve yukarıda yer verilen tedbirlerin uygulanması durumunda, üzerine gölge düşme, şaibeli ve/veya tartışmalı hale gelme olasılığı çok yüksek olan bir halkoylamasının sonuçları ne kadar doğru ve güvenilir olacaktır?
Takdir ve yorumu sizlere bırakıyorum.
2 Kasım tarihli ” OHAL’ DE Yapılması Muhtemel Halkoylaması ve/veya Seçimler” başlıklı köşe yazımda, konuya ilişkin düşünce ve öngörülerimi paylaşmıştım.
21 Temmuz tarihinden bu yana uygulanan OHAL yönetiminin, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla üç ay daha uzatılması, önceki gün TBMM’de kabul edildi.
Böylece, 330 ve üzerinde bir oyla TBMM’de kabul edilmesi halinde, başkanlık sistemine geçişi düzenleyen Anayasa değişiklikleri için yapılacak halkoylamasının, OHAL kanunu hükümleri içinde yapılması da kesinleşmiş oldu.
Kimi çevreler, uzatılan OHAL süresinin 19 Nisan tarihinde sona ereceğini, olası halkoylamasının ise Nisan ayı sonunda yapılacağını belirterek, halkoylaması sırasında, OHAL uygulaması olmayacağını ifade etmektedirler.
Oysa bu çevrelerin, YSK tarafından belirlenecek seçim takvimi kapsamında halkoylaması hazırlık ve propaganda döneminin OHAL kanunu uygulaması içinde olacağını dikkate almadıkları ortaya çıkmaktadır.
Peki, muhtemel halkoylamasının OHAL kanunu içinde yapılmasının sakıncaları ile sürece ilişkin etki ve yansımaları neler olabilir?
Anayasamıza göre; Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.
Oysa OHAL Kanunu; OHAL süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanacak Bakanlar Kuruluna; olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda herhangi bir kısıtlama ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisi vermektedir.
Bu yetkiye dayanarak alınacak tedbirlerden bazıları ise şunlardır:
- Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak, belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,
- Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı vb. basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, yasaklamak veya izne bağlamak, toplatmak,
- Söz, yazı, resim, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı, sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak, kayıtlamak veya yasaklamak,
- Kamu düzeni veya güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
- Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,
- Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, boşaltmak veya başka yerlere nakletmek, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak,
- Bölge sınırları içerisindeki tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak ve gerektiğinde bu amaçla geçici olarak bunlara el koymak,
- Ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.
haberleşme ve iletişim araçları ile televizyon, radyo, gazete ve dergi bunun için gerekli olan araç ve gereçlerine el konulabileceği,
sadece güvenlik gerekçe gösterilerek, insanların başka yerlere nakledilebileceği, değişik yerleşim yerlerine girmelerinin yasaklanabileceği,
toplantıyı düzenleyenlerin, parti temsilcilerinin ve/veya toplantıya katılanların, değişik gerekçelerle kolaylıkla gözaltına alınabileceği veya tutuklanabileceği, bir ortamda, yapılması muhtemel olan Halkoylaması;
ne kadar serbest ve eşit olacaktır? İnsanlar özgür iradelerini nasıl ifade edebilecektir?
Adı üstünde OLAĞANÜSTÜ uygulamasında, OLAĞAN bir siyasal çalışma yapmak nasıl mümkün olacaktır? Seçimlerin güvenliği nasıl sağlanacaktır?
Bu koşullarda yapılması ve yukarıda yer verilen tedbirlerin uygulanması durumunda, üzerine gölge düşme, şaibeli ve/veya tartışmalı hale gelme olasılığı çok yüksek olan bir halkoylamasının sonuçları ne kadar doğru ve güvenilir olacaktır?
Takdir ve yorumu sizlere bırakıyorum.