Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Coşkun Bayrak, engelliler konusundaki duyarlıklarla ilgili acı gerçekleri dile getirerek, kaldırımlardaki sarı çizgileri çoğu vatandaşın süs olarak algıladığını ve Türkiye’de 1 milyon kişinin engellileri hakir gördüğünü anlattı.
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü paneli düzenlendi. Öğrenci Merkezi Salon 2009’da düzenlenen panele, Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, Eğitim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Coşkun Bayrak, Özel Eğitim Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yasemin Ergenekon, diğer ilgililer ve öğrenciler katıldı. Panelin açılışında konuşan Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, engellilik durumunun herkesin belki 5 dakika belki 1 saat sonra karşılaşabileceği bir gerçek olduğuna dikkat çekti. “Bir vatandaş olarak konuşuyorum” diyen Kaplancıklı, “Aslında engelli birey yoktur. Önüne engeller konulan birey vardır. Yani modern dünya, insanların bireysel ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş olsaydı bugün belki de bu anlamlı günleri sık sık tekrarlamamız veya bu amansız lafları etmemizin hiçbir gereği kalmayacaktı. O yüzden toplumsal duyarlılığı arttırmak için belki senede bir kez de olsa bu günleri, bunu dile getirmek, bunu hayatın bir parçası olarak algılamak ve hayata geçirmek adına anlamlı buluyorum. Bununla yüzleşen bütün insanlar adına bunu her gün dile getirmek, onların hayatını kolaylaştırmak adına yapılabilecek her türlü fiziki veya eğitim anlamında düzenlemeleri yapmak hepimizin boynunun borcudur. O nedenle böyle bir etkinliğin hem ülkemizde hem dünyada markalaşmış, özel eğitimde gerçekten çok gurur verici bir yere sahip olan Anadolu Üniversitesi’nde yapılıyor olması da ayrıca bir üst yönetim mensubu olarak benim en büyük gururum” ifadelerini kullandı.
“Böylesi günler farkındalık oluşturma günleri”
Daha sonra konuşan Eğitim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Coşkun Bayrak, böylesi günlerin bir farkındalık oluşturma günleri olduğunu kaydetti.
Bu günlerin sorunların dile getirilmesi ve çözüm önerilerinin sunulması anlamında da önemli olduğunu belirterek, “Aslında istatistiklere baktığımız zaman ortalama bütün toplumların yüzde 10’unun engelli bireylerden oluştuğu nitelendiriliyor ama dünya literatürünü taradığımız zaman dünya nüfusunun yüzde 15’ini engelli bireyler oluşturuyor. Her ne kadar bakanlıkların verdiği veriler yüzde 8-9 civarında olsa da istatistiki veriler Türkiye’deki engelli nüfusunun yüzde 17,5 civarında olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
“Çoğu vatandaş, kaldırımlardaki sarı çizgileri süs olarak algılıyor”
Kaldırımlardaki sarı çizgilerle ilgili ilginç bir gerçeği açıklayan Prof. Dr. Coşkun, “Dikkat çeken noktalar var. Kaldırımlar, kaldırım kenarları, kaldırımdaki sarı çizgiler, mavi-sarı renklerde çizilen çizgiler. Bunları çoğu vatandaş süs olarak algılıyor ama bunların süs olmadığını bilmeleri gerekiyor. Dolayısıyla bunların her biri bir farkındalık oluşturma, dikkat çekme anlamındadır” dedi.
“1 milyon vatandaşımızın engellileri hakir gördüğü sonucu var”
Coşkun, engellilerle ilgili yapılan bir çalışmaya da değinerek, şöyle devam etti:
“Çevremize baktığımız zaman ülkemizdeki her 100 apartmanın hemen hemen 10’unda engelli vatandaşlarımızın yaşadığını görüyoruz. Yapılan bir çalışmaya göre, 1 milyon vatandaşımızın engellileri hakir gördüğü sonucu var. Yine nüfusun özellikle 4’te 1’i civarında da engellileri arkadaş olarak görüp, onlara yardımcı olma konusunda da oldukça saygıdeğer çabalar olduğunu görebiliyoruz.”
“Türkiye’nin, engelliler konusunda çok önemli bir yol aldığını görüyoruz”
“Dönüşüm sürecine baktığımız zaman Türkiye’nin, engelliler konusunda hem kavramsal olarak hem de uygulamalar açısından çok önemli bir yol aldığını görüyoruz” diyen Prof. Dr. Coşkun, şöyle konuştu:
“Engellilere daha önce araz, engelli, özürlü dendi bugün de yetersizlik alanında karşımıza geldiğini söyleyebiliriz. Tabi ki her insanın bir yetersizliği var. Öğrenme yetersizliği de bir engel, konuşma yetersizliği de bir engel, düşünme yetersizliği de bir engel, ailevi yetersizlikler de bir engel. Yetersizlik hayatın her alanında var. Peki yetersizliği gidermek için ne yapmak gerekiyor? Özellikle çevresel düzenlemelerin ve yetersizliklerin giderilmesi noktasında kalıcı düzenlemeler yapılması noktası gerektiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla böylesi günlerin çözüm konusunda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Umuyorum ve diliyorum ki özellikle yetersizlik alanlarına yönelik daha kalıcı çözümler, politikalar üretme konusunda arkadaşlarımızın çalışmalarının bize yol gösterebileceğini düşünüyorum.”
Konuşmaların ardından geçilen panelde, engellilerin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin çözüm önerileri gündeme getirildi.
“Böylesi günler farkındalık oluşturma günleri”
Daha sonra konuşan Eğitim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Coşkun Bayrak, böylesi günlerin bir farkındalık oluşturma günleri olduğunu kaydetti.
Bu günlerin sorunların dile getirilmesi ve çözüm önerilerinin sunulması anlamında da önemli olduğunu belirterek, “Aslında istatistiklere baktığımız zaman ortalama bütün toplumların yüzde 10’unun engelli bireylerden oluştuğu nitelendiriliyor ama dünya literatürünü taradığımız zaman dünya nüfusunun yüzde 15’ini engelli bireyler oluşturuyor. Her ne kadar bakanlıkların verdiği veriler yüzde 8-9 civarında olsa da istatistiki veriler Türkiye’deki engelli nüfusunun yüzde 17,5 civarında olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
“Çoğu vatandaş, kaldırımlardaki sarı çizgileri süs olarak algılıyor”
Kaldırımlardaki sarı çizgilerle ilgili ilginç bir gerçeği açıklayan Prof. Dr. Coşkun, “Dikkat çeken noktalar var. Kaldırımlar, kaldırım kenarları, kaldırımdaki sarı çizgiler, mavi-sarı renklerde çizilen çizgiler. Bunları çoğu vatandaş süs olarak algılıyor ama bunların süs olmadığını bilmeleri gerekiyor. Dolayısıyla bunların her biri bir farkındalık oluşturma, dikkat çekme anlamındadır” dedi.
“1 milyon vatandaşımızın engellileri hakir gördüğü sonucu var”
Coşkun, engellilerle ilgili yapılan bir çalışmaya da değinerek, şöyle devam etti:
“Çevremize baktığımız zaman ülkemizdeki her 100 apartmanın hemen hemen 10’unda engelli vatandaşlarımızın yaşadığını görüyoruz. Yapılan bir çalışmaya göre, 1 milyon vatandaşımızın engellileri hakir gördüğü sonucu var. Yine nüfusun özellikle 4’te 1’i civarında da engellileri arkadaş olarak görüp, onlara yardımcı olma konusunda da oldukça saygıdeğer çabalar olduğunu görebiliyoruz.”
“Türkiye’nin, engelliler konusunda çok önemli bir yol aldığını görüyoruz”
“Dönüşüm sürecine baktığımız zaman Türkiye’nin, engelliler konusunda hem kavramsal olarak hem de uygulamalar açısından çok önemli bir yol aldığını görüyoruz” diyen Prof. Dr. Coşkun, şöyle konuştu:
“Engellilere daha önce araz, engelli, özürlü dendi bugün de yetersizlik alanında karşımıza geldiğini söyleyebiliriz. Tabi ki her insanın bir yetersizliği var. Öğrenme yetersizliği de bir engel, konuşma yetersizliği de bir engel, düşünme yetersizliği de bir engel, ailevi yetersizlikler de bir engel. Yetersizlik hayatın her alanında var. Peki yetersizliği gidermek için ne yapmak gerekiyor? Özellikle çevresel düzenlemelerin ve yetersizliklerin giderilmesi noktasında kalıcı düzenlemeler yapılması noktası gerektiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla böylesi günlerin çözüm konusunda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Umuyorum ve diliyorum ki özellikle yetersizlik alanlarına yönelik daha kalıcı çözümler, politikalar üretme konusunda arkadaşlarımızın çalışmalarının bize yol gösterebileceğini düşünüyorum.”
Konuşmaların ardından geçilen panelde, engellilerin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin çözüm önerileri gündeme getirildi.