SONER UÇAK YAZDI...
Son zamanlarda ülke siyasetinin içine düştüğü çıkmazda debelenip durmasını şaşkınlıkla izliyorum.
Örneğin kimde hangi ölüm listesinin olduğu tartışıldı.
Yeteri kadar sağlıklı bir toplumda deli saçmalığı olarak görünecek konu hem hükümet, hem muhalefet kanadından ciddi bir sohbet konusu oldu.
Mesela kız çocuklarının kaç yaşından sonra sevişebileceği dillendirilip durdu.
Yine muhalefet ve iktidar temsilcileri bu ufuk açan konu ile alakalı olarak, esti gürledi.
Cami minaresinde çalan şarkıların bir psikolojik vaka olmanın dışında bir dini sorunmuş gibi ele alınması ve bu konu ile ilgili siyasi çözüm üretme telaşı ise oldukça ilginç.
İktidarın “siz çaldırdınız” dediğine, muhalefet “vallahi biz çaldırmadık” ahanda lanetliyoruz yarışına girmesi…
Saçmalıklar uzar gider…
Belki de ülke nüfusunun ruh sağlığı bozuk %1’lik kısmının hayata geçirdiği her işin arkasından koşuyoruz.
Taş atıldığı kuyuya sığmıyor.
Bile isteye, koşar adım başımızı taşın ulaşacağı mesafeye koyuyor ya da koyduruyoruz.
İktidarın bu netameli işe girişmesi anlaşılabilir.
Çözümü zor veya olmayan belli başlı konular için çözümü gayet kolay sorunların yaratılması anlaşılabilir.
Bir yerde bir zaman kazanımı, bir psiko siyasi mola niteliğindedir.
Tuhaf olan muhalefetin iktidarın hazırladığı perhize kayıtsız şartsız uyması.
En başa dönecek olursak, ülkeyi kimin yönettiği bir siyasi konudur.
Ancak normal insanın aklının alamayacağı ve tahmin ediyorum ki; ülkenin yüzde birlik kesimini zar zor oluşturan delilerin siyasi algıda bu denli söz sahibi olması işi biraz garipleştiriyor.
Pek çok deli saçmalığına sosyal medyadan hem iktidar, hem muhalefet kanadının cevap yetiştirme telaşı, arada yazılan çizilen aklı başında metinleri ise oldukça sıradan bir kimliğe büründürerek albenisini yitirmesine yol açıyor.
Zannediyorum performansa dayalı siyasetin aklı, zekayı, etik ve şıklığı bir kenara ittiği gerçekliği ile karşı karşıya geliyoruz.
Topu şişir denk gelirse gol olur misali. Şık çalımlar, akıl dolu ara paslardan ziyade güm pat çat siyaseti.
Bu tür siyasi ortamların kimleri kahraman yapacağı da belli olmuyor haliyle.
Top kimin kafasına çarpıp kaleye girerse artık.
Bana kalırsa iktidarın yeniden bir şeylere ve birilerine cevap yetiştirmekten çok bir şeyleri anlatmaya çalışması büyük önem taşıyor, aynı şekilde muhalefetinde iktidara laf sokmaktan ziyade vatandaşa umut aşılaması için muhatabı halk olarak görmesi gerekiyor.
Aksi halde top bir delinin kafasına çarpar ve gol olursa, %1’lik kesim iktidara gelirse kimse ağlamasın….