DİSK ve KESK işbirliği ile "Krizin nedenleri ve Emekçilerin Talepleri" konulu panel Özdilek Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. "Vergi adaleti sağlansın, ücretler derhal arttırılsın" söylemiyle düzenlenen panelde Kocaeli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Aziz Çelik, "Kriz ve Emek" konuları ele alındı.
Haber: Melek Ekiz/Çelik, Türkiye'de kriz var mı sorusunu, 'Kışın karlar altına gömülen cesetler, yazın karların erimesi ile ortaya çıkar. Türkiye'de kriz böyle oldu. ' sözleri ile cevaplayarak Türkiye'deki krizin nedenlerinden bahsetti. Çelik, krizin dış güçler tarafından manipüle edildiği gibi iddiaların çok gerçekçi olmadığını belirterek şunları söyledi: "Bu kriz Papaz konusunu çok aşan, yapısal bir kriz. Güncel politik gelişmelerin elbette etkisi var ama bu etki çok kısıtlı. Bu krizin temel sebeplerinden biri Türkiye'ye yabancı sermaye girişinin düşmesidir. Bu da dövizin fiyatını arttırmaktadır. Son 15 yılda ABD Merkez Bankası'nın düşük faiz politikası nedeniyle, ucuz dövize(sıcak paraya) dayalı ve inşaat odaklı yapay bir büyüme gerçekleştirdi ve döviz akışının kesilmesi, Merkez Bankası'nın faiz arttırması ile bu sonucu doğurdu. Yapısal koşulları var olan bu krizin ilk örneğinin Türkiye olması Türkiye’nin iç sorunları ile ilgilidir."
-İşsizlik çığı gibi büyüyor-
Ülkemizdeki bazı sayısal verilere baktığımızda krizin etkilerini çok açık görebileceğimizi ifade eden Çelik, "İşsizlik verileri de bize kriz olup olmadığını işaret eder. Türkiye'de işsizlik çığ gibi büyüyor. 2017 Eylül ayında işsizlik 2.574. 775'ken, 2018 Eylül ayında 3.133.169 kayıtlı işsiz görünüyor. Daha detaylı verilere baktığımızda ise işsiz sayısı ise 6,3 milyonu buluyor" sözleri ile Türkiye'nin işsizlik rakamlarının altını çizdi.
-Enflasyondaki en kötü kriz-
Türkiye'de kredi kartlarına olan yoğun ilgi sebebi ile henüz kazanamadığımız parayı borçlanma durumu söz konusu olduğunu ifade eden Çelik, içinde bulunduğumuz krizin hem durgunluğun hem de yüksek enflasyon oranlarının yaşandığı bir kriz olduğunu vurgulayarak bunun enflasyondaki en kötü krizlerden biri olduğunu belirtti.
-Özelleştirmeler kötü etkiledi-
Çelik, krizin en büyük sebeplerinden olarak Türkiye tarihinde 80 milyar dolarlık özelleştirmenin 60 milyonu son 15 yıllık dönemde yapılmasını ve bu Merkez Bankasın'a borçlanarak gerçekleştirdiğimiz yatırımların, sayısal rakamlar üzerinde sahte bir kalkınma belirtisi olarak göründüğünü, fakat vatandaşın bundan olumsuz olduğunu ifade etti.
-Sendikalar hak aramalı-
Krizin emeğe etkisinin işsizlik, reel ücret kaybı ve yoksullaşma olarak karşımıza çıktığını aktaran Çelik krizin vatandaş üzerinde etkisini önlemeye yönelik, sendikaların sermaye sahiplerinden emekçiler için bazı haklar talep etmesi gerektiğini anlattı.
-Vergilerin 4/3'ü ücretlilerden alınıyor-
Krizin etkilerini emekçi üzerinde en aza indirmek için öncelikle reel ücret kaybının önlenmesi gerektiğini belirten Çelik taleplerin şöyle olması gerektiğini söyledi: "Kriz döneminde ücret artışını savunmak gerçekçi mi diye sorulabilir. Ücretler artarsa krizin derinleşeceği düşünülür ama kimse ücret artarsa çalışanın alım gücünün artacağını ve ekonominin canlanacağını hesaplamaz. Bu açıdan asgari ücret yıl sonu beklemeden artırılmalıdır. Kadroya alınan taşeron işçiler kadroya alınırken çok ciddi bir hak kaybı ile karşı karşıya kaldılar ve yaptıkları anlaşma gereği 4+4 zammı dışında başka bir zam alması mümkün değil ve bu durum derhal ortadan kaldırılmalıdır. Emekli aylıklarında geçmişe dönük olarak asgari ücretin altına bir düşüş söz konusu ve bu konuda da sendikalar net bir tavır alıp savunmalıdır. Türkiye'de vergilerin 4/3'ü ücretlilerden ve tüketicilerden alınır. Tüketim üzerindeki vergilerin kaldırılması talebi kriz döneminde önem taşıyor. Çünkü bu vergiler doğrudan 3-4 kalemde harcamadan %18-25 arasında bir artış getiriyor."