AK Parti Eskişehir Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi Prof. Dr. Emine Nur Günay, Dünya Demokrasi Forumu’na katıldı. Bu yıl ‘’Demokrasi, yeni umut mu?’’ temasıyla düzenlenen foruma 195 ülkeden temsilciler, parlamenterler, sivil toplum kuruluşları ve girişimciler katılıyor.
Prof. Dr. Günay foruma katılımı ile ilgili ‘Dünya Demokrasi Forumu toplantıları için Strazburgdayız. Bu yıl onuncusu yapılıyor ve 195 ülkeden yönetişim paydaşları yani sivil toplum kuruluşları, parlamenterler, özel sektör temsilcileri, kamu kurumları temsilcileri ve girişimciler katılıyor. Her yıl demokrasi ekseninde bir konu ele alınıyor. 195 Ülkeden katılımcılar var o yüzden çok boyutlu tartışmalar gerçekleşiyor. Örneğin geçen sene sürdürülebilir çevre ve demokrasi konusunda bir tema belirlenmişti. Demokrasi çevreyi koruyabilir mi başlığı altında çok değerli çalışmalar yapıldı. Bu yıl da ‘’demokrasi yeni umut mu?’’ şeklinde bir başlık altında demokrasinin çeşitli tanımları ve yaklaşımlarını tartışıyoruz. 2000 yıldan fazla tarihi olan bir demokrasi kavramını bu yüzyılda ve bugünlerde konuşmak ne kadar anlamlı onu da bir yandan değerlendiriyoruz.’’ şeklinde açıklamada bulundu.
’’ YALNIZCA 6.4’ÜNDE TAM ANLAMIYLA İŞLEYEN BİR DEMOKRASİ SÖZ KONUSU’’
Prof. Dr. Günay, Dünya Demokrasi Forumu sırasında paylaşılan bazı araştırma sonuçlarına dikkat çekerek ‘’Yaşanan pandemi dönemi ve arkasından ortaya çıkan sağlık krizi, gıda krizi, enerji krizi ve şu anda tanık olduğumuz ne yazık ki Avrupa'nın ortasında bile tanık olduğumuz jeopolitik güçler savaşı nedeniyle bu krizler daha da derinleşti. Peki demokrasi bütün bu sorunları aşabilecek mi bu krizleri halledebilecek mi aslında bu yüzden çok anlamlı bir konu ve tema. Yalnız şunu da gördük aslında herkesin çok farklı yaklaşımı var demokrasi insan hakları mı hukukun üstünlüğü mü bir yapısal rejim mi bütün bunlar her boyutuyla konuşuluyor. Yalnız burada paylaşılan bir çalışma var. 167 ülkede yapılmış ve burada ülkelerin demokrasi endeksleri ölçülmüş. Buna göre yalnızca 21 ülkede, yani katılan ülkelerin %6.4'ün de gerçek demokrasi var. Ancak 53 ülkede yani yaklaşık %39 ’unda kusurlu demokrasi yani bir şekilde aksayan bir demokratik yapı ortaya çıkmış. Ve 59 ülkede otoriter rejimin olduğu ortaya çıkıyor. Kriz dönemlerinde demokratik sistemin etkinliği tartışıldı.’’ dedi.
‘’ BAZI KONULARDA BATININ İKİRCİKLİ YAKLAŞIMI SÜRÜYOR ’’
Prof. Dr. Günay, Dünya Demokrasi Forumu’nun ikinci gününde özel oturumlara da katıldı. Günay insan hakları ve ayrımcılık ile alakalı oturum sonrası yaptığı açıklamada ‘’Burada katılımcıların ilginç paylaşımları da oldu. Örneğin Afganistanlı bir kadın, ‘’Evet demokrasi konuşuluyor insan hakları konuşuluyor ama kimse Afganistan’ı konuşmuyor, herkes Ukrayna’yı konuşuyor. ’’ dedi. Ve gerçekten çok doğru. Orada artık sadece bir insani yardım meselesi olmadığı insan hakları ihlallerinin olduğu bir ortamda neden Afganistan görünmüyor dedi. Çok doğru bir yaklaşım. Demek ki burada batının adil olmayan yaklaşımını hala görebiliyoruz. Afrika’dan gelen bir başka katılımcı demokrasi nedir diye sordu. Ve dedi ki eğer bir vatandaş akşam evine yemek götürebiliyorsa hayatını idame ettirebilecek su kaynağını bulabiliyorsa kime oy verdiği önemli değil. Bunları temin eden herhangi birine oy verebilir bu gerçeği de görelim dedi. Şimdi bu kapsamda baktığımızda insan haklarının temel haklar oldu ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama yine ayrımcılık yapılıyor burada bazı ülkeler çokça konuşuluyor. Ancak bazı ülkelerdeki temel insan hakları ihlalleri gündem dahi olmuyor, göz ardı ediliyor.”
AVRUPA TEHDİT ALTINDA, ÇÖZÜM KAPSAYICILIK
Prof. Dr. Günay, ‘’Bugün Avrupa'da yaşanan önce ırkçılık sonra antisemitizm, islamafobia, gelişen aşırı sağ akım şu anda Avrupa'yı tehtit ediyor. Peki bunun üstesinden nasıl geleceğiz? Aslında cevap basit. Ekonomik kapsayıcılık, sosyal kapsayıcılık, demokratik kapsayıcılık. Gelir dağılımında eşitsizlik, vatandaşların refahtan aldığı pay, sadece ekonomik değil sosyal refahtan aldığı pay adil olmadığı sürece sağlıklı bir demokrasiden bahsetmek çok zor. İşte ülkeler ekonomik ve sosyal kapsayıcılığı başarırsa, demokratik kapsayıcılık daha kolay gerçekleşecek gerçek demokratik sistemler gündeme gelecektir. O noktada gerçek bir demokrasiden bahsetmemiz çok daha kolay olur.’’