Eğitim-Sen Şube Başkanı Faik Alkan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Fakültesi'nde, bir öğretim görevlisinin silahlı saldırısı sonucu 4 akademisyenin hayatını kaybettiği olayla ilgili açıklama yaptı.
FETÖ muhbirliği akademinin boynuna dolandı
Alkan, açıklamasında FETÖ muhbirliğine dikkat çekerek, “Yaşanan olayın gerekçesine ilişkin sağlıklı bilgiler gelmeye başlamıştır. Açık olan husus ‘FETÖ jurnalciliğinden’ doğan bir olaylar zinciri olduğudur” dedi.
Bu zincirin artık akademinin boynuna dolandığına, iş barışını bozduğuna, intihara ve cinayetlere neden olduğuna vurgu yapan Alkan, bu iklimin oluşmasına OHAL’in yarattığı hukuksuzluklar ortamının neden olduğunu söyledi.
Akademi için OHAL…
Akademi için OHAL’in bilim emekçilerinin savunması alınmadan, hukuki süreç işletilmeden ihraç edilebilmesi anlamını taşıdığını kaydeden Alkan, “Akademi için OHAL, siyasal iktidarın kendisi gibi düşünmeyen bilim insanlarını tasfiye ettiği; yerine jurnalciliği, tetikçiliği, iktidara yakınlığı, bilimsel yalakalığı koyduğu bir ortam demektir. Akademi için OHAL başta rektörler olmak üzere ‘küçük tek adamların’ kendi iktidarlarını korumak için insanların geleceğini ve hayatını yok saydığı bir keyiflilik demektir” ifadelerini kullandı.
Toplumsal cinnet ve paranoya hali kampüsleri esir almıştır
Üniversite kampüslerinin hiçbir zaman bilimsel, özerk ve özgür yerler olmadığını savunan Alkan, “Ancak bugün Türkiye akademik camiası en bilim dışı, en karanlık, en acımasız ve en hukuksuz dönemini yaşamaktadır. OHAL ilanı ile başta ‘barış imzacı’ üyelerimizin ihracı sağlanarak, akademinin eleştiren, üreten beyinleri tasfiye edilmiştir. Ardından üniversiteler adeta ‘sessiz bir cadı kazanı’ haline gelmiştir. Bu cadı kazanında kendi cemaatindeki yok arkadaşlarını ihbar eden itirafçılar; bu cemaatle ilişkilerini gizlemek için yüzlerce masum bilim insanını ihraç listelerine koyan idareciler fırsattan istifade kişisel husumeti olan meslektaşlarına iftira atan, iktidara yaslanarak var olmaya çalışan akademisyenler vardır. Bu kazanda üniversite yönetimlerin de şantaj veya siyasal güç ile söz sahibi olan ‘yerel güçler’ vardır. Fakültelerde bilim emekçileri ‘acaba beni ispiyonlar mı?’ diyerek birbirleriyle konuşmaktan kaçınmakta, birbirlerine selam vermemektedirler. Toplumsal cinnet ve paranoya hali kampüsleri esir almıştır” diye konuştu.
Kampüslerde fikirler değil silahlar konuşuyor
Bilim üretilmesi gereken üniversite kampüslerinin cinayet vakalarına sahne olan yerler haline geldiğini belirten Alkan, “Fikirlerin konuşulması gereken kampüslerde silahlar konuşmaktadır. Bu durum iktidarın teşvik ettiği bireysel silahlanmanın geldiği noktayı da ortaya koymaktadır” dedi.
Sorumlular istifaya davet edildi
Alkan, açıklamasında sorumluları istifaya davet ederek; şunları kaydetti: “Eğitim-Sen olarak başta bu sürece göz yuman, saldırgana ilişkin şikayet dilekçelerini gereği gibi işleme koymayan, jurnalciliğin ve iftiracılığın önünü açan Osmangazi Rektör, rektör yardımcıları ve YÖK Başkanını; yine bu iklimi yaratan Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm siyasi sorumluları istifaya davet ediyoruz.”