Soner Uçak yazdı...
Bildiğiniz üzere Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde bulunan, Türk Dünyası Vakfı tarafından 2015 yılında temeli atılan 600 metrekare büyüklüğündeki ETİ Şehir ve Göç Müzesi’nin binası, iktidara yakın Türkiye Gençlik Vakfı’na (TÜGVA) verildi.
Kıyamet ondan sonra koptu.
Oysaki, inanın bana ne tek eksiğimiz TÜGVA kıraathanesi, ne de tek fazlamız o.
Ayrıca o kıraathane bir sebep değil sonuç.
Sonuçlar üzerinden konuşmayı seviyoruz zannediyorum.
Ülke ve şehirdeki eksiklikler ve fazlalıkları tek tek sıralasak liste TÜGVA kıraathanesine gelir mi bilmiyorum.
İşin özünde bir şeyleri savunma ve eleştirmeye cevvalliğimizi sergileyeceğimiz mini minnacık bir gündeme ulaşmanın mutluluğu ile saldırıyoruz.
Araya her düğünün halay başları, her yasın ağıtcıları da katılınca kimin neye itiraz ettiği, kimin neyi savunduğu anlaşılamıyor.
Zaten çok da mühim değil.
Karşımızda koskoca TÜGVA var.
Maddi olarak ülkede kapladığı alanın sınırlarını tahmin etmek zor.
Yani o binayı almazsa başka başka binaları çok rahat bir şekilde alabilir.
Ancak manevi olarak neye, kime hitap ettiği, gençler için ne anlam taşıdığını bilmiyorum.
Bu benim eksikliğim olabilir.
Kişisel frekanslarımın çok ötesinde!
Nasıl bir gençlik istiyor, hangi gençlere hitap ediyor hiç bilmiyorum.
“O binayı neden bu kadar istiyorlar” sorusu ise bedava çay kahve eşliğinde kitap okutmak sevdası ile ilişkilendiriliyor.
Kitap okuyana mı çay ve kek bedava, yoksa çay ve kek yiyene mi kitap verilecek bilmiyorum.
Çay- kek ve kitap denkleminden ne manşetler çıktı be!
Nasıl ateşli belagatlerde bulunuldu!
İnsan; zannediyorum artık komik olmak ile komik duruma düşmek arasındaki fark ile ilgilenmiyor.
Yüzümüzü güldürmesi yeterli görünüyor.
Gülüyoruz bizde işte…
Peki; sonuç nereye varır.
Valla kimsenin bu TÜGVA Kıraathanesini bir sonuca bağlamaya niyeti yok gibi.
Çok iddialı olmamakla birlikte biz bu kıraathaneyi dişe dokunur bir şeyler söyleninceye kadar konuşuruz.