SONER UÇAK YAZDI...
Eskişehirimizde sıradan bir bakan ziyareti 3 aşağı beş yukarı şöyle gerçekleşir: İş dünyasıyla illaki bir araya gelinir, TÜLOMSAŞ ile gurur duyulur, TEİ’nin ülke ekonomisine verdiği katkılar anlatılır. Hükümetin yaptığı yatırımlar dillendirilir. Arada Anadolu Üniversitesi’ne bir methiye, Eskişehir’in potansiyeli falan filan…
Seçim dönemlerinde iş biraz değişir. AK Parti Milletvekili adayları veya belediye başkan adayları toplanılır. Bakan arkasında inci gibi sıraya girilir. İş adamları ile buluşulur, Tülomsaş ile gurur duyulur. TEİ’nin ekonomiye katkısından övgü ile söz edilir. Anadolu Üniversitesi’ne ince bir selam. Hükümet tarafından yapılan yatırımlar anlatılır. Yunsemre’nin güzel insanlarının sırtı sıvazlanılır, ardından diğer adaylara bir güzel giydirilir ve kendi adaylarına oy istenir.
Siz sanayi bakanı geldi zannedersiniz, ama gelen bildiğin belediye bakanıdır.
Bütçeden her partiye trilyonlar verilir seçim çalışmalarını yapmaları için AK Parti’ye en az bir vali, birde belediye bakanları tahsis edilir.
Sanayi Bakanı geldi zannedersiniz belediye bakanıdır, oysa ki gelen.
Böyle seçim alınır mı?
Alınırsa bir başarı sayılır mı?
Bilmiyorum.
AK Parti’nin adayları ve temsilcilerinin içi rahatsa sorun yok.
Biz ikna edemiyorsak bir bakanımız, bir cumhurbaşkanımız ikna eder anlayışıdır
Ama daha kötüsü şu zannediyorum.
Tüm bunlara rağmen, seçim kaybedilmesi.
Haklılar elbette; seçim strateji gerektirir.
Mesela, bu dönemde domateslerin arasında fotoğraf verilir mi hiç Allah aşkına?
Yerli Uçak, yerli arabadan vazgeçtik, ülke olarak yerli domatesten olmuşken.
Aslında denilmek istenen basit ve yalın:
Sizin kimi veya kimleri tercih ettiğiniz önemli değil.
Güç bizim elimizde, bizim adaylarımızı seçerseniz
Eskişehir’i ihya ederiz.
Aksi halde, siz bilirsiniz!
Bu seçime biraz da bu gözle bakın.
Güç ile vicdan ikilisinden birine basacaksınız mührü en nihayetinde.
Gücün illaki bir tarafı vardır
Vicdan ise en tarafsız yanımızdır.