banner536

8 MART’A SÖZÜMÜZ VAR:

GÜLTEN SEBER YAZDI...

8 MART’A SÖZÜMÜZ VAR:
08 Mart 2019 Cuma 13:44

Biz kadınlar için 8 Mart günü önemlidir çünkü önemli bir tarihsel geçmişe sahiptir. 1850’li yıllarda Batıda Sanayi devriminin ardından yeşeren kapitalizm içerisinde işçiler arasında cinsiyet eşitliği gözetilmiyordu. New York kentinde bir tekstil fabrikasında çalışan kadın işçiler,  EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET istediler… İşçiler greve başladı ve fabrikada nöbete başladılar. Fabrikada bir yangın çıkar ve fabrika çıkışları polis barikatları ile kapatıldığından işçiler yanarak yaşamını yitirir ve bunların 129’u kadın işçidir. Yakarak katletme şiddetin, öfkenin ve cezalandırmanın en ağır biçimidir… Yakarak cezalandırma o kadar can yakıcıdır ki toplumsal hayatımızda ve anılarımızda bir yansıması hep varolur.

New York’ta kadın işçilerin böylesi feci yaşama vedası kadınlar için eşitlik ve özgürlük mücadelesinin de simgesi haline gelmiştir. Tıpkı Simurg efsanesindeki Zümrüd-ü Anka kuşu misali kadınlar kendi küllerinden yeniden ve yeniden dirildiler ve mücadeleye devam ettiler.

"8 Mart Dünya Kadınlar Günü” Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş uluslararası bir gündür. Bu günde küresel ölçekte kadınlar sadece kadın kimlikleri ile bir araya gelmekte; kadının insan hakları siyasal ve sosyal alanlardaki hak kazanımları ve hak kazanımları konuşulmakta ve kutlanmaktadır. Coşkulu kutlamalar ve buluşmalar yaşansa da bugün aslında hüzünlü öyküye sahiptir çünkü 8 Mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisinin, daha iyi çalışma koşulları talebiyle başlattıkları grevin ağır cezalandırmayla bitmiştir. Ne var ki tekstil işçilerinin cenaze törenine on bin insan katılmış; Danimarka'nın Kopenhag kentinde 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde yapılan II. Enternasyonale bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi liderlerinden olan Clara Zetkin tarafından, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerilmiş ve kabul edilmiştir. Önceleri ilkbaharda kutlanırken 1921 yılında Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Dünya Kadınlar Konferansı’nda adı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlenmiştir.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anılmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme gelir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul eder.  

Türkiye'de ise 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlanır ancak daha sonra devam etmez. 1975 yılında, "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapılır. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmaz ama 1984'ten itibaren her yıl öncülüğünü kadın örgütlerinin yaptığı pek çok anma, yürüyüş, etkinlik ve kutlamalara sahne olmaktadır.  

Birleşmiş Milletler’in bu günü uluslararası bir gün olarak kabulü yaygın olarak bilinmesi ve tanınmasında katkı sağlamış ancak genel olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kadınların eşitlik mücadelesi anlamında içinin boşaltılması ve parçalanmış bir gün haline dönüşmesine de yol açmıştır.  Dünyada olduğu gibi ülkemizde de 8 Mart bolca  konuşulmakta ve kutlanmakta. Bu nedenle 8 Mart Dünya Kadınlar günü vesilesiyle kadınların güncel sorunlarının neler olduğunu hatırlamak önemli ve gerekli:

- kadın haklarının neresinde olduğumuzu gözden geçirelim; haklarımız gelişiyor mu? Bir hak yitimi içerisinde miyiz?

- Biz kadınlara yönelen tehditler azaldı mı? Yoksa taciz, tecavüz, töre cinayetleri olarak devam mı etmekte?

- Peki taciz ve tecavüzler nasıl önlenebilir?

- Kadın cinayetlerini devlet nasıl önleyebilir?

- Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin neresindeyiz?

- Şiddet ve aile içi şiddet kadını nasıl etkilemektedir? Peki aile içi şiddetin topluam bir maliyeti yok mudur?

- Kırsal–kent, eğitimli-eğitimsiz, doğulu-batılı kadın olmak üzere coğrafi, kültürel, sosyo-ekonomik farklılıklar biz kadınları nasıl etkilemekte?

- Eğitim politikaları ve ders kitapları eşitliğe erişimi sağlar nitelikte mi?

- Anlaşmalar, sözleşmeler ve yasalar tüm kadın kesimlerine yansımış mıdır?

- Kadınlar olarak acil ve temel gereksinimlerimiz nelerdir?

Kızkardeşlerim, kadınlar için olumsuz yaşam koşulları pek çok ancak güçlü yanlarımız da pek çok… Güçlü yanlarımızı keşfetmek önemli. Bunu yaparken ilk mücadele etmemiz gereken birbirimizi varolan özellikleri ile kabul etmek… Daha siyah daha beyaz, daha sarı daha açık… Fark etmemeli. Dışlayıcı ve ayrımcı nefret söyleminin bir insanlık suçu olduğunun farkında olmalı ve  yaygınlaştırmalıyız. Kadın olarak mahrum kaldığımız haklarımızaYaşam Hakkı, (Eğitim,ma,Temsil,Çalışma,Karar Alma,Evlilik,Boşanma,Çocuk Doğurma,Kurtaj Hakkı,gibi ) kadınlar olarak dayanışmamız önemlidır.

Anccak biliyoruz ve bilinmelidirki bu nücadele  sadece kadınlarla değil  dünyayı  yarı yarıya paylaştığımız erkekler, onlar da bu mücadelemizde yer almalı dır.

Dünyayı kadın dayanışması değiştirecek…İnanmalı ve dayanışmalıyız

.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.