banner536

TANZİM SATIŞ ÇADIRLARI!

ERDAL AKYAZI YAZDI...

TANZİM SATIŞ ÇADIRLARI!
14 Şubat 2019 Perşembe 14:14

YIL 2019…..Piyasa ekonomisinin işlerlikte olduğu Türkiye de 2018 döviz kuru depremi sonrası bütün mal ve emtia fiyatlarında yüzde 70- 80’lerle ifade edilecek büyüklüklerde fiyat artışları oldu. Buna bağlı olarak 2018 Ekim ayı enflasyonu yüzde 26 dolayında gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı hükümeti resmi enflasyonu baskılamak için piyasa oyuncularına yönelik sert açıklamalar, TUIK de görev değişiklikleri yaptı ve Yeni Ekonomik program ilan etti. Bütün eylem ve söylemlere karşın çarşı – pazarda fiyat yükselişinin önüne geçemedi.

Ekim 2018 verilerinde, yani TUIK e müdahale öncesi ÜFE %48, TÜFE %26 idi. Kaçınılmaz olarak bu makas kapanacak ve üretici fiyatları Enflasyonu yükselmeye devam edecekti. Hükümeti bekleyen yeni yılda asgari ücret zammı, memur maaş zammı ve emeklilere yapılacak zamlar söz konusu idi. TUIK Başkan yardımcılığına Berat Albayrağ’ın arkadaşı getirilince UFE ve TUFE Kasım –Aralık 2018 verileri de gerilemeye başladı. Nihayet 3 Ocak 2019da 2018 yılı TUFE endeksi % 20,65 ile Hükümeti ve Maliye bakanını tatmin edecek bir oran olarak memnuniyetle açıklandı. İç ve Dış piyasaya her şey yolunda imajı verilmeye çalışıldı.

Ancak;Piyasa oyuncuları, bu oynanan orta oyununa ve pembe tablolara inanmamış olacak ki fiyatlar yükselmeye devam ediyor, kış şartları bahane edilerek özellikle gıda fiyatlarına zam üstüne zam yapmaya devam ettiler. 31 Mart yerel seçimlerine hazırlanan Hükümet yaptırdıkları kamuoyu yoklamalarında görmüş olacak ki kendi seçmen kitlesinde bile yüksek enflasyonun ve buna bağlı geçim sıkıntısının izleri giderek yükselmektedir.

Oysa 31 Mart seçimleri Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bekası için badiresiz geçilmesi gereken bir sınavdır. Eğer bu sınav başarı ile verilmezse “cumhur ittifakı” nın çatırdaması bile söz konusu olur; buda AKP hükümetinin azınlık hükümeti olarak ülkeyi yönetmesinin (yönete memesinin) önünü açar. Bu durum elbet teki Cumhurbaşkanlığı için kabul edilebilir bir şey değildir. Bir şey üretmek bir şey geliştirmek kaçınılmazdır.

Şapkadan yeni bir tavşan çıkarılacaktır. Ve o tavşan çıkarılır. 1970 li yıllarda küçük üreticilerin korunması için kurulmuş Kooperatiflerin, ortaklaşmış üreticinin kendi adına ürünlerinin satılması için kurulmuş olan Tanzim Satış Mağazaları. Yakın tarihte Neo liberal politikalar adına tarumar edilmiş, haraç mezat satılmış veya kapatılmış Tanzim satış Mağazaları. Pankobirlik, Güneydoğu Birlik, Fiskobirlik, Ant birlik, Tariş vs gibi üretici Kooperatiflerinin uzantıları olan Mağazalar. Üreticiden –Tüketiciye aracısız ürün satışı yapan mağazalar. Ama seçim sathı mailinde Nerden bulacaksın- kuracaksın mağazayı denildi ve Tanzim Satış Çadırları ihdas edildi.

Yeni düzenin beslediği patronlar ve Liberal politika şarlatanı yazar çizerler hemencecik ve mahcup “ ama serbest piyasa, liberalizm falan” diye itiraz edecek oldular ama Cumhurbaşkanı üst perdeden “Deterjan da satacağız” deyince cibilliyetlerini ortaya koydular ve onlarda fiyatları aşağıya çektiler marketlerinde.

Umarız bu girişim Tarım kredi genel müdürünün ifade ettiği gibi “iki ay öngörülen bir süre” değildir. Umarız bir seçim hilesi değildir. Umarız en azından geçim zorluğu çeken insanlar için devamlı bir hizmet haline dönüştürülür. Biz mesafeliyiz çünkü; Türkiye siyaset tarihi halktan istediklerini aldıktan sonra halka arkasını dönüp kendi hayalleri ve ikballeri peşinde koşan siyasetçilerle doludur.

Peki bu çaremidir? Elbette hayır. Çare; yeniden, yeni bir hikâye ile ürettiğinden payına düşeni alacağına ikna olmuş çiftçinin, işçinin tarlalarına, tezgâhlarına dönüp üretmeye başlamalarıdır. Köylüyü ve küçük üreticiyi kooperatifler kurarak sermayenin zulmünden korumak kaçınılmazdır. Çünkü Türkiye’nin ithal ettiği kalemlere bakıldığında bir üretme sorunu ile karşı karşıya olduğu açıktır. Geleneksel üretimi içerisinde tarım ürünlerinin ağırlıklı olduğu bir Ülkenin, giderek daha fazla gıda ürünü ithal eder olmasını başka şekilde izah etmek zor.

Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’ün “Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonrada istiklal ve istikballerini kaybederler”. Sözünü bir kez daha hatırlayıp belleklerimize kazımakta fayda var.

Umarım Seka’yı satıp kağıt üretimini, Şeker fabrikalarını satıp şeker üretimini uluslar arası sermayeye veya yerli işbirlikçilerine peşkeş çeken siyasetçileri alkışlarken bir daha düşünürüz. Çünkü tarih; ders almayanlar için tekerrürden ibarettir.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.