Sen sokakta oğlunun geleceğine kaygı duyan, takımın haline içi burkulan, eve ekmek götürmek gibi kutsal bir derdi olan. İyice bak sanayiye “aman canım sanayi” deyip geçme…
Ya şimdi söylersin taleplerini, ya da 4 yıl boyunca susmak zorunda kalırsın.
Şehrin ekonomisine katkı sunmasını beklediğin sanayiye şimdi en okkalı eleştirilerini sunma hakkın var.
Oğluna ekmek kapısı olacak sanayiye şimdi derdini anlatabilirsin.
Şimdi kapını çalıp kendini anlatacaklara “Dur bir dakika kardeşim. 4 yıl önce nerdeydin ?4 yıl sonra nerede olacaksın?” deme hakkın var.
“Hangi sanat olayında, hangi spor faaliyetinde, hangi hayır işinde imzan var ey sanayi” diye kükre şimdi.
“Oğlum meslek lisesi çıkışlı iş bulamıyor neredeydin ey organize sanayi” yi ancak şimdi dersin.
Elin güçlü, dilin güçlü şuanda.
Seçimlere 5 ay var. 5 ay boyunca gözün kulağın sanayide olsun.
Biraz organize işler
Bendeyim salatanat makamı, sen de vasi kim?
Sanayi odasına şimdi gözlerini dört açıp bakarsan, gerçeği görebilirsin.
Yoksa sis, duman. Birazda makina sesleri …
Ne sözün varsa, ne yapmalarını istiyorsan şimdi konuş…
Hangi kulak seni can kulağı ile dinliyor, hangi ağız senin sesin oluyor.
Bir tart ondan sonra deki “keşke falanca adam kazansa” diye.
Şimdi gözünü kaparsan, sonra hep birlikte kayıp ederiz.
Bilir misin bir şehrin kaybı nasıl olur? Eminim ki, bilirsin.
İki adayımız var şuanda biri Küpelilerin Nadir, diğeri ise Kasikbaşların Celalettin.
En çok kim kendini anlatmak istiyor ise,
En çok kim bir şeyleri anlatmak çabası içindeyse...
Kimin daha çok söyleyecek sözü var ise …
İyi bak, iyi düşün.
Sen sokakta oğlunun geleceğine kaygı duyan, takımın haline içi burkulan, eve ekmek götürmek gibi kutsal bir derdi olan..
İyice bak sanayiye “aman canım sanayi” deyip geçme…