Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Elemanı Yrd. Doç. Dr. Hülya Karaca Gençer’in “Maya Hücre Fabrikaları ile Taksol Öncülerinin Üretimi” projesi, 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında TÜBİTAK’ta kabul edilen 3 proje arasında yer aldı.
Yrd. Doç. Dr. Gençer, ekibinde yer alan Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Arş. Gör. Handan Açelya Kapkaç ile birlikte projesini anlattı. Projeye nasıl başladıkları hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Hülya Karaca Gençer, “TUBİTAK 2219 Doktora sonrası araştırma burs programı kapsamında İsveç Chalmers Teknoloji Üniversitesi Sistem ve Sentetik Biyoloji laboratuvarlarında gerçekleştirdiğim çalışmaları Türkiye’ye taşımak niyeti ile bu proje çağrısına başvurduk. Türkiye’ ye döndüğüm döneme denk gelmesi nedeni ile projeyi Arş. Gör. Handan Açelya Kapkaç ile birlikte çok kısa sürede hazırladık. İlk aşamada amacımız proje kabul edilmese dahi eleştirileri görmekti. Hedefimiz her zaman TÜBİTAK’ın 1001 projeleriydi. 5 ay sonunda gelen rapor ile birlikte Doç. Dr. Erol Şener ile yapılan fikir alış-verişi sonucu kendisinin projenin analitik kısmına vereceği desteğinin bizim için önemli olduğunu gördük ve böylece ekibimiz daha da güçlendi. Yaptığımız revizyonlar neticesinde projemiz çok iyi bir puanla kabul edildi” dedi.
“Mikroorganizmalara ticari olarak değeri olan ilaç etken maddelerini ürettirmek”
Çalışma alanını anlatarak konuşmasına devam eden Yrd. Doç. Dr. Gençer, “Çalışma alanımız Metabolizma mühendisliği. Metabolizma mühendisliği, Genetik mühendisliği yöntemleri kullanılarak hücresel metabolizmanın, ilgili endüstriyel ürünün üretilmesi için biyolojik bilgi dâhilinde geliştirilmesi ve değiştirilmesi temeline dayanır. Yani doğada canlılardan çok az miktarlarda elde edilen ve gıda, kozmetik, ilaç, yakıt sanayinde kullanılabilecek etken maddelerin doğadaki canlılara zarar vermeden, çevre dostu bir teknoloji ile maliyeti oldukça düşürerek laboratuvar koşullarında yüksek miktarda ürettirilmesi mümkün. Bunu yapmak için mikroorganizmaların var olan metabolizmalarını genetik mühendisliği teknikleri ile değiştiriyoruz. Böylece mikroorganizmaların hiç üretemedikleri ya da çok az miktarda üretebildikleri bu etken maddeleri ürettirerek onları tıpkı bir hücre fabrikasıymışçasına kullanıyoruz. Bizim bu projede öncülerini üretmeye çalıştığımız kanser ilacı Paklitaksel; günümüzde çok çeşitli kanser tedavilerinde kullanılan oldukça etkili bir ilaç” ifadelerini kullandı.
“Hedef kendi ilacını kendin üret, hammaddeler yurt dışından gelmesin”
Projenin hedef boyutuna ve genel konusuna da değinen Yrd. Doç. Dr. Hülya Karaca Gençer şunları aktardı:
“Çalışmadaki hedefimiz kendi ilacını kendin üret, yurt dışına bağımlılığı azaltalım oldu. Böylece yurt dışından ihraç edilen hammaddelerin bu yolla Türkiye’de üretilmesi mümkün. Mikroorganizmaların tüm metabolizmasını onların yaşamsal faaliyetlerini bloklamadan aynı zamanda istediğiniz ürünü ticari boyutlarda üretebilecek kadar değiştirip kullanabiliyorsunuz. BAP iş birliğiyle Anadolu Üniversitesi’ne bizim üniversitemiz için ilk olacak Sentetik Biyoloji ve Metabolizma Mühendisliği laboratuvarı kuruyoruz. İki ay içerisinde faaliyete geçecek olan bu araştırma laboratuvarı metabolizma mühendisliği projelerinin yürütülebileceği, öğrencilerin bu alanda eğitileceği bir laboratuvar olacak.”
“Bu projeyle hammadde bazında birçok ürünü ürettirebilirsiniz”
Projelerinin gelecekteki konumu hakkında da bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Gençer, “Bu proje Türkiye’de ‘kendi hammaddeni kendi üret’e bir katkısı olacak. Dolayısıyla bu çalışma iç pazarda, dışarıdan ihraç etmeden ilaç, kozmetik, gıda sanayinde kendi hammaddemizi ucuz, bol, güvenilir bir şekilde üretmemizi sağlayacak ve her alanda yeni projelere ön ayak olacak ve hammadde bazında birçok ürün üretilebilecek.”
Projenin ticarileştirme sektörlerinden bahseden Arş. Gör. Handan Açelya Kapkaç ise şu şekilde konuştu: “BAP’ı almaktaki amacımız projenin alt yapısını destekleyip, laboratuvarı kurmak ve sonrasında bu projeyle şimdilik taksol öncülerini üretmekti. İleride gercekleştirmeyi hedeflediğimiz projelerde altyapısı tamamlanmış olan Sentetik Biyoloji laboratuvarında ülkemizde halihazırda kurulmuş olan ilaç firmalarının biyoteknoloji ve Ar-GE merkezleriyle iş birliğine gitmeyi hedefliyoruz. Bu konuda üniversitemizde Arinkom aracılığıyla sanayi iş birliğinde görüşmelerimiz başlayacaktır.”