Siyaset en nihayetinde ikna etme çabası ile bütünleşmiştir.
Fakat, insanları bir şeylere inandırmaya mecali kalmayan ruhsuzların siyasetin dünyasında hovardaca gezindiğini görüyorum.
Demeçler aynılaşmış, fotoğraf değişiyor.
O Kadar ezbere konuşuluyor ki; akıl merkezden yönetilince dağınık bir görüntü verilmez düşüncesinde duyulan amansız sadakatten şüphe duyulmuyor.
Hataya müsamaha olmayınca heyecan da ortadan kalkıyor. Soğuk metinlere olan bağlılık, içlerdeki ikna etme ateşinden daha muteber.
Sıradan bir Ak Partili, reisin büyüklüğünden dem vurup, gider örneğin.
Siyasetçinin fotoğrafını koyun metnini ben yazayım. Reise övgü, ardından biraz dış mihrak ve en nihayetinde rakiplere iliştirilecek hain yaftası.
Unutmadan “çok çok kritik bir seçim” dediğimiz zaman metne nokta koyabiliriz. İkna etmesek bile duyulmak isteneni söylemişsizdir. Halk ikna olmasa da reise duyduğumuz sadakatten sınıfı geçmeyi başarmışızdır.
CHP’de durum farklı mı? O televizyon senin, bu televizyon benim gezen, gazete sayfalarında boy boy resimler veren vekillerden hiç biri bir diğerinden farklı bir söz etmiyor.
Aslanlar, zebralar, ceylanlar aynı tarafa koşuyor eyvallah da hepsinin koşu stili aynı mı olur arkadaş?
Biri daha haşin birisi daha sempatik biri daha zarif koşamaz mı örneğin. Düşün, ceylan aslanlaşır veyahut aslan sırtlanlaşabilir mi?
“ AK Parti’nin ülkeyi getirdiği yer… Bizim zamanımızda böyle olmayacak falan filan” Halkı ikna derdi ve kabiliyetleri olmayanların odak noktası adeta siyaset.
Halktan oy isteyenlerin merkezlere daha fazla yaranma çabası. Halk ile birlikte çekilen fotoğraflarda merkezlere gülümseme gayreti.
CHP’li vekiller Eskişehir yerel medyasında en fazla yer bulan simalar. Ama hangisi sözleriyle gönülleri fethettiler, beynimizi tokatladılar?
Yüzdeki tebessümü cümlelere taşıma becerisini hangisinde gördünüz. Veya şayet varsa, yürekteki kızgınlığı kelimelere dökebilen gördünüz mü? Bu denli hayati bir seçimde bu denli profesyonel davranılması bile samimiyeti sorgulatıyor işin aslı.
İYİ Parti zaten evlere şenlik. Eskişehir il teşkilatının kurulduğu zaman esen rüzgârı ara ki bulasın. Bir yerlerde çalışıyorlar falan gibi sözler geliyor. O sözler bile o kadar ruhsuz geliyor ki “çalışmak ne?” diye sorgulayası geliyor insanın.
Siyaset bir sektör faaliyetine dönmüş adeta.
Vekillik, başkanlık kapak atma makamı. Karşımızda ise deformasyona uğramış meslek erbapları.
Söylediklerine inanmıyor. İnandıklarını söyleyemiyor veya söylediklerine inandıramıyorlar.
Bereket versin ki günümüz sosyolojik yapısı şuanda siyasetçi ve siyasetin niteliğinden daha çok +1’e kilitlenmiş durumda. Ülke normale dönsün hele, toplum gerçek siyasiler arasın o zaman daha çok şey söylenir, yazılır elbet…