Hüseyin Akçar'ın bu haftaki konuğu eğitimci-yazar Erkan Kantarcı...
Bu haftaki köşemin konuğu, çok yönlü bir eğitimci, fakat sadece bununla yetinmeyip bir yazar, Erkan Kantarcı. Şiir kitaplarının olması ve aynı zamanda Eskişehir ve diğer tüm illerde edebiyat dergilerine vermiş olduğu katkılar yadsınamaz. Her şeyden önce beyefendi kişiliği ile Eskişehir’de adından sıklıkla söz ettirmiş birisi.
Erkan Hocamla edebiyat üzerine, kitaplar üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kitaplarını kaçırmayın derim.
Çok yönlü bir eğitimci ve yazar; ERKAN KANTARCI
-Erkan Hocam, Eskişehirliler sizi yakından tanıyor, biliyor. Biz sizi kendi cümlelerinizle tanımak istiyoruz. Erkan Kantarcı kimdir?
Aslen İzmir Karşıyakalıyım. Üniversiteyi okumak için Eskişehir’e geldim ve 18 senedir Eskişehir’de yaşıyorum. Anadolu Üniversitesinde lisans, Osmangazi Üniversitesinde lisansüstü eğitimimi tamamladım. 14 senedir de çeşitli özel okullarda öğretmen olarak görev yapıyorum. Çalıştığım okullarda kurduğum kulüplerle öğrencilerime şiiri sevdirme adına etkili faaliyetler yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. İlk şiir kitabım Aşk Matbaası 2015 senesinde, ikinci kitabım Hasar Tespiti ise 2016 Aralık ayında yayınlandı. Vehbi Cem Aşkun Şiir Ödülü, Eskişehir Sanat Derneği Öğretmenler Şiir Ödülü ve Yunus Emre Şiir Yarışması mansiyon ödülünü kazandım. 7. Uluslararası Eskişehir Şiir Buluşması’na katıldım. Biber FM’de Şiir Treni adlı programın yapımcılığını ve sunuculuğunu yürüttüm. Kanal 26’da tarih programları yaptım. 9. Yunus Emre Şiir Yarışması’nın seçici kurulunda yer aldım. Ulusal edebiyat ve sanat dergilerinde yazarlık yapmaya devam ediyorum. Ayrıca ikinci üniversiteyi de okumaya devam ediyorum.
- Neden edebiyat? Edebiyata büyük ilginiz olduğunu ve profesyonel olarak çalıştığınızı biliyorum. Tarih öğretmenisiniz. Alanın dışında edebiyatı / şiiri seçmenizin bir anlamı, vardır. Sizden dinleyelim?
Çocuk yaşlarımdan itibaren okumayı ve yazmayı severdim. Tabi bunda annemin büyük etkisi vardı. Bana da düzenli okumayı ve içimden geçenleri yazarak ifade etmeyi annem aşılamıştır. Bireylerin üzerinde iki gücün etkisi hayat değiştirecek çaptadır. Biri ebeveynler diğeri de öğretmenlerdir. Dolayısıyla ben de hem evladıma hem de öğrencilerime rol model olabilir miyim? Onlara tarihi, edebiyatı, sanatı sevdirebilir miyim? diye düşünüyorum hep. Bu yüzdendir bunca yoğunluğumun arasında youtube kanalı açmam, edebiyat bölümü okumaya başlamam, öğrencilerimi düzenli şekilde şiirle tiyatroyla yüz yüze getirmeye çalışmam…
“ACIYA DOĞMUŞ, GÖZYAŞI VE KANA DOYMUŞ BİR ÇAĞDA YAŞIYORUZ. BU YÜZDEN SANATI VE EDEBİYATI SEVMENİN, TARİHİ BİLMENİN ÖNEMİ HER ZAMANKİNDEN FAZLADIR”
-Yaptığınız çalışmalarla ilgili biraz bilgi alabilir miyiz?
Tarih, edebiyat ve tiyatro sevgisini öğrencilerine yaşatmaya gönül vermiş idealist bir öğretmen olduğumu düşünüyorum. Yani en büyük çalışmam öğrencilerim diyebilirim.
İl Milli Eğitim’in düzenlediği öykü yarışmasının seçici kurulunda yer almaktan bu yüzden büyük onur duydum. Gençler ellerinden tutulursa muazzam işler yapabileceklerini bize her fırsatta kanıtlıyorlar. Şehrimizin güzide okullarından EAL’nin öğrenci ve öğretmenlerinin çıkardığı “Çınaraltı” dergisinde yer almaktan da aynı mutluluğu duyuyorum.
-Yürütmekte olduğunuz projelerinizden bahseder misiniz?
Üçüncü kitabımı hazırlıyorum. İlk kitabımda biraz ya acemiliğin etkisiyle ya da tez canlılığımdan ötürü acele etmişim. Sonradan üzülerek fark ettim. Neyse ki pek çok şairin de benzer yollardan geçtiğini öğrenince yüreğime su serpildi. Sanıyorum ciddi bir süre demlenmesini bekleyeceğim.
Ayrıca kendi adımla açtığım Youtube kanalı aracılığıyla da gençlere şiiri sevdirmeye çalışıyorum.
Çeşitli şiir ve öykü yarışmalarının seçici kurulunda bulunma fırsatım olduğunda gençlerin nitelikli ürünlerini görmekten kıvanç duyuyorum.
- Hasar Tespiti, şiir kitabınızın çıkış öyküsünü anlatır mısınız?
Kitabımın kapağından başlayarak içeriğine kadar kişisel ve toplumsal hasar tespitlerimiz yer alıyor. Her şeye rağmen hala bir yarısı parmaklarımızın arasında sağ salim duran ve kurtarılabilir olan ama avucumuzun içinden hızla kayıp giden bir dünya. Tam da anlatmak istediklerimi tasvir eden ve özetleyen bir kapak oldu. Kaçmak kolaya kaçmaktır aslında. Hepimiz kolaya kaçarsak, bozulmuşlukları, yozlaşmışlıkları dilimiz ve kalemimiz döndüğünce anlatmazsak gün gelecek kaçacak yerimiz de kalmadığıyla yüzleşmek zorunda kalacağız. Bireysel ve toplumsal erozyonu durdurmanın yolu, birbirimizi ötekileştirmeden yürekten kucaklamaktan geçiyor. Şiirden, sanattan geçiyor. Seviyeli eleştirilerle birbirini geliştirmek için emek vermekten geçiyor. Hasar Tespiti aslında tam da bu kişisel ve toplumsal hasarların açtığı derin yaralara kırıntı bile olsa bir parça tuz olmanın derdinde.
Bu bağlamda kitapta sorgulayan bir nesil olan köy enstitülülerine duyulan özlemden, savaşların yıkıcılığına, çocuk gelinlerin hüznünden, dillenmeyenlerin acısına, toplumsal yalnızlıktan, kişisel iç burkulmalar yığınına kadar pek çok şiir sizleri karşılayıp konuk etmeye çalışıyor.
Yazdıklarınızda kendi hayatınızdan kesitlere de yer veriyor musunuz?
Romancıların nasıl ki romanlarında yarattığı kahramanların hepsinde kendinden izler varsa, şairlerin de mutlaka şiirlerinde kendi yaşantısından izler olduğunu düşünüyorum. Tabi yalnızca kendi yaşantı izlerimiz yeterli değildir. Ben az öncede bahsettiğim gibi toplumcu yanı da olan bir şairim. Dolayısıyla toplumda yaşananlara da gözlerimi kapatmak mümkün değil. Yani beslendiğim kaynağın yalnızca kendim olması mümkün değil. Hele böylesine “Acıya doğmuş, gözyaşına ve kana doymuş bir çağda yaşıyorken.”
-Şiir kitaplarının şu anki durumu ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz? Farklı bir yerde duran şiir kitaplarına ilgi nasıl? Gerçekten hak ettiği değer veriliyor mu?
Şiir ne yazık ki okunmuyor. Ama her gün binlerce şiir paylaşılıyor. Bu nasıl oluyor? Çünkü her şeyin kısasını ve çalıntısını seven bir toplum haline gelmeye başlıyoruz. Şiirlerden en beğenilen, vurucu kısacık bir bölüm alınıp sosyal medyada paylaşılıyor. Bunun şiir değil özlü özler diyebileceğimiz aforizmalara olan ilgiyi artırdığını söyleyebilirim. Her şeyi hap şeklinde kullanmayı seven bir toplum oluyoruz. İşte sırf bu yüzden bile şiiri, tiyatroyu, resimi, müziği sevdirmeliyiz.
-Yoğunluğunuz arasında Esgündem26 ailesine zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Asıl ben teşekkür ederim. Güzel ülkemin güzel insanlarına, kıymetli genç kardeşlerime naçizane önerim, her zaman her düşünceden eseri okumalarıdır. Okuyan, araştıran, sorgulayan, bilime ve sanata değer veren bir toplum oldukça daha iyi yerlere geleceğiz. Tarihlerini iyi bilsinler. Çünkü birlik ve beraberliğimizi sağlayacak, eskiden kuvvet bulmamızı sağlayacak ve tüm değerlerimizle kucaklaşmamızı sağlayacak olan tarihtir.