Haydi, “HAYIR” lısı!


İbrahim Arslan

İbrahim Arslan

08 Aralık 2016, 10:30

19 Ekim tarihli “ Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın(mı)? başlıklı yazımı; “ Anayasa değişikliği ile başkanlık sistemine geçip, Türkiye’yi büyük bir çıkmaza sokmak yerine, içinde yaşadığımız sorunun kaynağı olan Anayasanın; cumhurbaşkanının yetkilerini düzenleyen 104 ve 105 nci maddelerinin değiştirilerek, yetki kısıtlamasına gidilmesinin, Türkiye’nin hızla normalleşmesine ve rahatlamasına yol açacağı” ifadeleri ile sonlandırmıştım.  
Ama ne yazık ki Türkiye, bunu tartışmak, bu değişiklikleri yaparak sorunu kökten çözmek yerine, MHP genel başkanı Sayın Bahçeli’nin; “ fiili durum yaşanıyor! bu fiili durum, hukuki boyut kazanmalı “ yaklaşımıyla anayasa değişikliliğine, bunun sonucunda da yeni krizlere doğru hızla sürüklenmektedir.  
SORUN FİİLİ Mİ? HUKUKİ Mİ?
Cumhurbaşkanı;
  • TBMM’Nİ toplantıya çağırabiliyor. Seçimlerin yenilenmesine karar verebiliyor.
  • Başbakanı ve bakanları atayıp, görevlerine son verebiliyor. Bakanlar kuruluna başkanlık edip, toplantıya çağırabiliyor.
  •  TSK’nin kullanılmasına karar verebiliyor. MGK’na başkanlık edip, toplantıya çağırabiliyor.
  • Başkanlığında toplanan bakanlar kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân edip, KHK çıkarabiliyor. 
  • Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını, Genelkurmay başkanını, YÖK üyelerini ve rektörleri, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Askerî Yargıtay üyelerini, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini atayıp, seçebiliyor.
Peki, Cumhurbaşkanı; bu yetki ve gücü nereden alıyor? Bu yönetim anlayışı fiili midir? Hukuki midir?Cumhurbaşkanı; yukarıda belirttiğim yetkileri ve gücü, mevcut anayasanın 104 üncü maddesinden alıyor. Yani fiili bir durum değil, hukuki bir durum söz konusudur.  
 
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE YAPILMAK İSTENEN NEDİR?
 Bu tespitler ışığında AKP ve MHP sözcülerinin belirttiği gibi fiili durumu, hukuki boyuta taşıyacakbir düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığı gibi, tam aksine yaşadığımız yönetimsel sorunlar; anayasanın 104 üncü maddesiyle cumhurbaşkanına verilen geniş yetkilerden kaynaklanmaktadır.    
Yapılmak istenen anayasal değişikliklerde bu olumsuzluğu ortadan kaldıracak hiçbir düzenleme yer almadığına göre, o zaman yapılmak istenen nedir? TBMM’de milletvekilleri ve olası referandumda da halk, neyi kabul edecek veya etmeyecektir?
Yapılmak istenen, “ fiili durumun, hukuki boyut kazanmasıkisvesi altında bir asırlık demokratik parlamenter sistemin kaldırılarak, başkanlık sistemine geçilmesi yani rejim değişikliğidir.
O nedenle de oylanacak olan; rejim değişikliğinin kabul edilmesi veya edilmemesi olacaktır.
 
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ, YAŞANAN YÖNETİMSEL KRİZİ ÇÖZER Mİ?
Tam aksine, kriz daha da derinleşecek görünmektedir.
Anayasal değişikliklerin, kabul edilmesi, rejim değişikliğine yol açacağı için hiç kuşku yok ki farklı siyasal-sosyal ve ekonomik sonuçlar yaratacaktır.
Değişikliklerin kabul edilmemesi halinde ise; Cumhurbaşkanının yetkilerini düzenleyen Anayasanın 104 üncü maddesi değiştirilmediği için başkaca siyasal, sosyal ve ekonomik sorunların yaşanması kaçınılmaz görünmektedir.  
Ne diyelim? Haydi, “HAYIR” lısı…
 
 
.
 
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.