Yalnızlık ile tek başınalık arasında ciddi farklar vardır.
Her ne kadar biz iki kelimeyi zaman zaman aynı anlamda kullansak da, yalnızlık, bir ruh halidir. Kişiyi bulunduğu ortama yabancılaştıran, etken halden edilgen hale sokan…
Tek başınalık ise nicel bir konudur.
Kişinin etkenliğine zeval getirmez.
Belki de ilerisi için kişiye güç katacak bir unsur olarak ele alınabilir…
Bu girizgahın ardından sözü genel de CHP delege seçimine, özel de ise Ahmet Saraç’a getirmek istiyorum.
Birilerinin adayı yaftası ile başladığı CHP Tepebaşı İlçe Başkanlığı yarışında tek başına mücadele ediyor.
Üstelik Vural Yörük gibi ilçe başkanlığında ikinci emekliliği kovalayan bir başkan karşısında.
Sağında, solunda destekçisi olmamasına rağmen hala sahada ve hala mücadelesini sürdürüyor.
Kendi ekibinden bile yeterli desteği görmediği kanaati almış başını yürüyor.
Aynı Saraç, Pazar günü Yeşiltepe Mahallesinde belkide siyasi hayatının en önemli sınavlarından birinden geçecek.
Kazanır, kazanmaz o ayrı konu.
Ancak bu kadar cesaretli bir şekilde siyasi hedefini kovalaması alkışı hak ediyor. Pazar günü Yeşiltepe’de yapılacak delege seçimleri nasıl Saraç için ciddi bir sınav ise aynı şekilde Yeşitepeli CHP’lilerinde olgunluk sınavı hüviyetinde.
Siyasi çekişmelerin, etik değerlerin önüne geçme potansiyeli taşıdığı bu ortamda, Saraç’ın Yeşiltepeli CHP’lilerden bu olgunluğu beklemesi, ortaya koyduğu özveri göz önüne alınırsa yadırganacak bir mevzu değil.
Umalım da Yeşiltepeli CHP’liler bu olgunluğu göstersin.
Kaybetmek mi? Elbette vardır. Kazanmak mı? İşin kaymaklı kadayıfıdır.
Ancak nasıl kazanıldığı veya kaybedildiği daha önemlidir.
CHP’lilerin isimlerden daha çok bu konuya odaklanmaları partileri, mahalleleri, şehirleri için daha büyük önem taşımaktadır.
Saraç, tek başına bırakılmıştır.
Ancak yalnız olmadığı da aşikardır.
CHP için yılların getirmiş olduğu bir birikimden söz edebiliyorsak, Saraç’ın tek başına girdiği mücadele partinin geleneklerinde mutlaka yankı bulacaktır.