Eskişehir Ticaret Odası seçimlerinin daha erken bir zamanda yapılması nedeniyle, uzun süredir Sanayii Odası seçimlerinin varlığını unutmuştuk.
Ancak Celalettin Kesikbaş ve ekibinin amiyane tabir ile gövde gösterisi yaptığı gece ile bir kez daha Eskişehir sanayisi gündeme geldi.
Kısa ve net olarak geceye ilişkin bazı şeyler söylemek lazım.
Çok kalabalık bir davetli grubunun yer aldığı gecede 350 civarında sanayici vardı.
Kendi sektörlerinde zirve yapmış isimler bir biri ardında sahneye çıkıyorlardı.
Davetliler arasında hatırı sayılır kadın sanayicinin de olduğunu görmek benim için manzaranın güzelliğine güzellik kattı.
Celalettin Kesikbaş, 9 kısa film ile sanayinin eksiklerini ve neler yapılabileceğini anlatırken, davetlilerinin hepsine nüfus etmeyi başardı.
Samimiyeti, alçak gönüllüğü ve “ben” demekten kaçınan tavrı ile geceye katılanlara seslendi.
Herkesi ‘biz’ kelimesinin büyüsü içine sokmayı başardı desem yeridir.
350 sanayicinin yanı sıra, şehrin önde gelen isimlerinin, gazetecilerin de bu ‘biz’in içine dahil olduğunu gördüm.
İnsanlar yaşadığı kentin üzerine güzel şeyler düşünmek, güzel şeyler yapmak adına bir araya gelebiliyorlar. Hem de hiç sorgusuz, sualsiz. Sen, ben, ondan sıkılmış, “biz” olmanın peşinde hepsi…
ESO Başkan Adayı Celalettin Kesikbaş bir şeyleri başarıyor.
Başardığı şeyi ben söyleyeyim, eminim ki şimdi orada kaç sanayici vardı, ekibe kimler doğrudan destek veriyor gibi direk Sanayi Odası seçimlerini ilgilendirecek mevzular merak ediliyor.
Benim gördüğüm ise Kesikbaş ulaştığı herkesi, bu şehir etrafında birleşmeye, biz olmaya davet ettiğiydi. Ve bu yolda ciddi mesafe kaydetmiş.
Seçimlerde ne olur bilmiyorum.
Ancak Kesikbaş’ın önümüze koyduğu reçeteye, bu şehrin gerekli olan ilgiyi göstermesi halinde bu şehir için iyi şeyler yapılabileceği aşikar.
Gecenin öznesi Eskişehir sanayisi olabilir elbette itirazım yok. Ancak emin olun ki; biz kültürünün yerleştirmeyi başarabilirse Kesikbaş, kaldırımda yürüyen adamın bile bu kenttin önemli bir unsuru olacağını gördüm o gecede.
Sanayi Odasını kim mi kazanır? O kişi sorunudur.
Benim belirtmek istediğim neyin kazanması gerektiği yönünde.
Bu şehrin kazanmasının kişi odaklı hedeflerle olamayacağını görmüş ve göstermeye çalışan Kesikbaş, sadece sanayicilere değil, şehre de sesleniyor.
Ama öyle yüksek perdeden değil. Şehvetli belagatlerle değil. Arkamda o var, bu var edasıyla değil. Olabildiğince beyefendi bir kentli edasıyla “gelin biz olalım” diyor.
Ben, dün akşamki davette insanların biz olmaya ne kadar istekli olduğunu da gördüm. Herkes “orada kaç oy vardı, kaç üye vardı” diye varsın düşünsün. Ben, orada bir şehir dolusu insan gördüm ve hepsi bu şehir için iyi şeyler düşünüyorlardı.