15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Anayasanın 120’inci maddesi ile 2935 sayılı OHAL kanununun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının ( b ) bendinde yer alan ; “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması “ hükmü çerçevesinde, ülke genelinde 21.07.2016 Perşembe günü saat 01.00 den itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hal ilan edilmiştir.
Ardından alınan yeni kararla da, ilan edilen olağanüstü hal uygulaması; 19.10.2016 Çarşamba günü saat 01.00 den geçerli olmak üzere 3 ay süre ile daha uzatılmıştır.
Yetkililer tarafından yapılan açıklamalardan da bu sürenin yetmeyebileceği, belki 12 ay süre devam edeceği de dillendirilmektedir.
Kanunun 4’üncü maddesi; olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Anayasanın 91 inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisine haiz olduğunu, 9 ve 11’inci maddeleri ise bu amaçla alınacak tedbirleri düzenlemiştir.
Bu tedbirlerden bazıları ise şunlardır:
- Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak, belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,
- Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, yasaklamak veya izne bağlamak, toplatmak,
- Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı, sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak, kayıtlamak veya yasaklamak,
- Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
- Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,
- Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak,
- Bölgenin belirli yerlerinde yerleşimi yasaklamak, belirli yerleşim yerlerine girişi ve buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek,
- Bölge sınırları içerisindeki tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak ve gerektiğinde bu amaçla geçici olarak bunlara el koymak,
- Kara, deniz ve hava trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.
Anayasamıza göre; Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.
Önümüzdeki günlerde Başkanlık sistemine geçişi de içeren bazı Anayasa değişikliklerinin halkoylamasına sunulması ve/veya erken seçimlerin yapılmasına dair ciddi emareler görünmektedir.
Ancak, olağanüstü hal yönetimi ve kanununun uygulandığı, bu hal ve kanun uyarınca yetkili olanların, kanunda belirtilen tedbir ve önlemleri uygulaması durumunda, yapılması muhtemel olan halkoylaması ve/veya seçimler;
Anayasamızda da düzenlendiği üzere ne kadar serbest ve eşit olacaktır? Seçimlerin güvenliği nasıl sağlanacaktır?
Bu koşullarda yapılması muhtemel herhangi bir halkoylaması ve/veya seçimler; ne kadar doğru, güvenilir ve demokratik olacaktır?