CHP İKİYE BÖLÜNDÜ HADİ CANIM SİZDE!

“Ataç AK Parti’ye geçebilir mi?” diye konuşuluyorsa, Ataç’ın bu dedikodularda hiçbir dahli yoksa, hatta bu dedikoduları çıkaranlara sayıp sövse dahi partililiği tartışılır.
Çünkü solculuğu ile gündeme gelmekten daha ziyade yaptıkları ile gündeme gelen Yılmaz Büyükerşen’in bile böyle bir dedikoduda adı anılmamaktadır. Solculuğu tartışılmaz Kazım Kurt’un ise böyle bir dedikoduda adı geçmesi ciddi bir fıkra konusu olur.

***
“Ataç, koltuğu kaybederse geriye ne kalır?” düşünülmesi gereken bir sorudur.
Yılmaz Büyükerşen ismi koltukları aşmıştır.
Yarın cumhurbaşkanlığında akla ilk gelecek isim olmayacağını kim garanti edebilir.   
Kazım Kurt’tan bir dönem değil koltuk, partisi bile alınmaya çalışılmıştır.
Ancak beyhude bir uğraştan öteye geçememiştir.
Ataç çok sevilmektedir. Buna hiç kuşku yoktur.
Ancak kendisine duyulan bu sevgiyi partisi ile paylaşabilmiş midir? 
Paylaşmıştır.
Kimlerle?
Kendisinden yana duranlarla.
Yanında kimler var? Ona yaslanmak zorunda olanlar. Onsuz bir arpa boyu yolu olmayanlar. Ataç, güçlendirdiklerinden güç alamayacak bir konuma kendisini hapsetmiştir.
Şimdi CHP’nin ikiye bölündüğü yazılıp, çiziliyor.
“Bayramlaşma da Ataç yokmuş. ” Ne gam!
Kimse, olmadığı bir yeri ikiye bölemez.
Böyle bir yeti hiçbir ölümlüde vücut bulmamıştır.
CHP’nin bölündüğünü söyleyebilmek için önce CHP içinde bir Ataç’tan söz etmek gerek.     
 
***
“Ataç’ın partililiğini sorgulamak sana mı kaldı?” diye bilirsiniz.
Ben kimsenin partililiğini sorgulamıyorum.
Bir durum tespiti benim yaptığım. Bugün yazılıp, çizildi “Tepebaşı CHP bayramlaşmasına katılmadı.”
Buradan Ataç’a bir mağduriyet yaratılmaya çalışılıyor.
Önce bir Ataç’a sormak gerekiyor.
İl yönetimini tanıyor muymuş?
İl yönetimine tüzüğün hürmetine gerekli olan saygıyı gösteriyor muymuş?
Adalet yürüyüşü ile ülke gündemine oturan CHP’nin Eskişehir ayağı, Ataç mağduriyetine kurban ediliyor. Ne diyeyim; Ataç gerçekten, ama gerçekten çok seviliyor.