AK Parti genel siyasetinin beni kazanmasına gerek yok. İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu bölgelerinde istikrarın büyüsünün, gücün kutsallığının, televizyonun cazibesinin ardına düşmüş milyonlarca kişi AK Parti’yi zaten iktidar yapmaya yetiyor da artıyor. Ancak hayatın biraz daha savruk, sokaklarının biraz daha özgür adım adımlandığı, kaldırımların veya trafik sorununu görmezden gelebilecek bir biz algısının oluştuğu, sokağın renginin, kahve sohbetinin reytinginin yaygın medyadan daha yüksek olduğu Eskişehir gibi kentlerde merkezin söylem ve algısı o kenti kazanamayacak, hatta kazanımın önüne geçecek bir yapı arz ediyor. Sihirli cümleyi Harun Karacan iftar programında söyledi. Ne dedi Karacan “Gönüllere dokunmak gerekiyor” Şimdiye kadar dokundukları gönülde, bizimkisi bal kabağı mı?
Teşhis yanlış koyulmuştur “Yılmaz Büyükerşen tutkunluğu”
AK Parti, bu kentin körü körüne bir Yılmaz Büyükerşen markasının arkasına dizilmiş gittiğini kabullenip, öyle hareket ediyor. Bu tespitleri doğru ise işleri gerçekten çok zor. Şayet bu durum gerçek ise Yılmaz Büyükerşen ile yarışacak bir aday çıkarmaları gerekiyor. Yani bir üniversite kurup, dünya markası haline getirmiş, bozkırın ortasında bir kenti her daim gündemde tutabilmiş, bunun yanı sıra akademisyenlik, sanat üretimi gibi boş zaman uğraşlarını da eklediğiniz de Büyükerşen’e rakip çıkarmak işinin güçlüğünü varın siz düşünün. Eskişehir’e buradan yaklaşıldığı zaman elbette işler biraz karışık bir hal alabiliyor.
Bu yüzden benim tavsiye ettiğim yol, kolay ve sonuç odaklı olduğu için daha cazip. AK Parti önce hata yaparak işe başlayacak. Hata yapacak ki ben gidip kendilerine “ya bir hata yaptınız ama biz sizin iyi niyetinizi biliyoruz” veya “Hata yaptınız ama en azından bir şeyler yapmaya çalıştınız” diyebileyim. AK Parti hata yapmıyor mu diyeceksiniz? Yapıyor ama kabullenmiyor. Tartışılmıyor zira. Hata yapanların, aynı hataya çözüm üretmeleri ne mümkün.
Yukarı bakarsan er geç düşersin
Öte yandan AK Parti’nin yukarıya bu denli bakması Eskişehir’deki bir diğer handikapı. Suskunluğunun, sessizliğin ardında yatan bu yukarı bakma içgüdüsü AK Parti’yi önüne bakmaktan alı koyuyor. Gözleri bu denli yukardan gelecek olan işarete odaklanmış bir partinin Eskişehir gibi bir kentte yol alması zor görünüyor. “Parti disiplini” denilenerek, yukardan gelecek işareti beklemek, bekleyişlerin en acısı zannediyorum.
Benim penceremden AK Parti ne yapmalı sorusunun maddeleri uzar gider. Ancak AK Parti’nin bulduğu ender çözümlerden biri zannediyorum “yaptığımız hizmetleri anlatamıyoruz” olduğudur. Bunu Bakan Nabi Avcı birkaç kez dillendirdi. Sorun bu kadar ise bu AK parti gibi yüksek bütçeli bir partinin çözebileceği basit bir sorundur. Zira billboard ve medya organlarına reklam vermek konusunda sıkıntı yaşamayacakları aşikardır. Vatandaşı turlarla yapılan hizmetlerin yanına götürüp “bunu biz yaptık” da diyebilir. Tüm gazetelere parti üyeleri demeç verip yaptıkları yatırımları sayfa sayfa anlatabilir. Bunlara ne güç, ne akıl ne de kapasite mani değil. İyisi mi başta söylediğim söze geri döneyim. AK Parti belediye başkanlığını kazanmak konusunda samimi ise önce benle samimi olmak zorunda. Ben derken yarın kapımı çalıp “biz geldik” demelerini beklemiyorum elbette. “Bir ben var benden içeri” Mesele o bene ulaşabilmekte…
AK PARTİ VE 2019
AK PARTİ VE 2019
Es Gündem 26 EditörBenim tavsiye ettiğim yol, kolay ve sonuç odaklı olduğu için daha cazip. AK Parti önce hata yaparak işe başlayacak.