RÖPORTAJ: GÖZDE ÇELİK -Köy Enstitüleri, bu ülkenin vicdanıdır, bir kültür devrimidir, özgün bir eğitim sisteminin adıdır… Köy Enstitüleri kuruluşlarının 77. yılı, tamamen kapatılışlarının 63. yılında hâlâ ülke gündeminde ve esin kaynağı olmaya devam ediyor.
Aydınlanmanın ve modernleşmenin Anadolu’nun dört bir yanına yayılması için yola çıkan Köy Enstitülerini, Eskişehir Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Başkanı Ayhan Türkseven’den dinledik.
Köy Enstitüleri ruhu nedir?
Köy Enstitüleri tüzüğümüz gereği “köy enstitüleri mezunlarından çok, köy enstitülerine gönül verenler” diyoruz önemli olan bu ruhu yaşatmak. Emperyalist güçler, Türkiye'deki gelişmeleri Köy Enstitülerine bağlayıp şöyle bir tanımlama yapmışlar; “bozkırın ortasında bir yeşillik görürseniz, arıcık, hayvancılık görürseniz gidin bakın orada bir köy enstitüsü mezunu vardır” deniyor. Bunun en somut örneği de İmişehir Ormanlarıdır. İmişehir Ormanlarının kurucusu Çifteler Köy Enstitüsü ilk mezunlarından biridir.13 yıllık kısa bir sürede 17 bin 341 mezun vermiş. O süre içerisinde 17 bin 341 üyenin tamamı çoban adayıydı.
Köy Enstitülüleri ruhunu günümüze taşımak mümkün mü?
Köy Enstitülerinin genel sloganı, “aydınlanma ışığı sönmesin” istiyoruz ve sönmeyecek. Şu andaki çabalarımız bu yüzden. Biz elbette biliyoruz ki, Köy Enstitülerini yeniden kurmak mümkün değil ama Köy Enstitülerini unutmamak, o modeli almak ve o modeli günümüze güncelleyerek uyarlayabilmek mümkün ve bizim çabalarımız da bunun üzerine kurulu.
Eskişehir Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’nin kaç üyesi var?
148 üyemiz var. Hepsi de üye olmuş olmak için üyelerimiz değil, tamamen kendi arzuları ile derneğimize gönül vermiş üyelerimiz. Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç da ıslak imzalı üyelerimiz arasında yer alıyor. Derneğimize katkılarını bir anlamda da görev olarak yapıyorlar.
Derneğin maddi kaynağı nedir?
Hiçbir maddi kaynağımız yok aslında. Genel Merkezimiz İzmir'de. Köy Enstitülerinin tüm giderleri Köy Enstitüsü mantığı olan imece yöntemiyle karşılanıyor. Aidat ve bağışlar ile giderlerimizi karşılıyoruz. Aidat toplama oranımız yüzde 85'lerde. Eskişehir'de 600’ün üzerinde dernek var ve bu dernekler arasında aidat toplama sıralamasında Köy Enstitüleri oldukça iyi bir yerde. Bizim üyelerimiz bu anlamda sorumluluk sahibiler. Gittiğimiz her yerde düzenlemek istediğimiz etkinlikler için talepte bulunduğumuz tüm kapılar açılıyor bu anlamda bir sıkıntı yaşamıyoruz.
Gençlerin Köy Enstitülerine bakışı nasıl? Genç üyeleriniz var mı?
Elbette var. Genel merkezimiz ile ortaklaşa gençlere burs ve kitap kampanyası yürütüyoruz. Öğrencilerimize, Köy Enstitüleri’ni anlatan kitaplar gönderiyoruz. Özellikle Eğitim Fakültesi öğrencilerine gönderiyoruz, oradan gelen bir kaynaşmamız var. Gençler eğitim sisteminde dolayı sıkıntıdalar. Sürekli değişen bir sistem ile karşı karşıyalar.
Gençlerin Eğitim sisteminde yaşadıkları sıkıntıları Köy Enstitüleri nasıl değerlendiriyor?
Köy Enstitüleri, 1937 yılında dünyanın en iyi eğitim sistemi seçilmiş ve Türkiye'ye özgü bir eğitim sistemi. “Balık vermemiş, balık tutmayı öğretmiş.” Yaşayarak eğitmeyi becermiş. Bir model olarak başlatıp, eğitime rol model haline getirmeyi amaçlıyoruz. Eğitim şu an model arayışı içerisinde zaten, hazırda bir rol model var aslında önlerinde Köy Enstitüleri…
Bu anlamda bakanlıklar ile görüşüyor musunuz?
Bakanlıklar hiçbir şeyimize olumlu bakmıyor. Bu anlamda Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Kent Enstitüsü konusunda bir komisyon oluşturdu. Derneğimizin en yaşlı üyesi İlyas Küçükcan da o komisyon üyeleri arasında yer alıyor. Amaç; Köy Enstitüsünü, Kent Enstitüsüne taşımak. Yaparak, yaşayarak öğrenmeyi amaçlamak
Diğer şehirlerde bulunan Köy Enstitüleri ile bir araya geliyor musunuz?
Köy Enstitüleri olan yerlerde her yıl bir araya geliyoruz elbette. Bu yıl 13 Kasım’da, Akdeniz buluşmaları adı altında Adana’da bir araya geldi Köy Enstitüleri. Akdeniz bölgesindeki köylerden başladık buluşmalara, gelecek yıldan sonra Anadolu buluşmalarını elbette planlıyoruz.