İnsanlar anayasa konusunda gerek evet, gerek hayır cephesinin ne söylediklerini yeterince dinledi zannediyorum. Hukukçu kimliğiniz ile sizin için bu anayasa değişikliğinin en kritik olumsuzluğu ne olacak?
Bu 18 madde Türkiye’nin 150 yıllık parlamenter demokratik sistemine çakılan bir kazıktır. Evet kampanyası yapanlar sık sık “evet çıkarsa meclis güçlenecek” diyor. Getirilmek istenen sistem tam aksine meclisi hiç yerine koyuyor. Meclis millet adına egemenliği kullanan organdır. Şimdi meclisten bu yetkiyi alıp tek bir kişiye vermek istiyorlar. Üstelik cumhurbaşkanı herkesin, tüm yurttaşların cumhurbaşkanı olması gerekiyorken. Bu anayasanın tek bir kişi için yapıldığını, ayrıca geleceğe değil, şimdiye yönelik olduğunu belirtmem gerekiyor. Oysa anayasalar tüm yurttaşları kapsayacak ve geleceğe güvenle bakmamızı sağlayacak metinlerdir. Bunun dışında Anayasa Mahkemesi ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili olarak yapılan değişiklikler var. Bu değişiklikler hukuki teknik konulardır. Siyasetin bu alana girmesinin sonuçlarını gördük. Aynı hata bir kez daha ve daha vahim bir şekilde sahnede.
Sayın başkan 12 Eylül anayasasının değişmesi gerekmiyor mu?
Ben 12 Eylül referandumuna hayır diyen bir kişiydim. O zaman hayır demek neredeyse imkânsızdı. Bin bir türlü baskıyı insan üzerinde hissediyordu. Şimdi hayır çalışması yapılıyormuş gibi görünüyor. Oysa ki, hayır demek neredeyse yasak. Hayır dediğiniz zaman havuz medyasına çıkamıyorsunuz. Devlet kanallarında “hayırı” görmek mucize gibi. Devlet tüm imkânları ile eveti örgütlemek için seferber olmuş. 12 Eylül anayasası değişmelidir. Nitekim 12 Eylül anayasası parlamenter sistem sayesinde o zamandan bu zamana değin çok fazla değişikliğe uğramıştır. Pek çok değişiklik tüm partilerin ortak kararı yani halkın tamamının anlaştığı değişikliklerdir. Fakat 2002’den sonra yapılan değişikliklerde toplumun tamamının beklenti ve istekleri gözetilmedi. Bu anayasa için ciddi handikaptır. Zaten iktidarı yönetenlerin Kenan Evren mantığı dışında hareket ettiğini düşünmüyorum. Halkın %50+1’inin oyunu alalım, gerisi önemli değil diye düşünüyorlar. Anayasa’nın kim tarafından yapıldığı değil Anayasanın nasıl bir zihniyet ile ortaya çıktığıdır önemli olan. İddia ediyorum anayasa metnine imza atan pek çok vekil metni okumadan imza atmıştır.
Milleti temsil eden vekillerin anayasayı bile okumadıkları düşünüldüğünde meclisin milleti temsil etmesi bir mit olmuyor mu?
Bu nokta bize değişikliğin nerede yapılması gerektiğini gösteriyor. Seçim yasası ile siyasi partiler yasası değiştirmek demokratik parlamenter sisteme katkı sağlardı. Ancak tüm erki tek bir kişiye vermek ülkeyi daha demokratik bir zemine taşıyacağı iddiası başlı başına saçmalıktır. Biz seçim yasası ve siyasi partiler yasasını değiştirelim dedik. Cumhuriyet halk partisindeki demokratik ortamdan kaynaklanan tartışmalar ki sağlıklı olanlar budur. Dışarıya kavga olarak yansıtılıyor. Bu noktada Cumhuriyet partisinde yaşanan 2 adaylı 3 adaylı kongreleri insanlara bir olumsuzluk gibi sunuyorlar. Oysaki olması gereken budur. CHP dışında hangi siyasi görüşü temsile derse etsin kongrelere tek isimle çıkılır.
Parti içi demokrasi demişken Eskişehir il örgütünde demokrasinin dozajı biraz fazla mı? Dışarıdan bakınca kavga varmış izlenimi mevcut.
Bazı tartışmalar her zaman olur. Bunlar abartılıyor. Burada Eskişehir il başkanı organizatördür. Bir karar alınır ve onun başkanlığında yapılır. Herkesin bu karara saygı duyması gerekir. Bu noktada tartışarak bir karar varmanın yanlış olduğu gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor.
Bu tartışmalar kamuoyu önünde olması belki bu algıya yol açıyordur
Hayır, böyle bir tartışma yok. Ama partili görünümlü gazeteciler var. Partiyi köşe yazılarıyla dizayn etmeye çalışıyorlar. Parti içindeki hedefine gazete yazıları üzerinden ulaşmaya çalışılıyor. Hal böyle olunca parti içinde yaşanan tartışmaların çok olağanüstü olduğu izlenimi algısı yaratılıyor. Ne yani partimizde biri bir şey söyleyecek herkes evet mi diyecek? Bu tablonun faturasını niçin CHP ödesin.
Ama bir önceki büyükşehir meclisinde iki belediye başkanı ciddi şekilde tartıştı. Bu algının doğmasında bunların etkisi de yok mu? Ve bu tartışmalar parti adına doğru mu?
Ben o tartışmaları elbette doğru bulmuyorum. Ama oldu. Ben yaptığımız her işte partimizin zarar görmemesini istiyorum. Parti disiplini denen şey işte burada devreye girer. Ama ne yazık ki böyle şeyler zaman zaman yaşanıyor. Bu tartışmaların yer ve zamanının parti için ciddi önem taşıdığını düşünüyorum.
Referandum sonrası kongre süreci başlayacak? Sizce bu kongreler nasıl geçecek?
Bazı arkadaşlarımız sadece kongre için çalıştıklarından onlar için hayati bir mesele olabilir. Gerçek bir partili 365 gün partisi için çalışır. 90 yıl boyunca kongre yapılıyor. Bu kongrede böyle olacak. Pazar günü kongre yapılır, pazartesi günü kongre biter benim için. İşte hesapları bitmeyen bazı arkadaşlar geçen kongreden beri referandum sonrası yapılacak kongre için çalışıyorlarmış. Bakalım nasıl olacak bu çalışmalar. Partiye ne kazandıracak, Eskişehirliye ne kazandıracak? Bekleyip göreceğiz.
Geçen Odunpazarı Belediye Meclisi’nde bir solcu tartışması yaşandı. İnsanlar özlediğinden midir nedir? Bu tartışma ciddi şekilde yankı buldu. Bir kez daha sorayım solcu nedir?
Hiçbir zaman sağ ve sol bakış açısı bitmez. Siyasi, ekonomik ve kültürel olayları değerlendirirken sol ve sağda mutlaka ayrışma olur. Ben solu Türkiye’de en son tartışacak kişiler olarak AKP’lileri görürüm. Ama bizim mecliste sayın Yapıcı diyor ki “solcular çok güzel konuşur, çok güzel tespitler yapar ama çalışmaz” Bu şudur. Solcuların iyi konuşması, iyi tespitler yapması gibi bir doğruyu sağcılar da kabule mecbur kalmıştır. Neden çalışmıyor konusuna gelince. İktidar olmadığı için çalışamadı. Yoksa biz ülkenin bağımsızlığını daha arttıracak, ekonomik olarak bölüşümü eşit bir şekilde sağlayacak işlere imza atarız. Türkiye’de solcuların kullandığı termoloji bile olumsuz olarak algılanır. Darbeler solu ciddi şekilde olumsuz yönde etkiledi. Türkiye’nin gelişmesi, sosyal hayatın gelişmesi, işçi sendikalarının gelişmesi için samimice uğraşan tarafız. Yoksulluğu ortadan kaldırmayı ekonomik bir politika ile mümkün olacağını düşünüyoruz. Yoksa insanları yardıma muhtaç hale getirip de, sosyal yardımlardan siyasi rant sağlamayı değil.
Geçtiğimiz hafta hesap verdiniz. Nasıl geçti?
Şimdiye kadar yaptığımızı çalışmaları kamuoyu ile paylaşarak, iyimizi, kötümüzü görmeyi amaçladık. Bir basın toplantısı düzenledik. Keşke tüm gazeteci arkadaşlarımız gelip orada akıllarındaki soruları sorsaydı. Kimi geldi, kimi gelmedi. ESPARK’ta vatandaşımız ile buluştuk. Yetkili müdürlerimiz orada vatandaşların sorularını yanıtladı. Ben yine aynı şekilde vatandaşlarımız ile konuştum. Halkımızın görüşlerini dinledik. Arkadaşların bana verdiği bilgilere göre ESPARK’ta etkinliklerimizde 37 bin vatandaş standımızı ziyaret etti ve yaklaşık olarak 7 bin soru soruldu. Biz bu soruların bir kısmını orada vatandaşımıza cevapladık. Bir kısmı içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
ESPARK’I niye seçtiniz? Bu çok tartışıldı
Bizim amacımız çok daha fazla vatandaşla buluşmaktı. Bize aynı vatandaş sayısına ulaşabileceğimiz bir alan bulun orada da yapalım. Bunlar polemik. Biz Antalya’da da stand kurduk. “Neden Antalya’da stand kurdunuz?” gibi bir şey söylenmedi. Ayrıca ESPARK’ta yaptığımız çalışmalar vatandaşlarımızın şikayetlerini, eleştirilerini dinleme fırsatı bulacağımız için bizim için önemliydi. Bu yüzden daha çok kişiye ulaşmamız gerekiyordu.
Etkinlik başlarken Tepebaşı Belediyesi de başka bir etkinlikle sahne aldı.
Evet, alabilir. Ben Tepebaşı Belediyemizin yaptığı o etkinliği bize destek olarak görüyorum. Aksini düşünmek için hiçbir neden yok. İlle de bir kavga var algısı yaratmaya çalışanlar her fırsatı değerlendirdiği gibi bu konuyu da olumsuzluğa yordu.
CHP DOĞRU OLANI YAPIYOR
CHP DOĞRU OLANI YAPIYOR
Es Gündem 26 EditörOdunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Soner Uçak'ın sorularını yanıtladı.