"HAYIRCILAR TERÖRİSTTİR SÖYLEMİ ÇOK TEHLİKELİ!"

Öncelikle referandum süreci ile ilgili olarak görüşlerinizi merak ediyorum. Sizce nasıl bir süreç izliyoruz ve bu süreç nasıl sona erecek?

Hayır oyu verenler teröristtir kampanyasını çok tehlikeli buluyorum. Referandum öncesi ve referandum sonrası toplumu çatışmaya sevk edecek bir söylem. Hem gerçekliği yok, hem de sadece bir referandum ile toplumun birliğini sarsacak tehlikeli bir üslup. Bundan derhal vazgeçmesi gerekiyor iktidar kanadının. Sonuçta referandumdan sonra Ramazan. Bu toplum sofralarını paylaşacak. Namaz kılanlar birlikte camiye gidecek. En azından bayram ziyaretlerinde bir araya gelecek. Bu yüzden “şimdi karşı karşıya getirelim referandum sonrası telafi ederiz” gibi bir düşünce çok tehlikelidir. Referandumdan çıkacak herhangi bir siyasi kazanımın, toplumsal kaybedişe yol açmaması gerekiyor. Bu ülke geleceği için çok daha önemlidir. “Hayır” oyu vermeyi düşünen insanları “acaba ben hayır tercihinde bulunursam seçimden sonra bana bunun hesabı sorulur mu?” diye düşündürtmemek gerekir. Eğer hayır oyu tehlikeliyse, eğer hayır oyu vermek teröre hizmet ise devlet vatandaşı suça sürüklemesin, suça teşvik etmesin. Pusulalardaki “hayır” oyunu kaldırsın iki tane “evet” koysun kahverengi evet, beyaz evet yurttaşta bir suça karışmasın.

DEVLET TARAFSIZ OLMALI
Her geçen gün referandum bir demokratik tercih olmaktan git gide uzaklaşıyor. “Hayır” oyunu anlatan siyasetçilere yasaklamalar. MHP’lisinden HDP’lisine CHP’lisinden, İslamcısına hayır diyecek insanların ya paneli yasaklanıyor ya da durdurulmak isteniyor. Devlet adeta “evet” yönünde seferber edilmiş durumda. Valiler, kaymakamlar “evetin” kazanması için bastırıyorlar. Yarın hayır çıktığında veya referandum bittiğinde insanlar yüz yüze bakacak bunu unutmamak lazım. Devletin bu anlamda tarafsız olması gerekir. Devlet hepimizin tarafsız alanıdır. Herkese eşit mesafede olmalıdır.

Çok fazla sayıda şehir gezdiğinizi biliyorum evet ve hayıra ilişkin bir oran tahmininiz var mı?
Ben bir oran veremem. Ama “hayırın” daha geniş bir kitleyi içine aldığını, daha geniş bir kitleyi etkilediğini, daha geniş bir kitle tarafından benimsendiğini, daha renkli bir kitleye hitap ettiğini, işin aslı cesur bir şekilde doğrularını savunduğunu görüyorum. Ben “evetin” içinde gizli hayırcıların olduğunu düşünüyorum. Çünkü, "hayır" demek daha riskli bir durum. Yani insanların hayır yönünde tercih kullanacağı zaman hem maddi, hem manevi bedel ödeyeceklerini düşündürecek çok fazla örnek var. Bu yüzden özellikle kamuda çalışan çok fazla gizli hayırcı olacağını düşünüyorum.

Bir dönem Doğan Yayıncılığın tartışma programlarının yıldızıydınız şimdi sizi çok fazla göremiyoruz televizyonlarda!
Bir dönem televizyon yorumculuğu yaptığım doğrudur ama hiçbir zaman Doğan Holding’in televizyon yıldızı olmadım. Konjoktür gereği hakim olduğum konular ile televizyon programlarına çıktım. Ancak daha sonra hem kendime, hem aileme yönelik tehditler artınca televizyon yorumculuğunun maddi temeli ortadan kalktı. Televizyon programlarına katılmamın çok fazla doğru olmayacağı kanısına vardım. Ben zaten her zaman söylediğim gibi bir muhabirim ve şuanda Doğan Grubun en büyük yayın organında muhabirlik yapıyorum. Televizyonculuk ile ilgili hiç iddiam olmadı.
 
Ülkedeki gerilim göz önüne alındığında Eskişehir’i nasıl buldunuz?
Eskişehir, İç Anadolu’nun en yaşanabilir şehridir. Belki de Türkiye’nin. Gerçekten yaşam koşulları ile marka olmuş bir şehirdir. Türkiye’de birkaç şehir bu özelliklere sahip; Çanakkale, Sinop belki biraz İzmir. Eskişehir İç Anadolu’da olması itibarı ile kent ile üniversiteyi birleştirmesi, yarattığı demokrasi kültürü de göz önüne alındığında örnek bir şehir. Burası iktidarlardan bağımsız olarak kendi demokratik kültürünü var edebilen, iktidar partisi yanlıları ile tam karşıtlarının bir arada yaşayabildiği çatışmayı önleyebilen bir iç Anadolu mucizesi bana kalırsa.