Usluer, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bu nasıl korkudur, anlamak güç. 4 bin 464 insan bir gecede göçük altında kaldı. 330’u öğretim üyesi. Birçoğunu da tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Muhalif duruşlarından. Nereden tanıyoruz? Memleket sevdalarından. Birikimlerinden. Kitaplarından tanıyoruz. Bazı isimleri belki siz tanımıyorsunuz ama dünya tanıyor. Öyle çok değerli isim var ki, Türkiye’nin en iyi anayasa hocaları, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin duayen tiyatro hocaları.
BUNUN ADI TEK KELİMEYLE ZULÜMDÜR
Bakın bu ülkede bir yanlışlık var. Diploması olmayan birisi gelmiş, en üst mertebeye oturmuş, diplomalılar ise memurluğa layık görülmüyor. Diploması olanlara bu nefret neden acaba diye düşündüğümde kitap özeti okuyanlar, kitap yazanları işten atıyorlar. Fetullah Gülen’i övmek için kitap yazan kişiyi dekan yaptınız, aynı okulda barış bildirisine imza atan kişileri ihraç ettiniz. Bunun adı tek kelimeyle zulümdür. Başka bir şey değil. Mülkiye bu ülkenin gözbebeği. Mülkiye cumhuriyetin temeli. Cumhuriyete düşman olanlar, diktatörlük hevesinde olanlar, tarihin her döneminde mülkiyeye düşman olmuşlardır. Ve demişlerdir ki; ‘Önce mülkiye, sonra Türkiye.’ Bakın mülkiyeye kilit vurdular. Ama bilin ki mülkiyeyi mülkiye yapan öğretim üyeleridir. Mülkiyeyi mülkiye yapan öğrencileridir. Ne o öğretim üyelerinin, ne o öğrencilerin beynine, diline, kalemine kilit vuramayacaksınız.
İYİLİK İSTEMEK, SUÇ OLDU BU ÜLKEDE
Barış imzacısı akademisyen arkadaşlarımızdan Pelin Yalçınoğlu, Anadolu Üniversitesi’nden. Benim şehrimden. Demiş ki, ‘Çocukların bedenlerini derin dondurucuda saklamak zorunda kalan anaların olduğu bir ülkeyeydi itirazımız.’ Hala da öyle. Ne güzel bir temenni. Ne istediniz bunu dileyen insanlardan. İyilik istemek, suç oldu bu ülkede. Ama merak etmeyin, bu ülkeye iyiliği biz getireceğiz, sizin kötülüklerinizi bizim iyiliklerimiz eninde sonunda alt edecek. Bu koşullarda OHAL ile karabasan Kanun Hükmünde Kararnamelerle referanduma gidiyoruz. ‘OHAL’de referanduma gitti dedirtmeyiz’ diyen sizdiniz. Bu nasıl bir yaman çelişki.
KİM DERS VERECEK OKULLARDA
Okulların içini boşalttınız, kim ders verecek okullarda. Memlekette hoca bırakmadınız hoca. Sayın rektörler bugünleri unutmayın. Çünkü kimse yemedi bu hareketlerinizi. Bilin ki, sıra size de gelecek. O zaman ne diyeceksiniz. Buradan YÖK’e de seslenmek istiyorum. Geçtiğimiz aylarda size dedim ki, ‘aslında bugün YÖK, yok hükmünde.’ O zaman tepki gösterdiniz bana. Sevgili YÖK, sevgili YÖK Başkanı, YÖK’ün üyeleri kim dinliyor sizi. Hangi adımı kendi isteğiniz ile atabiliyorsunuz. Bu olan bitenden rahatsız olan akademisyene, öğretmene, okutmana ve kendisi için ‘ben kendimi yetiştirdim, ülkeye faydalı bir bireyim’ diyen herkese sesleniyorum; ‘bu olup bitene sessiz kalınanın eğitiminden de, öğretmenliğinden de, akademisyenliğinden de şüphe ederim.’ Kusura bakmayın.
FERMAN PADİŞAHINSA, AKADEMİLER BİZİM
Yollarınızı anlatıp duruyorsunuz ya, hani sürekli göçen, hep bir tadilat halinde olan o yollarınızı anlata anlata bizi de çıkmaz yollara sürüklediniz. Mutsuz, karamsar, bir ülke olduk. Bu ihraç ettiğiniz akademisyen arkadaşlarımızın çoğu da size ‘bunu yapmayın, ülkeyi karanlığa sürüklemeyin’ dediler. Bu yüzden ihraç ettiniz onları. Bunları söyledikleri için. Onlar bugün ne diyor sizin zorbalığınıza; ‘ferman padişahınsa, akademiler bizimdir.’ Başka ne diyorlar; ‘Acımadı ki’ diyorlar. ‘İnadına yazmaya devam edeceğiz’ diyorlar. Sizden korkmuyorlar efendiler. Sizden korkmuyorlar, bu yaptığınız, bu yaptıklarınız, hem yapacaklarınızın teminatı hem de aslında sizin korktuğunuzun resmidir. Cumhurbaşkanının Kararnameler ile nelere dokunabileceğini gördük. Bütün bu yaşananlar, aslında yarın yaşayacaklarımızın, yarın yaşatmak istediklerinizin bir kanıtı.
İKTİDARIN HASTALIĞI ARTIK TEDAVİ EDİLEMEZ
Bugün Anadolu Üniversitesi’nde ihraç edilen akademisyen arkadaşlarımızın, kampuse alınmadığı haberini aldık. 40 yıldır o üniversitede çalışan akademisyenlere demişler ki; ‘Ancak yanınıza ihraç edilmeyen bir hoca eşlik ederse üniversiteye girebilirsiniz.’ Değerli arkadaşlar, bunlar öğretim üyesi. Bu ülkede öğretim üyesi kolayca yetişmiyor. Terörist değil. Siz ki bunu IŞİD militanlarına bile yapmadınız. Kapıları sonuna kadar açtınız. Resmen ortaçağı yaşıyoruz. Zulüm günleri, karartma geceleri. Ama biz çok iyi biliyoruz ki, kışın sonu bahardır. Bu ülkenin onurlu akademisyenleri, sizler bizim geleceğimizin teminatısınız. Hepinize buradan bin selam olsun. ‘İnsan ölmesin’ diyen akademisyenlerin ekmeği ile oynayan iktidarınız hastadır. Sizin hastalığınız, iktidarın hastalığı artık tedavi edilemez durumda. Yatalaktır şuan da. Nesiminin dediği gibi ‘zalimin talim ettiği yola minnet etmeyeceğiz.’
Sessiz kalanın akademisyenliğinden şüphe ederim
Sessiz kalanın akademisyenliğinden şüphe ederim
Es Gündem 26 EditörCHP Parti Meclis Üyesi ve Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Gaye Usluer, TBMM’de söz alarak, son çıkarılan KHK ile 330 akademisyenin meslekten ihraç edilmesine tepki gösterdi.