Süllü, 1935 seçimlerinde 17 kadın milletvekili temsiliyeti ile dünyada ikinci sırada yer alan Türkiye’nin, son seçimlerde yüzde 20,1 kadın oranı ile cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına sahip olsa da dünya sıralamasında Moritanya’dan sonra 113’ncü sırada yer aldığına dikkat çekti.
Kadınların siyasete katılımında en büyük engelin, erkek egemen toplumda var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu vurgulayan Süllü, Bugün yakındığımız, eşit ise eşit ücret arayışı, kadın yoksulluğu, kadının istihdamda yeterince yer almaması, kayıt dışı çalışması, çalışma hayatına atılmada engel olan çocuklarını bırakacakları kurumlardan yoksunluğu, iş yerlerinde uygulanan mobing, reklamlarda, dizilerde kadın bedeni ve kimliğinin sömürülmesi, çocuk evlilikler, çocuk yaşta gebelikler, kadının uğradığı, fiziksel, cinsel, psikolojik, dijital şiddet ve her geçen gün artan kadın cinayetlerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı olduğunu söylüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kadınların siyasette temsilinin artırılması için Siyasal Partiler Yasası’nda değişikliğe ihtiyaç olduğunu belirten Süllü, şunları ifade etti: “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 27’nci dönemde Meclis’e sunduğumuz Siyasi Partiler Yasası’nda kadınların siyasette yüzde 50 temsiliyetle yer almasını sağlayacak olan kanun teklifi, AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti. Ancak, biz bu mücadelemizden vazgeçecek değiliz. Mücadelemize devam edeceğiz.”