Oldukça kıt bir şekilde sürdürdüğümüz siyasi münazaraların, reklam ve propagandaya sığdırılarak daha da güdükleşmesi seçim sürecinin iyice daraldığının göstergesi. Söylenen pek çok şeyin hiçbir tesirinin olmadığı, bazı söylenenlerin akla hitap etmesinden çok kulağa hoş gelmesinin önemsendiği günlere girdik.
O halde kulağa hoşgelen “halkçı başkan” ile başlayalım.
Kazım Kurt “yoksulun yanındayız” diyor. Ancak, yanında olanlara baktığımız vakit yoksulluğun emaresi yok. O halde bir düzeltme yapmak gerekiyor. AK Parti’nin ekonomi politikalarından gadre uğramış yoksullar mecburen Kazım Kurt’un yanında, en azından yanındaydı… Dolayısıyla, Kazım Kurt yoksulların değil, yoksullar Kazım Kurt’un yanındaydı. Kurt’un çekim gücü değil, AK Parti’nin itiş gücü ile. Bu seçimde bu görüntü değişir mi, değişirse nasıl değişir? Bakalım…
Kazım Kurt ile ilgili bana göre 3 kritik tartışma konusu mevcut.
Bunlardan ilki bazı bürokratları…
Seçim sürecine girmeden her taşın altından çıkan bazı bürokratları, seçim süreci başladığı günden itibaren ortalıktan yok oldu. Bir sihirbazlık mahareti değil elbette.
Çünkü; Kazım Kurt’un da çok iyi bildiği üzere bu bürokratlara Odunpazarı’nda ciddi tepkiler var. Güçleri, mal varlıkları ile sıradan vatandaşların muhabbet konusu gibiler adeta. Bu nedenle Kazım Kurt, bu isimleri yanında taşımıyor, yan yana görünmemek için ciddi çaba sarf ediyor.
Kazım Kurt ile ilgili bir diğer tartışılan mesele ise tutarlı bir görüntü verememesi. Genel Kongre öncesinde dümeni biraz daha sola kırmak gerektiğini belirten Kurt, ittifak konusunda ülkücülere, meclis üyeliklerinde ise müteahhitlere dümen kırmış görünüyor. Müteahhit dediysen genellikle lüks evler ile meşgul olanlardan söz ediyoruz. Bu durum Kazım Kurt’un inandırıcılığının yitirmesine sebep veriyor.
Öte yandan kendi partililerince en çok eleştirilen kişi de yine Kazım Kurt. Belediyeler CHP’nin işine karışmasın dediği onlarca demecine karşılık her dönem bir belediye başkanı olarak CHP’nin örgütsel işleyişine müdahale etmekten imtina etmedi. Bu nedenle CHP’lilerden ciddi bir tepki var. Ancak bu durum seçime nasıl yansır, tahmin yürütmek zor.
Karşısındaki rakip Özkan Alp’in ise en büyük sorunu bana kalırsa AK Parti adayı olması. Malum ekonomik olarak çok zor günlerden geçen vatandaş AK Parti’ye genel seçimlerde Eskişehir’de bir tepki vermişti. Aynı tepkinin yerel seçimlere de yansıması yüksek ihtimal. Alp cephesinin bir diğer eksikliği ise tanınma işini henüz çözememesi.
Ancak, Eskişehir küçük yer. 40 kişinin bir birini bilmesi misali.. Bu yüzden tanınmak kadar, nasıl tanındığında önemli. Özkan Alp’in şahsına çok yüksek volümlü itirazlar yok gördüğüm kadarıyla.
Şu aşamada, Kazım Kurt’un çok iyi tanınıyor, biliniyor olması ile Özkan Alp’in tanınmıyor olması arasında bir fark yok.
Özkan Alp’in tanınmaması Alp için bir dezavantaj ise de, Kazım Kurt’un tanınır ve bilinir olması da Kurt için çok da bir avantaj içermiyor.
Projeler havada uçuşurken yukarda bahsettiğim meseleler yabana atılmasın…