Seçim yorgunu memleket ve memleket sakinleri, seçim olunca yorgunluğu unutuyor. İşte ne bileyim, “daha önceki seçimden ne gördük ki?” deyip, sırtını kanlı kavaktaki bir banka yaslayıp, olan biteni şöyle bir salim akılla ele alıp, değerlendirme fırsatını hep elinin tersiyle itiyor.
İsim borsasında yükselişe geçenlerin başarı olasılığını yahut kaybedecek olması hakkında bin bir türlü senaryo ayaküstü sohbetlerde bile kulakları işgal ediyor.
Seçimi, seçilme olasılıklarını, yahut kaybetme ihtimallerini konuşmayı seviyoruz.
…Bu yerel seçimde daha erken başladık.
Her köşe başında önce bir isim ardından o isim üstüne yazılmış senaryolar…
Birilerinin kaybedip kazanması üstüne loto izlenimi veren tahminler.
Ben demiştimciler, herksin bildiği gizli bilgilere sahip olanlar.
Sağcısı, solcusu.
Kasaba et almaya gidip, tavuğa razı olan komşum.
Memleketin yazarına çizerine gazetecisine boş konuştuğu gerekçesiyle kızan dolu dolu konuşan abilerimiz.
Hepimiz bu milli sporu seviyoruz. Kazandığımız yahut kaybettiklerimizden daha ziyade kazanacakların ya da kaybedeceklerin çetelesi ceplerimizde dolaşıyoruz sanki.
Bu sıralar en çok konuştuğumuz zannediyorum AK Parti ve onun aday yelpazisi.
"Yelpaze" diyorsam şöyle bir serinlik versin türünden değil, bildiği Bülent Ersoy’unkiler gibi fırtına çıkarabilecek türden.
Celaletin Kesikbaş’ından Nadir Küpelisi’ne, Nadir Küpelisi’nden Mevlüt Çavuşoğlu’na, Mevlüt Çavuşoğlu’ndan Metin Güler’ine, Metin Güler’inden Murat Mercan’ına.
Israrla ve ısrarla bu isimler büyükşehir belediye başkan adayı olarak anılıyor.
Kimileri yok diyor, kimileri yok diyemese de adayım da diyemiyor. Kimileri ben demeyim ama siz deyin diyor. Kimileri siyasete girmeye teşne ama ne olur ne olmaz havasında…
Ezcümle kimileri yakıştırılıyor, kimileri kendisini yakıştırıyor. Bazıları ise temennilerini birer tahmin olarak ortaya koyup altını doldurmaya çalışıyor.
Unutmadan! Hepsinin beklediği gizemli bir telefonda sıklıkla sohbetlerde geçiyor.
Neymiş, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan veya onun talimatıyla birileri arayacakmış, işte o zaman emir demiri kesermiş de falan filan.
Telefonun başında oturmuş bekleyenler varsayımı doğru olsa bile ben AK Parti’nin hala ısrarla yanlış numaralar aradığını düşünüyorum.
Bunun farkında olmayıp da, bilinmeyen numaralar reklamındakiler gibi çalıp oynamaları ise artık şaşırtmıyor bile.
Çünkü; AK Parti aday aramıyor.
Şehir içindeki güç dengeleri bile henüz şekillenmedi.
Ayşen Gürcan’ın mı sözü geçecek, yoksa Fatih Dönmez’in mi? Yoksa, Nabi Avcı uzaklardan müdahale mi edecek?
Hani, Murat Mercan’ın da saraya ulaşabileceği sır değil. AK parti çoğunlukla olduğu gibi bu kez de unutuyor:
Siyaset güç gösterme alanı değil, o gücü kullanma alanıdır.
Ancak, görünen o ki; meydanda peşrev atma faslı henüz geçmiş değil.
AK Parti şuanda belediye başkanı adayını değil, belediye başkanını kimin belirleyeceğini arıyor.
Çağ belirsizlik çağı, hiç de şaşırtıcı değil. Bu nedenle ortaya atılan her isim ihtmal çemberine alınabiliyor.
Ne aday olmak isteyenler, ne aday olsun istenenler, ne telefon bekleyenler, ne de telefon edecekler bir birleri ile iletişim kuramıyor. Adaylar değil adayı belirleyecekler bulunamıyor.
Alo alo alo…
Neyse gece gece iş çıkarmayalım…